Tarih bir tekerrürden ibarettir derler. Galiba doğru: Baksanıza, aradan 3 bin yıl geçtikten sonra bir kavim yeniden kara kara düşünüyor:
“Ergenekon’dan nasıl çıkacağız?”
Destana göre, ilk kez Ergenekon’dan çıkmanın bir sorun haline gelmesinin nedeni nüfusun aşırı çoğalması idi. Türkler artık çepeçevre sarp dağlarla kuşatılmış Ergenekon ovasına sığmıyordu. İnsanlar birbirine tosluyor, soluk almakta zorluk çekiyordu. Gelin görün ki, aradan çok uzun zaman geçtiği için çıkış yolu unutulmuş, belki de kapanmıştı.
Mutlu ve özgür yaşamak için oradan çıkmak zorundaydılar, ama nasıl?
Öykünün devamını biliyorsunuz.
Günümüzün Ergenekon’unda ise öykünün devamını bilmiyoruz, çünkü olayın tam göbeğindeyiz. Gene bir sıkışma söz konusu. Ancak bu kez çoğalan insanlar değil, iddialar...
Operasyonlar dalga dalga birbirine eklenir, sanıkların sayısı artarken olgular, kuramlar, varsayımlar birbirine tosluyor.
Ne olup bittiğini anlamakta zorluk çeken çoğunluk soruyor:
“Bakalım bu kez Ergenekon’dan nasıl çıkılacak?”
Kolay çıkılamayacağı her geçen gün daha iyi anlaşılmakta.
Kanımca, bunun birinci nedeni, davanın kapsamının baştan iyi tanımlanmamış olması. Belki işin buralara kadar uzanacağı tahmin edilmiyordu.
Yamaca bir kartopu fırlatıldı... Kartopu yuvarlandıkça büyüdü. Büyümeye devam ediyor. Kontrol edilemeyecek kadar büyüyeceğinin sinyallerini veriyor. Çığa dönüşmesi olasılığı artıyor.
Büyüdükçe yeni sorular beliriyor: Kurumlar bunu kaldırabilir mi? Türkiye buna hazır mı?
Örneğin, Susurluk’la bağlantılı olarak 1990’ların faili meçhullerini de Ergenekon’a soktuğunuzda şu soru kaçınılmaz olarak karşınıza çıkıyor:
Nereye kadar gitmeye hazırsınız?
Tetikçiler? Onların ilk amirleri? Onların müdürleri, siyasi patronları, onay aldığı kişi ve kurumlar?
Bilenler, göz yumanlar?
İhbar zinciri yukarıya doğru tırmanırken onu nerede, nasıl durduracaksınız?
‘Sonuna kadar gidelim!’ diyecek olursanız buna gerçekten hazır mısınız? Sorumluluk merdiveninin, hele 1990’lı yıllarda Ankara’da sorumluluk üstlenmişseniz, siz de dahil olmak üzere nerelere kadar uzanacağını kim bilebilir?
Çatlı bağlantısı yüzünden Tansu Çiller’den hesap soracaksınız, tamam, ama o zaman Çiller’in içinde bulunduğu ve benzer olayların yaşandığı Refah-Yol hükümetinin bakanlarını nasıl dışarda bırakacaksınız?
Ergenekon’u içinden çıkılamaz hale getiren işte bu türden sorular...
Kartopları çığlaşırken çıkış kapılarını görmek zorlaşıyor. Yargıçların işi zor...
radikal
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle