Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Barack Obama Ortadoğu’da hareketleniyor.
Özel temsilcisi Senatör George Mitchell dün Ankara’dan geçti. Şimdi sırada Dışişleri Bakanı Hillary Clinton‘nun bulunduğu belirtiliyor.
İyi güzel.
Yeni Amerikan yönetimi, Ortadoğu’da barış ve istikrar açısından iyimser beklentiler yaratmış durumda.
Başkan Obama, halefi Başkan Bush‘dan farklı olduğunu söylüyor. Önceliği silaha değil diplomasiye, çatışmaya değil diyaloga verdiğinin altını sürekli çiziyor.
İran’la, hatta Taliban‘la görüşme kapısının açılabileceğini belli ederken, Hamas’ın ille de dışlanması gerekmediğine ilişkin sinyaller gönderiyor.
Bunların tümü olumlu.
Ortadoğu’da kapının barış ve istikrara açılması, dünyanın huzuruyla birlikte Türkiye için de çok önemlidir. Bölgede barış rüzgarları, bizi de birçok bakımdan olumlu etkiler.
İşte PKK burada ortaya çıkıyor.
Başkan Obama, Irak’ta barış ve istikrar diyorsa, burada Irak Kürt yönetimi var.
Başkan Obama, Irak’la İran, Filistin’le İsrail sorunlarında ilerleme ve çözüm diyorsa, burada Türkiye var.
Başkan Obama bu yüzden Türkiye’yle Irak Kürt yönetimi arasında iyi ilişkiler ister; yine bölgede ABD’nin iyi ilişkiler içinde olabileceği istikrarlı bir Türkiye görmek ister.
İşte bu nedenlerle de Başkan Obama bölgede bir şeyi istemez:
PKK’nın çıban başı olması!
Çünkü, PKK’nın Kuzey Irak ve Kandil’deki silahlı varlığı, hem Türk-Amerikan ilişkilerini, hem de Türk-Irak Kürt yönetimi ilişkilerini zehirliyor. Ayrıca Türkiye’yi istikrarsızlaştırıcı rol oynuyor.
Onun için de:
Resmin bütününe bakıldığında, Obama‘sı da, Barzani ve Talabani’si de bugün için PKK‘dan rahatsız.
Hem de fazlasıyla...
Bu yüzden, Ortadoğu’da barış ve istikrar dönemine girilmesi için PKK’nın Kuzey Irak ve Türkiye için bir sorun olmaktan çıkması lazım.
Bir başka deyişle:
Amerika, Türkiye ve Irak Kürt yönetiminin yeni dönemde PKK’ya karşı ortak bir politikada birleşmeleri mümkün. Bu ortak tutumun hedefiyse malum:
PKK’ya silah bıraktırmak!
Washington, Ankara ve Erbil’den PKK’ya yönelik ortak tutum konusunda olumlu esintiler hissediliyor. Barzani’yle Ankara arasında diyalog kanalları iyi işlemeye başlamış durumda.
Buna karşılık Kandil sinirli...
İmralı, yani Apo da sinirli...
Kış aylarındaki ‘fiili ateşkes‘in baharla birlikte devam etmeyeceğine dair homurdanmalar yükseliyor.
Olabilir.
Ancak, PKK’nın resmin bütününe iyi bakıp, yeni Başkan Obama’nın Ortadoğu’ya yönelik niyetlerini dikkatle okumasında yarar var. ‘Silah’la, ‘şiddet’le yola devam etmeye kalkışmak, PKK’nın çıkmazını daha beter derinleştirir çünkü...
PKK’nın önkoşulsuz olarak silahlara veda etmesinin barış açısından önemi, bu köşede kim bilir kaç kez yazıldı. Ama en az bunun kadar bir başka nokta belirtildi:
Ankara’da siyasal kararlılık...
PKK’yı dağdan indirmek için, Kürt siyasal hareketinin silah ve şiddetle göbek bağını koparmak ya da silah ve şiddeti marjinalize edebilmek için Erdoğan hükümeti gerekli siyasal kararlılığı gösterebilecek mi?
Bunun için demokrasi ve hukuk alanlarında lazım gelen bazı adımları seçim sonrası atabilecek mi Başbakan Erdoğan?
Gündemde bu sorular da var.
Şu söylenebilir:
Washington, Ankara, Erbil üçgeninde PKK’ya karşı işbirliğinden bir sonuç alınması için, Erdoğan hükümetiyle ilgili siyasal kararlılık konusunun da aydınlanması gerekiyor.
Bu da bir başka beklenti...
Haydi aslan Cimbom, zirve yolun açık!
Galatasaray taraftarları olarak Ali Sami Yen’de dün kolay unutulmayacak bir gece yaşadık, gerçekten tarihi bir maça tanık olduk, gözyaşlarıyla birlikte. Öylesine bir duygu fırtınasıydı ki, klasik deyişle, öldük öldük dirildik doksan dakika boyunca.
Aslan Galatasaray!
Büyük Kaptan’la topçularımız Cimbom’un önünde yeni bir sayfa açtılar zirve yolunda.
Tur gidip gidip geldi.
Arda’nın muhteşem oyunu ve iki golü, hele Kewell’in doksana giden harikulade volesi ve “Eyvah tur gitti!” derken Sabri’nin son dakikada tam köşeyi bulan füzesi hiç akıldan çıkmayacak heyecan dolu anlardı.
Evet, eksiğimiz gediğimiz var, özellikle savunmayla defans göbeğinde... Yapılacak çok iş, katedilecek çok mesafe uzanıyor önümüzde.
Ama kapı aralandı.
Bordeaux maçı kritikti, geçtik. Şimdi sıra Hamburg’da. İki maçı da kendi evimizde oynayacağız. İlkinin Hamburg’da olması bizim için bir avantaj...
Yine bağırdı arkamdan:
“Finale finale, Saraçoğlu’na!”
milliyet
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle