En Sıcak Konular

Hasan Cemal


Hasan Cemal
0 0 0000

Ne yapmak istediğini biliyor musun, ‘oyun planı’n var mı?..



Bizim dünyamızda ‘dış güçler’ edebiyatı çok sevilir. ‘Yabancı mihrak’lar dendi mi bazı çevrelerde akan sular durur.
Sürekli olarak bazı karanlık tezgâhların peşinde koşar bu ‘dış güçler.’ Bütün hesapları Türkiye’yi bölmektir, parçalamaktır, istikrarsızlaştırmaktır.
Peki, yok mudur böyle güçler?
Vardır.
Türkiye’nin coğrafyası, Türkiye’nin toplumsal ve siyasal yapısı, Türkiye’nin yakın tarihinden gelen bazı temel yanlışları ve sorunları, o ‘dış güçler’in işini kolaylaştırır.
Kimi parmağını ‘Kürt sorunu’na sokar.  Kimi, parmağını ‘Ermeni meselesi’ne dolar. Kimi, ‘Kıbrıs’la uğraşır. Kimi, ‘din sorunu‘yla...
Peki, bu ‘dış güçler’ edebiyatına meraklı odakların kendi ‘oyun plan’ları var mıdır? Yok denemez.
Örneğin derler ki:
“AB, Türkiye’yi böler.”
“Fazla demokrasi bize yaramaz.”
Şu da kulaklara çalınır:
“Bu coğrafyada birinci sınıf demokrasi ve hukuk devleti, bölücü güçlerle şeriatçıların değirmenine su taşır. Böyle bir düzende askerin rejim içindeki rolü hafifler çünkü...”
Oysa, tam tersi geçerlidir.
Demokrasiye ve hukuka sırtını dönen bir Türkiye’de ‘dış güçler’ daha rahat tezgâh kurar. AB ile, ABD ile bozuşan bir Türkiye’de ‘yabancı mihraklar’ kendilerine daha çok iş alanı yaratır.
Kürt sorununu çözmezsen, Kıbrıs’ta ipe un serersen, din ve demokrasi ilişkisini ya da Ermeni meselesini demokratik bir düzende yerli yerine oturtmazsan, Türkiye istikrarı yakalayamaz.
Bu da ‘dış güçler’in değirmenine su taşımaya devam eder.
Bunları yaşadı Türkiye.
Yaşamaya da devam ediyor.
Bu yüzden bir oyun planı, demokrasi ve hukuk devletini esas alan bir oyun planı hâlâ Türkiye’nin belki de en can alıcı konusu olmaya devam ediyor.
Dün yine bu konuyu düşündüm.
Kısa adı USAK olan Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu’nun Başkanı Doç. Dr. Sedat Laçiner’in Taraf gazetesinde iki gün yayımlanan (18-19 Mayıs) Neşe Düzel’le ilginç konuşmasını okurken aklıma takıldı ‘dış güçler’ edebiyatı...
Laçiner şöyle diyor:
“Petrolün ve gazın taşınabileceği iki hat var. Biri Rusya, diğeri Anadolu. Rusya tek taşıyıcı olmak istiyor. Türkiye ise devreye Rusya’ya alternatif geçiş ülkesi olarak giriyor.
Rusya şu anda bütün Avrupa’yı gazla kendine bağlamış durumda. Ama bu gazın yetmeyeceği endişesi de var. Hem bu endişe, hem de eski Sovyetler Birliği’ni canlandırma arzusuyla Kafkasya ve Orta Asya’yı kendine bağımlı kılmak istiyor Rusya.
Bunun sağlamanın yolu da enerji hatlarının Rusya üzerinden geçmesidir. Şimdi siz gelip yanına tezgâh açıyorsunuz.
Türkiye’nin Rusya’ya alternatif olmasını ise Amerika ve İngiltere’yle Amerika’nın Avrupa Birliği içindeki müttefikleri istiyor. Fransa ve Almanya bu projenin arkasında değiller. Onlar Rusya’dan tedirgin değiller.
Bu arada Rusya’ya alternatif geçiş olmasıyla birlikte Türkiye’nin dünyada önemi artacak tabii... Asıl oyun daha çok Amerika ile Rusya arasında oynanıyor.”
Kısacası:
Türkiye’nin de içinde bulunduğu bir büyük oyun oynanıyor. Oyun içinde birçok oyun var. Çok büyük çıkarlar söz konusu.
Türkiye bir yandan dünyada önemi daha da artacak bir bölgesel güç olma fırsatını ele geçirirken, aynı zamanda ‘kurtlar sofrası’nda yem olmamak için kendini çok iyi kollaması gerekiyor.
Çünkü acımasız bir oyun bu.
Türkiye’nin nerede duracağını iyi bilmesi, çıkarlarının sentezini akıllıca yapması şart.
Bu da bir ‘oyun planı’nı gerektiriyor. Böyle oyun planı var mı Ankara’da?
Varsa, ne kadar kapsamlı? Ve birinci sınıf demokrasi ve hukuk devletini esas alan bir oyun planı mı?
Sorular hiç bitmiyor ki...

milliyet



Bu yazı 1,135 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 16 Eylül 2012 Türkiye AB’nin, AB Türkiye’nin neresinde?
    • 13 Eylül 2012 Ve soruyorum Ak Parti iktidarına...
    • 7 Ağustos 2012 Özkök Paşa demokrasi adına bir şanstı!
    • 12 Mayıs 2012 Ak Parti’yle kadınlar, başörtüsü sorunu ve Kürt sorunu...
    • 18 Nisan 2012 Demokraside asker sorunu, sivil sorunu!
    • 15 Nisan 2012 Suriye’de akan kan ve evimizin içi!
    • 3 Nisan 2012 Suriye’de ben de tarafım!
    • 27 Mart 2012 Zamanın ruhu ve dış konjonktür PKK’ya karşı!
    • 21 Ocak 2012 İnsanlık ölmedi, karanlık sorgulanacak!
    • 18 Ocak 2012 Sanık Kenan Evren, ayağa kalk!
    • 20 Kasım 2011 ''Dersimli okşanmakla kazanılmaz!''
    • 18 Ekim 2011 Herkes ‘Atatürk milliyetçisi’ olmak zorunda mı?..
    • 5 Ekim 2011 Ak Parti, CHP, BDP uzlaşması...
    • 29 Eylül 2011 Ciğeri yanan Erdoğan’a, Öcalan’a...
    • 27 Eylül 2011 PKK, BDP, Güneydoğu’dan haberler öyle ki...
    • 22 Eylül 2011 Avrupa Birliği Türkiye'ye dürüst davranmıyor mu?
    • 21 Eylül 2011 Düşen helikopterin beynini kim söküp aldı ?
    • 7 Eylül 2011 Başbuğ Paşa da hesap vermek zorunda!
    • 2 Eylül 2011 Erdoğan’ın askeri vesayetle mücadelesi...
    • 6 Ağustos 2011 Kürt sorunu: Bardağın dolu ve boş tarafı!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,595 µs