Ben bu şehirde doğdum, burada büyüdüm, kısa süreli Ankaralılığımda bile buradan kopamadım.
İstanbul yaşayan bir organizma. Mümkün olduğunca her köşesine, artık bana tamamen yabancı olan köşelerine bile, gitmeye, arayı fazla açmadan her yeri görmeye çalışıyorum.
Gündelik hayatın koşturmacası, bu şehrin çekilmez trafiği ve düzensizliği her zaman izin vermiyor elbette ama hiç değilse akşamları evime farklı yollardan, farklı güzergahlardan ve farklı insanların arasından geçerek gitmeye çalışıyorum.
Gündüzleri fırsatım oldukça girmediğim veya az girdiğim yerlerine girmeye çalıştıkça hayıflanıyorum.
Mesela, bundan 17 yıl önce TEM otoyolu daha yeni açıldığında, yolun belli noktalarında her sabah arabamdan inip aynı açıdan aynı fotoğrafı çekmediğime, bunu da 17 yıl boyunca
yapmadığıma hayıflanıyorum.
Bu süre boyunca bence İstanbul’a bir İstanbul eklendi ve eklenen yeni parçanın yarıdan
fazlası da TEM otoyolu etrafında artık.
İstanbul, bana soracak olursanız olumlu ve olumsuz anlamda çok değişti şu son 15 yılda.
Ve belki de olumlu değişimin miktarı da olumsuzlardan daha fazla oldu.
Bir kere şehrin önemli altyapı sorunları vardı, hala var, ama bunlar çözüm yoluna girdi.
Çocukken babamla Çatalca’da av dönüşü dinlenip ayran içtiğimiz Habibler Köyü’ne artık hafif metronun gittiğini gördüğümde anladım ben, İstanbul sadece kentin merkezinden ibaret değil. Ve değişim, sadece kentin merkezinde değil Habibler’de, Arnavutköy’de, Sultanbeyli’de, Sultançiftliği’nde de yaşanıyor. Hatta belki de esas olarak o kenar kentlerde yaşanıyor, onlar İstanbul’a eklemleniyor.
Şehrin kültür-sanat hayatındaki çeşitlenmeyi artık takip dahi edemiyoruz; oysa eskiden nerede ne oluyor, her şeyi bilirdik, yapanları tanırdık.
İstanbul, elbette bir sürü sorunuyla birlikte yaşıyor. Bu sorunların bazılarını çözseniz bile
hemen yenileri ekleniyor. Ayrıca şehirde yaşayan insanların talepleri de çoğalıyor ve çeşitleniyor; eskiden ‘Yolum çamur olmasın yeter’ diyen insanlar, şimdi ‘Nerede benim metrom’ diyor.
***
Malum seçime gidiyoruz. İstanbul’da da iddialı bir yarış sürüyor. Cumhuriyet Halk
Partisi’nin Kemal Kılıçdaroğlu’nu aday yapmasıyla kente seçim heyecanı gelmeye başladı.
Başladı ama hala İstanbul’u konuşamıyoruz.
Hala İstanbul’un sorunlarını konuşamıyoruz.
Bence İstanbul’u yönetmekle ilgili en önemli sorun olan şeffaflık ve yüksek bir demokrasi
kalitesini konuşamıyoruz.
Ben adayların, mevcut başkan Kadir Topbaş dahil, İstanbul’a, bana ne vaat ettiklerini bilmiyorum.
Hala ‘mega-politika’ hatta ‘meta-politika’ yapılıyor da bir türlü yerel seçimin doğası gereği olması gereken ‘mikro-politika’ yapılmıyor.
Oysa ben o yüksek politika mevzularından
çok mikro konuları merak ediyorum, adayların böyle konularda bana ne vaatettiklerini
öğrenmeye çalışıyorum.
radikal
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle