En Sıcak Konular

Gülay Göktürk


Gülay Göktürk
0 0 0000

Ermeni sorununun 'içyüzü'



Bizim devletin tarihi anlatırken kullandığı iki sözcük vardır. Birincisi 'içyüzü", ikincisi 'sözde..." Kendi hikayelerine "içyüzü" başlığı atar, başkalarının hikayelerinin başına da mutlaka bir "sözde" sözcüğü iliştirir.

Doğrudur, bizde sorunların içyüzünü hep devlet bilir ve çoğu zaman sadece devlet bilir. Çünkü kendisi her sorunun boğazına kadar içindedir. Sorun yumakları hep devletin derin karanlıklarında "yaratılır", bilgisi de orada, o derin karanlıklarda kalır, tarihi de orada yazılır.

Devlet meselelerin iç yüzünü çok iyi bilir bilmesine de, bize anlatır mı?

Ya da anlattığı şeyler "iç yüz" müdür yoksa biz saf vatandaşlar için hazırlanıp cilalanmış bir "dış yüz" mü?

Nedense devlet yazdığı metinlere "iç yüzü" başlığını atmayı çok sever. "Şimdiye kadar söylenen her şeyi unutun, bu mesele budur ve son söz söylenmiştir" gibilerden kestirip atan bir başlık... Ne var ki bu topraklarda yeteri kadar yaşamış herkes "iç yüzü" başlığı taşıyan bu hikayelerin ne olduğunu bilir.

Ama ilköğretim çocukları bilemez tabii.

Onlar o yaşlarda okulda kendilerine anlatılan her şeyin doğru ve tek doğru olduğuna inanacak kadar saftır henüz...

Haberi duymuşsunuzdur.

Genelkurmay "Sarıgelin-Ermeni sorununun iç yüzü" adlı bir belgesel hazırlamış. Belgeselde 1915 olayları öncesinde Ermeni çetecilerin Doğu Anadolu'da Türk köylerine yaptığı mezalim anlatılıyormuş. Ama ne anlatım! Ben görmedim ama söylenenlere göre "insan eti yiyen Ermeni" fikri bile işleniyormuş.

Şimdi ben diyorum ki, madem ki devletimiz bacak kadar çocukları tarihçilerin çözemediği, okumuş yazmış bunca insanın birbirine girdiği, dünyanın üzerinde anlaşamayıp kamplara bölündüğü böyle ağır bir siyasi- tarihi tartışmanın içine sokmayı göze aldı, rekabete de hazır olmalıdır.

Başkalarının da kendi "içyüzü" hikayelerini 6-13 yaş grubu çocuklara anlatmasına; örneğin Taner Akçam'ın danışmanlığında hazırlanacak farklı bir "içyüzü" belgeselinin de okullarda gösterilmesine razı olmalıdır. Mesele Ermeni sorununun "içyüzü"yle de bitmez tabii. Mademki bu kapı açılmıştır, tarihin bütün pisliklerini çocukların üstüne boca ederiz. Artık içinde boğulurlar mı, yüzmeyi mi öğrenirler, bizi ilgilendirmez. Mesela Şeyh Sait ve Dersim isyanlarının farklı versiyonlarını sunarız çocuklara... Devlet çil çil İngiliz altınları hikayelerini, ihanetin bastırılışını anlatır. Birileri de Dersim Çayı'nın nasıl günlerce kıpkızıl aktığını... Hem Kürt hem Türk çocukları bir güzel tarih bilinci kazanır, önce birbirlerinin sonra da başkalarının gözünü oymaya hazır hale gelirler.

Sonra, Yunan ordusunun Ege köylerinde yaptıklarını, hamile kadınların karnını deşip öldürdüklerini filan da teferruatıyla anlatırız öğrencilere. Tabii Yunanistan Milli Eğitim Bakanı da bir karşı propaganda atağıyla Rum köylülerin çektiklerini, korkunç mübadele hikayelerini, 6-7 Eylül'de yaşananları anlatan bir belgeselle Yunanlı çocukları "bilinçlendirir". Böylece Ege'nin iki kıyısında birbirine diş bileyen kuşakların yetişmesine katkıda bulunuruz.

Gazze Katliamı sırasında ilköğretim çocuklarına saygı duruşu yaptırmakla yetinmek de doğru olmaz. Filistin sorununda hem Hamas'ın, hem siyonistlerin tezlerini ve şimdiye kadar yapıp ettiklerini doğru dürüst koymalıyız ki çocukların önüne, kim haklı kim haksız karar versinler. Sonra da okul bahçesinde Hamasçılar ve siyonistler diye iki takıma ayrılıp birbirlerine taşlı sopalı saldırılar düzenlesinler.

Biz de gururla karşılarına geçip yetiştirdiğimiz bu "fikri hür, vicdanı hür" nesilleri seyredelim.

bugün



Bu yazı 1,419 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 28 Eylül 2012 Susmak için artık çok geç
    • 24 Eylül 2012 Darbecilik mahkûm oldu
    • 21 Eylül 2012 7 adımda çözüm planı
    • 14 Eylül 2012 Libya
    • 25 Ağustos 2012 Kürtler'i PKK'dan korumak
    • 8 Ağustos 2012 Tehditle canlı kalkan olunur mu?
    • 30 Temmuz 2012 Suriye Kürdistanı
    • 2 Temmuz 2012 Zana kimi, neyi temsil ediyor?
    • 18 Haziran 2012 Kılıçdaroğlu Bahçeli'nin arkasına saklanıyor
    • 15 Haziran 2012 Olmayacak duaya amin
    • 11 Haziran 2012 Oslo süreci yeniden mi?
    • 8 Haziran 2012 Erdoğan-Kılıçdaroğlu görüşmesi
    • 4 Haziran 2012 Ses kayıtları
    • 30 Mayıs 2012 Parti kongreleri neden yapılır?
    • 21 Mayıs 2012 Sivil bayramlar dönemi
    • 11 Mayıs 2012 Yine mi?
    • 9 Mayıs 2012 Solun resmi tarihi
    • 25 Nisan 2012 Keşke CHP bölünse
    • 11 Nisan 2012 Kafası karışık bir Demirtaş
    • 9 Nisan 2012 Nizam-ı alem

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,326 µs