Başbakan bu tanımlamayı Diyarbakır konuşmasında DTP için yaptı. Sanırım, böyle bir ifadeyi, şöyle bir kurgu içinde ilk önce ben kullanmıştım:
-Sırf bölgeye has bir seçim olsa orada, Türkiye genelinde olduğu gibi bir siyasi yapılanma bulunsa, kesin olarak, muhafazakar bir siyasi parti oluşur ve o parti ile DTP'nin çekişmesinde, çoğunluğu muhfazakar parti alır, DTP ise Türkiye genelinde CHP'nin ulaştığı toplumsal zemine ancak ulaşabilir.
Bu görüşün basit bir gerekçesi vardır: O da bölge insanının, Türkiye geneli kadar hatta daha yoğun oranda muhfazakar yapıda olmasıdır.
Orada sormuştum:
-Siz Doğu-Güneydoğu insanının, Abdullah Öcalan'ı bölgeyi yönetecek bir lider olarak gördüğünü düşünüyor musunuz?
Bu soru tabii ki hiçbir ankette sorulmamıştır. Ama bir terör örgütünün liderliğinin başka, onun toplum genelinin oy tercihinde bulacağı karşılığın başka olduğu açıktır.
Aynı şekilde PKK'nın siyasal zeminde bulacağı karşılık da son derece sınırlı olacaktır.
DTP, PKK'nın siyasal zemindeki yansımasıdır, bana göre şu anda bölgede edindiği temsil oranı, iki sebepten, gerçekte var olanın üstündedir:
-DTP, genel Türkiye siyaseti içinde siyaset yapmakta ancak siyasetinde bölge vurgusu, başka tüm partilere göre daha öne çıkmaktadır. Ve bu süreçte PKK gibi bir terör örgütünün, toplum üzerindeki baskısından istifade etmektedir.
-Bölgede aynı söylem içinde ve ardında bir terör örgütü baskısı bulunan bir muhafazakar parti yapılanması ortaya çıkmamıştır.
Bölgede CHP'nin karşılığı yok. DTP'nin etkinliği arttıkça CHP'nin karşılığı da azalmış bulunuyor.
Bölgede DTP ile at başı mücadele veren parti AK Parti.
AK Parti'nin DTP ile mücadelede bir avantajı, bir dezavantajı var: Avantajı, AK Parti'nin muhafazakar çizgisi, dezavantajı ise etnik vurgu yapamamasıdır.
Başbakan'ın Diyarbakır konuşmasına, bölgeden yapılan değerlendirmelerde, hemen tüm aktörler, ısrarla, kimlik vurgusu noktasındaki sınırlılık üzerinde durmuşlardır.
Yani AK Parti, bölgede etnik kimlik beklentisine DTP kadar vurgulu biçimde cevap verebilse, muhtemel ki, DTP'yi de sollayacaktır.
Ama AK Parti, bir Türkiye partisidir ve söylediği her şeyin, Türkiye'nin tamamında kabul görmesini önemseyecektir.
DTP, Türkiye'nin batısına ya da Kürtlük dışındaki Türkiye'ye hitap etmemeyi bir politik zaaf gibi görmüyor. Onlar, "ne kadar etnik vurgu o kadar oy" hesabı ile çalışıyorlar. Hatta belki oydan da öte, etnik bilinç oluşturma mücadelesini önemsiyorlar. Oradan bakıldığında Türkiye geneline hitap eden hiçbir partinin DTP ile "Kürt kimliği" konusunda yarışması mümkün değildir.
AK Parti adına Başbakan, iki şeyi yapmaya çalışıyor:
1- Kürt vatandaşlarımızın geçmişten gelen dışlanmışlık duygularını, kırgınlıklarını gidermek, bunun için içinde yaşadıkları şartların iyileştirmesini ve kendi kimlikleriyle var olmalarını sağlayacak zemini hazırlamak.
2- Türkiye'nin bütünlüğünden vazgeçmemek. Türkler'in, Kürtler'in ve bu ülkede yaşayan tüm farklı etnik aidiyetlerin, Türkiye bütünlüğü içinde mutlu olabilecekleri temasının altını çizmek.
Burada bir de bunu, Türkiye'nin doğusunda, batısında, kuzeyinde, güneyinde geniş bir toplum zeminine tekabül eden "muhafazakar" kimlik içinde yapmanın öngörüldüğünü vurgulamak lazım.
"Türkiye bütünlüğü içinde mutlu olmak"
Buna karşılık, AK Parti'nin "muhafazakar kimlik" vurgusunda da DTP zayıf kalıyor.
Türkiye genelinde baktığımızda, benzer bir şekilde, CHP'nin "laikçi" hüviyetine AK Parti'nin karşılık vermesi zor, CHP'nin de, AK Parti'nin "muhafazakar" hüviyetiyle yarışması zor gözüküyor.
Tıpkı bunun gibi, CHP'nin Türkiye genelindeki toplumsal karşılığı nasıl sınırlı ise DTP'nin de Doğu-Güneydoğu'daki toplumsal karşılığı öylesine sınırlıdır.
Bu fotoğraftan sonra, zaman içinde Doğu-Güneydoğu'daki siyaset nasıl belirlenecek sorusuna geçilebilir:
Şöyle düşünüyorum:
Bölge insanında Türkiye bütünlüğüne yönelik kanaat geliştikçe, DTP'nin etkinliği azalacak. Bunun için Türkiye bütünlüğüne hitap eden partilerin, bütünlük duygusunu geliştirici, bu çerçevede kimliğin bütünlük içinde gerçekleşebileceği inancını veren politikalar üretmesi gerekiyor.
DTP bir süre daha etnik vurgu üzerinde politika yürütebilir. Ama bana göre her halükarda DTP'nin politik geleceği CHP gibi dar alana sıkışmaya mahkum gözüküyor. "Dinle barışma" noktasındaki -CHP gibi- bazı açılımlar ise herhalde toplum tarafından samimiyet testine tabi tutulacaktır.
söyleminin duygudan çok akla hitap ettiği açıktır. AK Parti bu noktada, DTP'nin "Kürt kimliği" üzerindeki derin vurgusu ve bunun hasıl edeceği duygu dünyasını karşılamakta zayıf kalıyor.
bugün
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle