Kısa yoldan cevap vereyim, evet öyledir! Çünkü, eğer umutsuz bir vaka olmasa, hiç değilse bu seçimde seçmenine umut verirdi. Oysa, birkaç gündür Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök’ün yazılarına yansıyan ‘rahatlayan beyaz Türk’ duygularının müsebbibi CHP değil, iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi’nin yaşadığı ‘Stalingrad’dır.
Bugün hiçbir umut vermeyen CHP’nin yarın umut verir hale gelmesi de esasen kolay değildir. Bazılarının sandığı gibi partinin genel başkanının değişmesi bu partiyi ansızın bir seçenek haline getirmez; çünkü sorun sadece partinin genel başkanından kaynaklanan bir sorun değildir,
sorun partinin genetik kodlarında yer alan ve CHP’nin belki 60 yıldır kurtulmaya çalışıp çalışıp başarılı olamadığı bir temel noktada yaşanmaktadır: Halka yakın olmak.
CHP ilki 50’li yıllarda ve ikincisi de 70’li yıllarda olmak üzere iki kez halka yakın olmayı denedi. Her iki tecrübe de, tamamına eremeden, partiyi tam anlamıyla iktidara taşıyamadan birer askeri darbe ile kesintiye uğradı.
Bu darbelerden birincisinde, 27 Mayıs’ta CHP’nin hiç günahının olmadığını söylemek doğru olmaz. Bizzat İsmet İnönü’nün Demokrat Parti’ye dönüp ‘Sizi ben bile kurtaramam’ sözü bilinir.
Oysa pek çok gözlemcinin, DP’lilerin ve dönemi yaşayan CHP’lilerin ortak gözlemi, eğer darbe olmasa ve bir genel seçim yapılsa CHP’nin iktidara gelmeye çok yakın olduğu yönünde.
Ama 27 Mayıs darbesi sonrası CHP genlerine geri döndü, darbeye karşı çıkmayı aklına bile getirmeden, en büyük rakibi idam istemiyle darbe mahkemelerinde yargılanırken kendisi sevincini saklamaya bile gerek duymadı.
CHP’nin bir kez daha halka yakınlaşmaya karar vermesi için Türkiye’nin bir yarı darbeyi, 12 Mart ara rejimini yaşaması gerekti. Burada Bülent Ecevit kendi liderine de isyan bayrağı açarak darbecilerle işbirliğini reddetti. Bu sayede kurultayda İsmet Paşa’yı yenip parti genel başkanı oldu. Girdiği ilk seçimden koalisyonun büyük ortağı olarak iktidar çıktı. İkinci seçimde tek başına iktidarı birkaç milletvekiliyle kaçırdı.
Bu kez CHP’nin darbe kışkırtıcısı olarak pek de günahının olmadığı ama önlemek için de hiçbir şey yapmadığı bir darbe daha yaşandı, 12 Eylül. Bu darbe CHP’yi de kapattığı ve partili milletvekili ve yöneticilere 5-10 yıllık siyasi yasak getirdiği için, taze bir başlangıç yapma imkânı doğdu.
80’li yılların SODEP ve sonra da SHP’si, yani Erdal İnönü’lü parti halka yakın duruyordu. Bu sayede 1989’de parti yerel yönetimlerde iktidara geldi, seçimi birinci parti olarak bitirdi. 1991 genel seçimi sonrasında ise ikinci parti olarak koalisyon ortağı oldu.SHP’yi önce bocalatan, sonra vahim hatalara sürükleyen ve son olarak da Deniz Baykal’ın CHP’si tarafından yutulmasına neden olan temel konu Kürt sorunu oldu.
Yeniden CHP açıldıktan sonra ise parti adım adım genlerine geri döndü. Bunun şahikası da 2002-2009 arasında yaşandı. CHP için söylenen ‘devlet partisi’ sözleri bu dönemde tam anlamıyla yerli yerine oturdu, partinin kendisi de bu algılamadan rahatsız değil memnun oldu.
Şimdi bir yerel seçim vesilesiyle CHP’nin son yedi yılından biraz farklı hareket etmiş olması, üstelik CHP oylarındaki minicik ama aslında çok da yetersiz bir kıpırdanmanın bu farklı hareketler yüzünden olduğu yönünde bana göre yeterince irdelenmemiş erken bir izlenimden ötürü CHP’nin yeniden umut verir hale geldiğini sanmak büyük hata olur.
Birincisi CHP’nin sahiden yeniden halka yakın olmayı deneyip denemeyeceğini bilmiyoruz. Kaldı ki bu bir ‘deneme-yanılma’ meselesi de değil, halka yakın olmaya ya inanıyorsunuzdur ve siyaseti böyle yaparsınız ya da inanmıyorsunuzdur da buna bir ‘deneme’ gözüyle bakıyorsunuzdur.
Sorun, sahiden CHP’nin genlerinde...
radikal
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle