En Sıcak Konular

Hasan Cemal


Hasan Cemal
0 0 0000

Peki ya Baykal’ın inandırıcılığı?..



Bir siyasi lider olarak Deniz Baykal ya da Baykal’ın CHP’si üzerine yazı yazmanın bende yarattığı bir ağırlık var.
Belki kaç yıldır öyle.
Ama yazmak da gerekiyor.
Önce çarşaf açılımı...
Sonra Kuran kursları...
Ve Baykal’ın Brüksel’e yaptığı “AB’ye karşı değiliz!” ziyareti...
Siyaset sahnesinde haklı olarak tartışmalara yol açtı bu gelişmeler.
Kimileri olumlu karşıladı.
Baykal’ın bu yolda devam etmesinin CHP’nin yelkenlerini rüzgarla dolduracağını söyleyenler çıktı.
Kimileri, Baykal’ın adımlarını samimi olmaktan uzak seçim yatırımı diye nitelediler.
Kimi, Baykal’ın inandırıcılığını gündeme getirdi.
Kimi de Baykal’ın bu açılımlarında ‘dine saygılı’ çizgiler buldu.
Laikçi-ulusalcılar ise Baykal’ı yerden yere vurdu, ‘laiklikten uzaklaşmak‘la suçladılar CHP liderini...
Daha önce de yazmıştım.
Baykal’ın bu adımları genel olarak olumlu.
Çarşaf ve örtünme konusunda olsun, din eğitimi bağlamında Kuran kursları ve dini özgürlükler konusunda olsun, ya da AB’ye bakış konusunda olsun, CHP’nin yaklaşımlarında meydana gelebilecek olumlu değişiklikler Türkiye’nin yararına olur.
Böyle bir değişim keşke gerçekten yaşansa CHP’de...
Ama sorun bir başka yerde.
Daha önce de yazmıştım.
Sorun, Baykal’ın kendisi.
Baykal’ın kalmayan inandırıcılığı.
Daha dün 27 Nisan Muhtırası’na selam duran o değil miydi?
Tam bir hukuk skandalı olan ‘367 formülü‘nün askerle birlikte başdestekçisi o değil miydi?
Üniversitedeki ‘türban yasağı’ ayıbının şampiyonluğunu o yapmadı mı?
AKP’nin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmasını ellerini oğuşturarak bekleyen o değil miydi? O değirmene su taşıyan o değil miydi?
Türkiye’de demokrasi ve hukukun tepesinde bir Demokles’in Kılıcı gibi sallanan Ergenekon olayında avukatlığa soyunan o değil miydi?
Sosyal demokratlığı ve AB taraftarlığı konusundaki ‘derin kuşkular’ yüzünden CHP’yi Sosyalist Enternasyonal‘den ihracın kıyısına getiren o değil miydi?
Bir soru daha:
Muhalefette olmasına rağmen 1990’lardan beri tek bir seçim bile kazanamayan o değil miydi?
Baykal’ın sicili böyle.
Bu kadar kırık notu olan bir lider hâlâ inandırıcı olabilir mi?...
Baykal’ın CHP’si ile ilgili olarak üzerinde durulabilecek bir nokta daha var.
Elisabeth Özdalga geçen pazar günü Star gazetesinin Açık Görüş isimli ekindeki yazısına şu ilginç başlığı koymuş:
“CHP, 7’sinde neyse, 70’inde de aynı: Kuran kursu lazımsa, onu da biz getiririz.”
CHP’nin özünde değişmediğini belirtirken şunları yazıyordu:
“Bir muhalefet partisi olarak CHP, iktidar partisini, dini değerlere kendisinden daha çok hassasiyet gösterdiği için, CHP’nin tabiri ile yeteri kadar laik olmadığı için meşru görmüyor, AKP’nin meşruluğunu bu yüzden sürekli sorguluyor. Bu arada seçmenlerin de akıllı ve mantıklı hareket etmediğini düşünüyor.
Türkiye siyasetinde normal olmayan, normalleşmesi gereken durum bu.
Sorun burada!
Bu perspektiften bakınca, CHP’nin son çıkışları bir yumuşamayı, bir normalleşmeyi getirir mi?
Şimdilik getirmedi.
Aksine ters yönden bir etki yarattı. İçi boş ve gergin tartışmalara yol açtı. Gündem daha önemli ve hayati konulardan, örneğin üniversitelerde mevcut özgürlük ve bilimsel özerklik konularından uzaklaştırmış oldu.
Sizin kendi değerleriniz, savunduğunuz çıkarlar ve görüşler tamamen farklı, hatta ters yönde olabilir. Ama iktidarın meşruluğunu savundukları değerlerden dolayı sorgulamamalısınız.
Eğer CHP liderliği daha başta AKP’nin başörtüsü ve din eğitimi konularındaki duyarlılığına o anlamda daha saygılı davransaydı, bu son tuhaf hareketlere hiç gerek kalmazdı.
Demokrasinin mantığı, benzerlik veya değerler/çıkarlar konusunda uyum üzerine dayanmıyor. Oyunun kuralları üzerinde mutabakat sağlandıktan sonra, farklı düşünen gruplar ve partilerin var olmasına dayanıyor.”
Son söz:
Asıl mesele, Baykal ve inandırıcılık...


milliyet



Bu yazı 1,072 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 16 Eylül 2012 Türkiye AB’nin, AB Türkiye’nin neresinde?
    • 13 Eylül 2012 Ve soruyorum Ak Parti iktidarına...
    • 7 Ağustos 2012 Özkök Paşa demokrasi adına bir şanstı!
    • 12 Mayıs 2012 Ak Parti’yle kadınlar, başörtüsü sorunu ve Kürt sorunu...
    • 18 Nisan 2012 Demokraside asker sorunu, sivil sorunu!
    • 15 Nisan 2012 Suriye’de akan kan ve evimizin içi!
    • 3 Nisan 2012 Suriye’de ben de tarafım!
    • 27 Mart 2012 Zamanın ruhu ve dış konjonktür PKK’ya karşı!
    • 21 Ocak 2012 İnsanlık ölmedi, karanlık sorgulanacak!
    • 18 Ocak 2012 Sanık Kenan Evren, ayağa kalk!
    • 20 Kasım 2011 ''Dersimli okşanmakla kazanılmaz!''
    • 18 Ekim 2011 Herkes ‘Atatürk milliyetçisi’ olmak zorunda mı?..
    • 5 Ekim 2011 Ak Parti, CHP, BDP uzlaşması...
    • 29 Eylül 2011 Ciğeri yanan Erdoğan’a, Öcalan’a...
    • 27 Eylül 2011 PKK, BDP, Güneydoğu’dan haberler öyle ki...
    • 22 Eylül 2011 Avrupa Birliği Türkiye'ye dürüst davranmıyor mu?
    • 21 Eylül 2011 Düşen helikopterin beynini kim söküp aldı ?
    • 7 Eylül 2011 Başbuğ Paşa da hesap vermek zorunda!
    • 2 Eylül 2011 Erdoğan’ın askeri vesayetle mücadelesi...
    • 6 Ağustos 2011 Kürt sorunu: Bardağın dolu ve boş tarafı!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,874 µs