En Sıcak Konular

Ergun Babahan


Ergun Babahan
0 0 0000

Ergenekon’un avukatları



Kurmay Deniz Albay Dursun Çiçek’in hazırladığı iddia edilen ‘darbe belgesi’ toplumdaki ve medyadaki bölünmeyi iyice su yüzüne çıkardı.

Bir kısım medya, Anayasa Mahkemesi’nin skandal 367 ve başörtüsü kararı, 27 Nisan e-muhtırasında olduğu gibi, askerden çok askerci kesildi.

Adeta Genelkurmay Başkanı’nın emir eri gibi davranıyorlar. Ergenekon fasa-fiso diyorlar, İlker Başbuğ’un bizzat yalanladığı ve ‘Bu silahlar Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ait değildir’ açıklamasının Makine Kimya Enstitüsü’nce yalanlanmasına kulak tıkıyorlar.

Şimdi de CHP lideri Deniz Baykal ile birlikte umutlarını belgenin sahte olmasına bağlamış durumdalar.

Taraf’ın konuştuğu emekli orgeneralin açıklamalarını duymazdan geliyorlar.

Tekrar hatırlayalım bu orgeneralin söylediklerini:

‘İlker’i daha Kara Kuvvetleri Komutanı iken bu ekip konusunda uyarmıştım. Bu belgenin çalışması Ocak 2009’da başladı.’

Şimdiye kadar Genelkurmay Başkanlığı bu açıklamayı yalanlamadı.

Başbuğ, ‘Ben böyle bir görüşme yapmadım, uyarı almadım’ demedi.

O zaman bu açıklamaları doğru kabul etmemiz şart.

Önce Ergenekon’un, ardından da darbe belgesinin avukatlığına soyunanlar için böyle bir sıkıntı yok.

Her dediklerinin yanlış, durdukları zeminin ne kadar çürük olduğunun farkında bile değiller.

Halk her seferinde onları hayalkırıklığına uğratıyor, bu sefer de halka hakarete başlıyorlar.

Şimdi de kriminal uzmanı edasıyla belge tartışması yapıyorlar.

Belgeyi polisin yerleştirdiği iddiası tutmayınca, bu kez de sahteliğine umut bağladılar.

Onlarda umut bitmez zaten.

Bu kadar anti-demokrat, kökten laikçi ekibin Doğan Grubu’nda toplanmış olması tesadüf mü acaba?

Bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıdaki liberal, demokrat yazarlarını çıkarsak, geriye sadece darbe şakşakçısı bir ekip kalıyor.

Kendi halkından korkan, inancından rahatsız olan, yaşam biçiminden ‘iğrenen’ bir anlayışın temsilcileri.

Omuzlarında bir tek apoletleri eksik.

Böyle bir medya yapısıyla Türkiye’nin demokratikleşmesi, Avrupa Birliği yolunda reformlar gerçekleştirmesi, darbe anayasasını değiştirip çağdaş bir anayasa hazırlaması çok zor.

Sivilleşmenin her adımının karşısında onlar var.

Kürt reformlarına da, Heybeliada ruhban okulunun açılmasına da karşılar.

Kıbrıs’ta çözüm sürecini ‘Ada’yı satmak’, Ermenistan ile ilişkilerin düzelmesini ‘teslimiyet’ olarak görüyorlar.

Yapıcı önerilerden çok her türlü değişimin karşısında direnerek var olacaklarını çok iyi biliyorlar.

Değişim onları layık oldukları yere, yani tarihin çöp tenekesine yollayacak çünkü.

Çok şükür temsil ettikleri zihniyet sandıkta yüzde 20’lerde çakılı.

Yoksa Türkiye gerçekten karanlık çağa dönerdi.

Günümüzde demokratlar da en az darbeciler ve işbirlikçileri kadar cesur olduğu ve gelinen noktayı korumak ve daha ileri götürme konusunda kararlı oldukları için, yarınlar için karamsar olmaya gerek yok.

Son belge skandalı, Türkiye’de demokratik olgunluğun geldiği noktayı açıkça ortaya koydu.

Bu utanç verici olaydan çıkan tek olumlu sonuç da bu oldu zaten.

Bizim bir de Kürt sorunumuz var

Darbe belgesi gündeme geldi ve Türkiye’nin diğer konuları gölgede kaldı.

Bunların başında da Kürt meselesi geliyor.

Cumhurbaşkanı Gül’ün de vurguladığı gibi, 2009 bu açıdan kritik.

Ama darbe belgesi gündeme gelince bu konu tartışılmaz oldu.

Şiddetin devamı sağlıklı bir demokrasinin önünde en büyük engel olduğu gibi, askerin siyasete müdahil olmasını da sağlayan bir araç.

Bu mesele hallolmadan böyle kör topal yol alırız.

Demokrasiye tehdit sadece darbe girişimlerinden kaynaklanmıyor, terörden de kaynaklanıyor.

Hep akılda tutalım.

star



Bu yazı 967 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 6 Mayıs 2012 Adalet talebinden tahrik olan bir ordu! Astsubaylar direnin
    • 4 Nisan 2012 Benim darbecim insanlık suçu işlemez
    • 24 Mart 2012 Ergenekon ve psikolojik savaş
    • 14 Mart 2012 Kürt meselesinde tarihi uyarı
    • 7 Mart 2012 Türkiye, AB için neden önemli!
    • 4 Mart 2012 Medya nasıl kurtulur?
    • 3 Mart 2012 Medya eliyle hükümet devirmek de darbedir!
    • 19 Şubat 2012 Sayın Başbakan 3’üncü dönemler hep zor geçer!
    • 15 Şubat 2012 Washington’ın Türkiye’ye bakışı
    • 14 Şubat 2012 Gazetecinin suç işleme özgürlüğü
    • 7 Şubat 2012 Tencere dibin kara
    • 5 Şubat 2012 Sadece ordu yetmez devleti sıfırdan kurmalı
    • 22 Ocak 2012 Barlas, Özkök’ü neden uyarmıştı!
    • 3 Ocak 2012 Bu facia AK Parti için çok ciddi alarm
    • 13 Aralık 2011 Siyaset ve sadakat
    • 11 Aralık 2011 Bu iddianamede ciddi şike var!
    • 6 Aralık 2011 İşte kahramanınız Kozinoğlu!
    • 22 Kasım 2011 CHP, Dersim ve Ermeni kırımı!
    • 19 Kasım 2011 Atatürk milliyetçiliği ‘Ne Mutlu Türküm’ demektir
    • 15 Kasım 2011 Ulusalcılara bir iyi bir de kötü haber

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,498 µs