En Sıcak Konular

Mustafa Ünal


Mustafa Ünal
0 0 0000

Şölen mi muharebe mi?



Her seçim şölendir. 5 yılda bir de olsa halk kendisini yönetecek olan başbakanı, belediye başkanını seçmenin keyfini çıkarır. Gelecek yıllarda bu şölene cumhurbaşkanlığı seçimi de eklenecek.
Partiler en üst yöneticisinden en alttakine kadar halkın tercihini etkilemek için geceli gündüzlü çalışıyor. Bugün liderlerin hepsi meydanlarda... Kalabalıklara hitap ediyorlar. Sandık günü yaklaştıkça tempo artar, heyecan yükselir, siyasi tansiyon tehlikeli boyutlara ulaşır.

Seçimin kazananı ve kaybedeni vardır. Seçim günü liderler için hesap günüdür.

Miting meydanları düşman kuvvetler arasında muharebe alanı değil partilerin kıyasıya yarıştığı demokrasi şöleninin yaşandığı yerler. Rakipler arasındaki mücadele zaman zaman sert geçer, bazen liderlerin birbirlerine dönük eleştirilerinde ayar bozulur, üslup ağırlaşır, kimi tatsızlıklar da yaşanır. Öteden beri Türk siyaseti aşinadır bu manzaraya.

1950'li yıllarda Adnan Menderes ile İsmet İnönü, daha sonra Süleyman Demirel'le Bülent Ecevit arasındaki mücadele centilmenlik sınırlarını zorlamıştır.

Bugün de siyaset ikili yapıya teslim. Solda CHP, sağda AK Parti. Mücadele Deniz Baykal ile Recep Tayyip Erdoğan arasında. MHP'nin nefesi CHP'nin ensesinde... Sürekli gerileyen CHP yarın yarıştan düşerse şaşırmamak lazım. 29 Mart seçimlerinin kampanyası oldukça sert geçiyor. Seçim atmosferinin ağırlaşan havasını anlayışla karşılamak gerekir... Klasik yerel seçim değil bu çünkü. Sandığın çok yönlü sonuçları olacak. Kaybeden liderin koltuğunu koruması pek kolay değil. Özellikle Deniz Baykal için son şans diyenler var. CHP lideri, Erdoğan'a ikisi genel biri yerel olmak üzere üç kez yenildi. Bu dördüncü yarış.

Deniz Baykal için başarının ölçüsü şu: Oy yüzdesinin CHP açısından 'iktidar umudu' doğurması lazım. Diğer liderlere oranla en ağır yük Baykal'ın omuzlarında, beklenti çok yüksek çünkü. Kendi tabanının desteği yetmiyor, başarı için sağdan da oy alması gerekiyor. Çarşafla başlayan, Kur'un kursu ile devam eden açılımların nedeni bu. CHP'nin üzerindeki psikolojik baskı partililerin davranışlarına da yansıyor.

İstanbul'da çarşaflı bir kadına yönelik şiddet uygulanmasını başka türlü izah etmek mümkün değil. Niyeti ne olursa olsun elinde CHP bayrağıyla aranıza katılan kadına böyle tepki gösterilir mi? İyi niyetli de olmayabilir, bunu bertaraf etmenin yolu herhalde tartaklamak, itip kakmak değildir. CHP'nin açılımlarını berhava edecek bir manzara. Baykal'ın tepki göstermesi olayın etkisini bir nebze hafifletti.

Ancak aynı Baykal meydanlarda çok sert. CHP liderinin hakarete varan bu üslubunu beklentilerin doğurduğu psikolojik baskıya bağlamak mümkün. Miting meydanlarında Başbakan Erdoğan'ın Baykal'ın damarına bastığı, sinir uçlarına dokunduğu, ağır eleştiriler yönelttiği doğru. Ancak Baykal tecrübesindeki bir siyasetçinin eleştirilere karşılığı hakaret olmamalıydı. 'Maganda' ve 'adam değil' gibi kelimelerin kesinlikle liderlerin ağzından çıkmaması lazım.

Son günlerde liderler arasındaki atışmalarda üslup kabul edilebilir olmaktan çıktı. Provokatörlerin tetikte beklediğini seçim bürolarına yapılan saldırılardan anlıyoruz. Hemen her gün bir partinin seçim bürosunu hedef alan çirkin saldırıyla karşılaşıyoruz. Yukarılarda esen sert rüzgârlar aşağılarda tehlikeli sonuçlar doğurabilir. İşaretleri ortada.

Karşılıklı salvolar, sert eleştiriler, kıran kırana yarış Türk siyasetinin doğasında var; ancak ölçünün de kaçırılmaması gerekiyor. Kavgada söylenmeyecek sözler meydanlara taşınmamalı. Demokrasi şöleni muharebeye dönüşmemeli.

 
zaman



Bu yazı 957 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 26 Eylül 2012 Balyoz duruşu
    • 23 Eylül 2012 'Balyoz' yok sayılamaz
    • 19 Eylül 2012 Menderes'in kabrinde bir CHP lideri
    • 5 Eylül 2012 İki görüşme...
    • 29 Ağustos 2012 Çiçek'in çıkışı
    • 1 Ağustos 2012 Tutukluluk avantaja dönüşmemeli
    • 29 Temmuz 2012 Rüya gibi
    • 25 Temmuz 2012 Suriye nelere gebe?
    • 18 Temmuz 2012 CHP değişir mi?
    • 1 Temmuz 2012 Davutoğlu ile Suriye...
    • 27 Haziran 2012 Cevap, yeri ve zamanı geldiğinde...
    • 20 Haziran 2012 Dağlıca yine dağladı
    • 17 Haziran 2012 7+5 senaryoları
    • 13 Haziran 2012 Kürtçe derste tarihî adım
    • 8 Haziran 2012 İyimser hava
    • 30 Mayıs 2012 'Hassas ve gerilimli iş'
    • 23 Mayıs 2012 Meclis'te Erdoğan barışı
    • 18 Mayıs 2012 Rota başkanlık sistemi
    • 16 Mayıs 2012 Tutuklu vekillere yasayla tahliye yok
    • 9 Mayıs 2012 28 Şubat'ın dalga boyu

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,927 µs