Şu malum soykırım meselesi... Ermeni diasporası, farklı ülkelerin siyasileri üzerinde çalışıyor ve meclislerden soykırımı tanıma yolunda kararlar çıkarıyor.Türkiye ise, "Bu iş siyasilerin çözeceği bir iş değil. Olay tarihi bir olay. Ve önce olayın gerçek olup olmadığı araştırılmalı, öyleyse tarihçiler bu alanda çalışmalı ve ilmi bir sonuca ulaşmalı, o sonuca biz razıyız" tavrını sergiliyor.
İki yol söz konusu yani.
Bizde bir kesim, Ermeni diasporasının tezlerini kabul etmiş görünüyor ve Türkiye'nin de bunu kabulü yönünde kampanya yürütüyor. Bir anlamda, dışarıda bazı parlamentoların yaptığını yapıyor.
Diasporanın tezi, "Bu işin artık araştırılacak yanı kalmadı, araştırılsın demek bile o dönemde yaşanan acılara saygısızlık anlamına gelir" yönünde. Acıya saygısızlık ise bir insanlık ayıbı vs...
"Artık bilgiye ihtiyaç yok" yaklaşımı, Prof. Dr. Kemal Karpat'ın dün iki gazetemizde (Milliyet-Devrim Sevimay, Taraf-Neşe Düzel) çıkan görüşleri karşısında ne der, bakmak lazım.
Kim mi Kemal Karpat?
1924 Romanya-Dobruca doğumlu Kemal Karpat'la konuşan Devrim Sevimay'ın onunla ilgili birkaç cümlesi şöyle:
"Kemal Karpat'ı bulmuşken ne sorulmaz ki; her şey. Din, dinin toplumdaki yeri, İslam tarihi, Osmanlı tarihi, yakın dönem Cumhuriyet tarihi, azınlıklar meselesi, kimlik meselesi, ulus-devlet, Atatürk, Kürt, Arap, Rus tarihi, Ortadoğu tarihi, hepsi...
Kendisi davet üzerine gidip ABD'nin Wisconsin Üniversitesi'nde Osmanlı Tarihi Bölümü'nü kurmuş, kimi eserleri "kütüphanelere girmesi gereken en üst seviyede kitaplar" arasında gösterilen, 20 ülkede 130 makalesi yayınlanmış, ABD'deki Türk Araştırmaları'yla Orta Asya cemiyetlerinin kurucusu, dünyaca ünlü bir tarihçi."
Peki ne diyor Prof. Karpat:
En çarpıcı bilgi şu:
1 milyon Ermeni 1917'de kuzeye göç etti.
Prof. Karpat, Ermeni nüfusunun o dönemde 2.5 milyon değil, 1 milyon 400 bin olduğunu söylüyor ve aradaki farkı, Ermeni patriğinin İngiliz arşivlerinden elde ettiği bir mektubunda geçen "Çünkü biz Ermeni nüfusunu bazı yerlerde iki defa saydık" sözleriyle açıklıyor.
Kemal Karpat şöyle diyor:
"Sürgünün yapıldığı 1915'te Doğu Anadolu Rus işgali altındaydı. Ancak 1917'de Rus orduları Bolşevik ihtilali nedeniyle geri çekilme kararı aldı. O tarihte Rus ordusuyla beraber, onların güvencesi altında yaklaşık bir milyon Ermeni gerilere çekildi."
Şimdi soralım:
Bu bilgi doğru mu değil mi?
Kim, hiçbir araştırma yapmadan bu bilginin doğru olmadığını söyleyebilir ki?
Bakın Prof. Karpat'ın şu sözlerine:
"Sürgünün yapıldığı 1915'te Doğu Anadolu Rus işgali altındaydı. Ancak 1917'de Rus orduları Bolşevik ihtilali nedeniyle geri çekilme kararı aldı. O tarihte Rus ordusuyla beraber, onların güvencesi altında yaklaşık bir milyon Ermeni gerilere çekildi.
- Bir milyon!..
"Evet, bir milyon kadar Ermeni Doğu Anadolu'dan Rus ordularıyla beraber kuzeye göçtü.
"- Bir milyonu yaşıyor muydu yani 1917'de?
"Yaşıyordu tabii ve en can alıcı nokta da bu zaten. Bizzat Ermeni tarihçileri, hatta en milliyetçileri dahi kabul ediyor bunu. Ama ne diyerek; "Nüfus iki buçuk milyondu, bir milyonu çekilince bir buçuk kaldı, bir buçuk milyon Ermeni öldürüldü" diyerek...
- O iki buçuk milyon meselesi bu yüzden önemli yani?
"Tabii, çünkü bütün mesele bu nüfus üzerinde dönüyor. Oysa elimizde tüm vesikalar toplam Ermeni nüfusunun bir buçuk milyon bile olmadığını gösteriyor. Bunun bir milyonu göç ettiyse, 100-200 bini de
Anadolu'da kaldı, Müslüman oldu, şu oldu, bu olduysa... İstanbul Ermenileri'ne de kimse ilişmediğine göre..."
Prof. Karpat neler söylemiyor ki:
O dönemde yaşananları anlayabilmek için "Sadece 1915'i değil, 150 yılını incelemek gerekiyor" diyor mesela. Ve şunları ilave ediyor:
"1878'de yüz binlerce Müslüman Türk Rumeli'den sökülüp yok edildi. 1912-1913'te Balkan harbinde 400 bin Müslüman öldürüldü. Aynı miktarda adam göçe mecbur edildi. Yine Kafkaslarda bir buçuk milyon insan öldürüldü.
"Evet, 1915'i anlamak istiyorsak tam o 150 seneyi incelemek lazım. Ancak o zaman o devirde nasıl bir büyük göç ve ölüm hareketi yaşandığını görebiliriz. Eğer bunu bütünüyle ele alırsak o zaman bunun insanlığa karşı, herkes tarafından, o dönemki tüm milli devletler tarafından işlenmiş bir suç olduğu ortaya çıkar. Buna Müslüman da maruz kalmış, Rum da, Ermeni de... Çünkü maalesef milli devletlerin kuruluşunda bu gibi acı safhalar vardır ve bir bakıma her yerde olmuştur. Elbette bu hiçbir acıyı hafifletmez, ama bize o dönemi açıklar."
Prof. Karpat'ın Neşe Düzel'e söylediği bir cümle ile bitirelim bu yazıyı:
"Hem neden Yunanistan'da, Bulgaristan'da başka yerlerde Türkler'e yapılmış olan muamelelerle ilgili röportajlar yapılmıyor da Türkiye'de yapılıyor bunlar?"
bugün
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle