En Sıcak Konular

Ahmet Taşgetiren


Ahmet Taşgetiren
0 0 0000

Zihniyet karmaşası



Acaba çözüme yakın mıyız? Acaba iyi şeyler olabilir mi? Acaba devlet içinde tüm birimler her şeyi ön yargısız konuşabiliyorlar mı? Acaba devlet zirvesinde kayda değer bir uyum var mı?

Bu soruları, Cumhurbaşkanı Gül'ün, Prag dönüşü söylediği, "Adına ne derseniz deyin (Kürt, Günedoğu, terör vs) o sorun Türkiye'nin bir numaralı sorunu. Onu çözme noktasında iyi gelişmeler olacak. Devlet içinde her şeyi açık şekilde konuşabiliyoruz" şeklindeki sözleri üzerine yazıyorum.

Acaba gerçekten öyle mi?

Sorun, en sıcak boyutlarıyla yine gündemde.

Hasan Cemal'in Kandil'e gidip, Murat Karayılan'la yaptığı ve "yeni öneriler" getirdiği görüşme, konuyu alevlendirdi.

Bu arada bir de devreye, eski Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt'ın sözleri girdi. Büyükanıt 32'nci Gün programında, M. Ali Birand'ın "Bütün Silahlı Kuvvetlerimiz Kandil'e gitse bile PKK bitirilemez mi?" sorusuna "Bitirilemez" diye cevap verdi. Bu cevap, tam da, PKK'nın şu andaki birinci adamı Murat Karayılan'ın Hasan Cemal'e söylediği "PKK askeri operasyonla bitirilemez" ifadesine benziyordu.

Ben, Cumartesi günkü yazımda Büyükanıt'ın sözlerini "Skandal" diye niteledim.

Şimdi düşünüyorum, acaba "skandal" diye nitelemekte haksızlık mı yaptım?

İsterseniz konuyu irdelemeye, Büyükanıt'ın sözünden başlayalım. Mesela şöyle bir soru soralım: 

-Büyükanıt'ın sözlerini şu an görevde olan bir Genelkurmay Başkanı da, söz gelimi Başbuğ da söyleyebilir mi?

Genelkurmay sözcüsü Metin Gürak, Cuma günü bu konu kendisine sorulduğunda "Emekli askerlerin sözleri kendilerini bağlar" cevabını verdi.

Ama, bir genelkurmay başkanı, emekli de olsa, TSK'nın askeri kapasitesine ilişkin bir şey söylemişse, bu "Kendini bağlar" sözüyle geçiştirilemez. TSK, bütün gücünü yığsa Kandil'i bitiremeyecekse, bunu Kandil biliyorsa, o zaman yaptığınız operasyonlar ne işe yarar? Niçin yapılmış olur? Bunu bilen bir terör örgütü stratejisini nasıl belirler?

Ben merak ediyorum, Büyükanıt'ın sözünün tam da bu kısmı, Kandil'de nasıl okunmuş, militanlara nasıl yansıtılmıştır?

Siz de benim gibi, bu sözlerin militanlar nezdinde doping için kullanıldığından emin misiniz?

Eğer Kandil ya da İmralı, ya da Karayılan'ın alternatif odak olarak sunduğu DTP, sizin en yüksek askerlerinizdeki bu kanaati biliyorlarsa, ona göre bir strateji belirlemezler mi?

Ben, Hasan Cemal'in Karayılan'la görüşmesinde en önemli vurgunun "Muhatap alınma" üzerinde odaklaştığını algıladım.

Karayılan:

-Biz varız, bizi çözmeden bu mesele çözülmez, diyor, bir.

-Meseleyi çözmek için de, "İmralı'yla konuşun. Olmadı bizimle konuşun. Olmadı DTP ile konuşun", diyor. iki.

Bu iki madde, tamamen PKK gerçekliğinin kabulü şartını içeriyor.

-Üçüncü kademede Karayılan, "Olmadı, bir akil adamlar heyeti oluşturun", diyor. Orada saydığı isimlerde de, anlıyorsunuz ki, PKK gerçekliğini kabul özelliğini öngörüyor.

Sonuçta, "PKK operasyonla çözülmez, öyleyse onun gerçekliğini kabul ve bu gerçekliğin hayata intibakını öngören bir çözüm arayışı şart" noktasına geliyorsunuz.

Bunun da anlamı, dağa çıkan, terör yapan ve kendini kabul ettiren bir örgütün pazarlık gücü edinip, şart dikte etmesi oluyor.

Ben, şu anda kamuoyunun "Çözüm" kelimesinin cazibesi içinde bu yönde hazırlandığını algılıyorum. En başta Hasan Cemal'in mülakatı böyle bir sürecin parçası.

Bu noktada "silahların susması" söylemi de, tıpkı "çözüm" kelimesindeki cazibe gibi, devletin silahları ile PKK'nın silahlarını eşitleyen bir anlayışı yansıtıyor.

Benim gözlemime göre, bir süredir DTP ile PKK'nın ilişkisi de kabullenilmiş bir ilişki haline geliyor. Yani bir anlamda DTP, PKK'nın siyasi uzantısı olarak yasallaşmış, en kabul edilmez söylemleri de seslendirse kapatılması herkes tarafından tehlike olarak algılanan bir siyasi yapı haline gelmiş bulunuyor.

Ortada kalan sorun, Dağdaki PKK'nın ceza almadan hayata katılması, bir sonraki kademede İmralı mahkumunun serbest bırakılması oluyor.

Peki devlet hangi noktada?

Nasıl bir çözüm arayışı peşinde?

Ben, devletin hâlâ net bir görüşe ulaştığını, hangi süreçten ne çıkar konusunda önünü gördüğünü, bu konuda en hassas kırmızı çizgiyi oluşturan "üniter yapı"nın hangi çerçeve içinde sağlanacağı konusunda emin bir formül bulduğunu sanmıyorum.

Ankara'daki farklı devlet odaklarının hala, laiklik etrafında yürüyen mücadele ile, ülkenin bütünlüğü etrafında yürüyen mücadelenin birbiriyle ne kadar bağlantılı olduğu noktasında görüş birliğinde olduğunu düşünmüyorum.

Bu odakların hâlâ "ulus - millet" tarifinde buluştuklarını düşünmüyorum.

Bu odakların hâlâ, Türk  - Kürt veya diğer etnik aidiyetlerin neden bir "millet" ahengi içinde yaşamaları konusunda görüş birliği taşıdıklarından emin değilim.

"Zihniyet karmaşası" diyorum.

Danıştay Başkanı'nın konuşmasına bakın, bu karmaşanın resmini görürsünüz.

Bence bu karmaşa, PKK'nın boy saldığı sosyo - politik zemini oluşturuyor.

bugün



Bu yazı 790 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 25 Eylül 2012 Vesayet tortusunu silmek...
    • 20 Eylül 2012 Ana gündem: Terörü yok etmek
    • 12 Eylül 2012 Gültan Kışanak kaçırılsa...
    • 11 Eylül 2012 AK Parti formatının önemi
    • 9 Eylül 2012 Ne kadar çok ''keşke'' diyoruz
    • 7 Eylül 2012 ''Akil adam'' enstrümanı
    • 28 Ağustos 2012 MGK ne yapacak?
    • 26 Ağustos 2012 Düşme, düşersen üzerine çullanırlar
    • 19 Ağustos 2012 Bayram nostaljisi
    • 14 Ağustos 2012 Aygün ve bölgenin çıplak gerçeği
    • 12 Ağustos 2012 115 asker ölseydi...
    • 9 Ağustos 2012 ''Güvenlikçi politika''
    • 7 Ağustos 2012 Şemdinlili bir ananın Karayılan'a mektubu
    • 2 Ağustos 2012 ''Daha büyük harita''
    • 27 Temmuz 2012 Ortak mutluluğu planlamak
    • 26 Temmuz 2012 Ortadoğu'da ne oluyor?
    • 24 Temmuz 2012 Bölgesel Kürt yapılanması
    • 19 Temmuz 2012 Erdoğan'ın kurgusu ne?
    • 18 Temmuz 2012 Kılıçdaroğlu için son raunt
    • 27 Haziran 2012 Türkiye sınanıyor

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,718 µs