En Sıcak Konular

Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta



Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta
0 0 0000

Bir de Hanta virüsler eksikti



Sağlık Bakanlığı, Bartın ve Zonguldak’ ta yüksek ateş, bulantı, kusma şikâyetleri ile başvuran 15 kişide Hanta virüs enfeksiyonu şüphesi olduğunu ve bu hastalardan birinin öldüğünü açıkladı.

Bu salgının Hanta virüslerden kaynaklandığı henüz kesin olarak kanıtlanmış değil. Hastaların klinik özellikleri bunun bir virüs enfeksiyonu olabileceğini düşündürüyor; muhtemel etkenlerden biri de Hanta virüsler. Kesin teşhis için laboratuar araştırmalarının sonucu bekleniyor.

Hanta virüsler kemirgenlerden solunum yoluyla insanlara bulaşan akciğer ve böbrek yetersizliği ile ölümlere de yol açabilen bir hastalık etkeni. Bunların dünyanın pek çok ülkesinde görüldüğü biliniyordu ancak ülkemizde bu virüslerin sebep olduğu enfeksiyonlara dair bir kayıt yoktu.

Geçtiğimiz yıl Anadolu’ nun çeşitli yerlerinde yüz kadar insanımızın ölümüne yol açan Kırım Kongo Kanmalı Ateşi gibi Hanta virüs enfeksiyonlarının da kürsel iklim değişikliği ile ilgili olduğu ileri sürülüyor.

Hanta virüs nedir?

Hanta virüs fare, sıçan gibi kemirgenlerin vücut salgılarında ve idrar gaita gibi çıkartılarında bulunuyor. Kemirgenden çıktıktan sonra bir hafta içinde bulaşıcı olabiliyor. Güneş ışığına maruz kalan virüsler birkaç saat içinde etkinliklerini kaybediyorlar.

Virüs taşıyan hayvanlarda herhangi bir hastalık belirtisi görülmez.

Hanta virüs hangi hastalığa yol açar?

Hanta virüsler başlıca iki farklı hastalık tablosuna yol açarlar. Bunlardan biri böbrek yetersizliği ve kanamalarla seyreden ve Kore Kanamalı Ateşi olarak biline hastalıktır. Diğeri ise akciğer ödemine yol açan ve Hanta virüs pulmoner sendrom adı verilen hastalıktır.

İlk kez nerede görüldü?

Böbrek yetersizliğine yol açan Hanta virüsler ilk kez 1950 senesinde Kore’ de tanındı. Zaten isimleri de ilk kez bulundukları Hantan nehrinden gelmektedir.

Akciğer ödemine yol açan hastalık ise ilk kez 1993 yılı mayıs ayında, Colorado, Utah, New Mexico ve Arizona sınırlarının kesiştiği bölgede (Four corners area) yaşayan insanlarda ortaya çıkan akut ateşli hastalık tablosu ile tanındı.

Ülkemizde Hanta virüs daha önce görüldü mü?

Hanta virüslerin dünyanın hemen her ülkesinde bulundukları tahmin edilmektedir, ancak bugüne kadar Türkiye’ de Hanta virüslerin yol açtıkları hastalıklar hiç görülmemiştir.

Hanta virüs enfeksiyonunun belirtileri nelerdir?

Hastalık virüsle karşılaştıktan 1 ila 5 hafta sonra ateş, kas ve baş ağrısı, yorgunluk gibi şikâyetlerle gribal bir enfeksiyon gibi başlıyor. Bazı hastalarda titreme, bulantı, kusma, karın ağrısı, ishal gibi belirtiler ve daha nadiren de boğaz ağrısı, burun akıntısı ve deri döküntüleri ortaya çıkabiliyor

Bunu takiben 4-10 gün içinde akciğerlerde sıvı ve iltihap birikimine bağlı olarak kuru öksürük, nefes darlığı, çarpıntı, tansiyon düşüklüğü gelişiyor ve hastanın genel durumu hızla kötüleşmeye başlıyor.

Hastaların bu dönemde yoğun bakım birimlerinde suni solunum aletlerine bağlanmaları gerekiyor. Zamanında tanınmayan ve tedaviye cevap vermeyen hastaların yüzde 50 kadarı solunum yetersizliği, kalp ritim bozuklukları ve şok sebebiyle bir hafta içinde ölüyorlar. 

Bu dönemi atlatan hastalar ise hızla düzelme gösteriyor ve iki haftadan sonra ayağa kalkabiliyorlar.

Hastalık nasıl teşhis edilir?

Hastalığın kesin teşhisi için virüsle iltihaplanan hücre veya dokularda virüse ait RNA’ nın gösterilmesi gerekir. Kanda virüse ait IgM veya IgG sınıfı antikorların arttığının gösterilmesiyle de teşhis konabilir.

Hanta virüs nasıl bulaşır?

Hastalık kemirgenlerin idrar, tükürük ve dışkılarında bulunan virüslerin solunum yoluyla alınmasıyla bulaşıyor. Virüsün derideki yara ve çatlaklardan veya virüsle kirlenmiş yiyecek ve içeceklerle veya kemirgenin ısırmasıyla da bulaşması mümkün olabiliyor. İnsandan insana bulaşma bilinmiyor.

Kimler risk altındadır?

Hastalık kemirgenlerle temasları olan köylüler, çiftçiler, ahır ve ambar işçilerinde ve özellikle temizlikle uğraşanlarda daha çok görülüyor.

Tedavisi ve aşısı var mı?

Hanta virüs enfeksiyonunun bir aşı veya ilacı bulunmuyor. Hastaların erken tanınıp yoğun bakım birimlerinde suni solunum aletleri, oksijen ve tansiyon yükseltici ilaçlarla takip ve tedavileri gerekiyor.

Nasıl önlenir?

Ev ve işyerlerinde farelerin yaşamalarına fırsat verilmeyecek tedbirler alınmalı, açıkta yiyecek bırakılmamalıdır. Farelerin yaşadığı yerleri temizleyen kişilerde enfeksiyon riski çok yüksektir. Bu kişilerin özel koruyucu elbise ve eldiven kullanmaları gerekir. Virüs bulaşma ihtimali olan yerlerin temizliğinde havaya toz kaldırmamaya dikkat edilmelidir.

Uzun süre kullanılmayan depo, hangar, ahır veya diğer kapalı mekânlara buralar iyice havalandırılmadan girilmemelidir.

Ölü fareler, yuvaları ve çıkartıları çamaşır suyu (1:10’ luk sodyum hipoklorit) ile muamele edilmelidir. Çamaşır suyu virüsleri öldürür ve bulaşma ihtimalini azaltır. Virüsle kirlenmiş olma ihtimali olan eşyalar plastik kaplara konarak ağızları sıkıca kapatılmalıdır.



Bu yazı 3,691 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 31 Ekim 2014 Günde 3 bardak süt kemik kırığı ve ölüm riskini artırıyor
    • 14 Mayıs 2013 Akademik sahtekârlık geleneğinin kime ne zararı var
    • 11 Aralık 2012 Yakında ruh hastası olmayan kalmayacak
    • 9 Ekim 2012 Bir Türk tıp alanında Nobel alabilir mi?
    • 3 Ekim 2012 Burun damlaları ile aldatılıyor muyuz?
    • 2 Ekim 2012 Kimi kime şikâyet edelim?
    • 1 Ekim 2012 Türkiye'de mamografi taramaları rezaleti
    • 16 Eylül 2012 Mamografi taramalarına karşıyım
    • 10 Eylül 2012 Modern tıbbın son numarası: Aşırı teşhis
    • 8 Eylül 2012 Mamografi kanser riskini arttırıyor
    • 7 Eylül 2012 Benzer ilaç nedir?
    • 28 Ağustos 2012 Meme taraması saç taramaya benzemez
    • 14 Ağustos 2012 Antibakteriyel ürünlerdeki büyük tehlike
    • 6 Ağustos 2012 Sağlıklı suda hiçbir mikrop olmamalıdır
    • 30 Temmuz 2012 Enerji içecekleri yasaklanmalıdır
    • 23 Temmuz 2012 Damacana mı musluk suyu mu?
    • 10 Temmuz 2012 İlaç tanıtımında bundan iyisi Şam'da kayısı
    • 23 Haziran 2012 Bir sağlık haberi skandalı
    • 13 Haziran 2012 Ot-Çöp tüccarlarından alacağımız dersler de var
    • 17 Nisan 2012 Sönmez gene döndü

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,258 µs