En Sıcak Konular

Kürşat Bumin


Kürşat Bumin
0 0 0000

Bir tahliye kararı



Baştan söyleyeyim de birileri vakit geçirmeden klavyeye sarılmasın.

Bugüne kadar emekli general Hurşit Tolon hakkında, hem de görev başındayken, Ege ve sonrasında 1.Ordu Komutanı olarak görev yaptığı dönemde yapıp ettiklerine dair ihtiyacı giderecek miktarda yorum yayınlamıştım. Emekli generalin bu son görevlerini sürdürürken Ege'de her hafta sonu kırsal bölgelere, İstanbul'da her fırsatta okul, üniversite vs gibi kurumlara yaptığı ziyaretlerde yaptığı konuşmalar ve açıklamalar Castoriadis'in bir zamanların Sovyetler Birliği'ni anlamak için kullandığı “stratokrasi”nin (: “Ordu tarafından yönetilen politik sistem”; “stratos= ordu”) kavramının ülkemizi anlamak için de ne derece uygun bir kavram olduğunun kuvvetli delillerinden birisini oluşturuyordu.

Yani diyeceğim, emekli generalin fikriyatını bu derece zararlı gören birisi olarak yazıyorum bu satırları.

Amma, benim bu değerlendirmem yargılanmakta olduğu mahkemece emekli general hakkında önceki gün verilen “tahliye kararı”nın yol açtığı şaşkınlığı gözden geçirmeme engel değil.

Lafı uzatmadan doğrudan “tahliye kararı”na göz atalım isterseniz: “Tutuklama kararına esas alınan 29 sayfalık Ergenekon yapılanmasını içeren kitap fotokopisinin daha önce çeşitli basın kuruluşlarında haber konusu yapıldığı yapılan incelemede söz konusu belgenin gizliliğinin bulunmadığı kamuca bilinen bu belgenin fotokopisinin şüphelide bulunmasının tek başına şüphelinin suç örgütüne üye olduğuna veya yöneticisi olduğuna dair bir delil niteliğinde bulunmadığı gibi şüphelinin telefon görüşmelerinin örgütle bağını gösterecek unsur içermediği, ayrıca örgütün gerçekleştirdiği iddia edilen eylemlerle şüphelinin bağının kurulamadığı gözetlenmiştir. (“gözlenmiştir” olsa gerek. K.B.) Şüphelinin yurt dışına çıkış yasağı konarak tahliyesine karar verilmiştir.”

Biliyorum alıntı biraz uzun kaçtı ama hiçbir satırı atlanmaması gereken bir karardan söz ediyoruz.

Kararın daha iyi anlaşılabilmesi için şu bilgiyi aktarmayı da unutmayalım:

Kararda sözü edilen “29 sayfalık kitap fotokopisi”nin daha önce (2001'den itibaren) hangi internet adresleri ve gazetelerde yayımlandığı bilgisini (talibi üzerine) mahkemeye veren de MİT'di.

Hurşit Tolon şöyledir böyledir, o başka bir mevzuu. Ancak kararı görüyorsunuz. “Şüpheli”nin (çünkü ortada iddianame olmadığı için “sanık” değil, sadece bir “şüpheli”dir.) “tutuklanma kararına esas alınan” 29 sayfalık kitap fotokopisini bulundurması “tek başına” suç teşkil etmemektedir. Ayrıca “telefon görüşmeleri”nde de tutukluluk halinin devamına gerektiren unsurlar bulunamamıştır.

“Ergenekon” çerçevesinde başından beri -ben de- “daha ciddi olunması” gerektiğini söylüyorum. Bu dava çerçevesinde ileri sürülen iddialar ve de şimdiden ortaya saçılan deliller göz önüne alındığında idarenin ve yargının ülke tarihinin çok önemli bir faslını aralamaya başladığını gözlemlememek imkansız. Ama toplumun büyük kısmının bağlandığı bu umudun bu “tahliye kararı”nda olduğu gibi şaşırtıcı ve anlaşılması gerçekten imkansız gelişmelerle birlikte varolabilmesi imkansız.

Hurşit Tolon şöyledir böyledir, o başka bir mevzuu. Ancak önümüzde, 2001'den itibaren pek çok yerde yayımlanan bir “belge”nin oğlunun evinde bulunmasından dolayı “şüpheli” sıfatı altında 7 ay tutuklu kalan birisi var.

Sizi bilmem ama ben bu tahliye kararını “adaletin tecellisi” olarak değerlendirmiyorum. Her şeyden önce, bu karar eğer “adaletin tecellisi” ise “tutuklama kararına esas alınan” söz konusu belgenin canı isteyen herkesin ulaşabileceği türden bir şey olduğu niçin ancak 7 ay sonra anlaşılabildi. Bilgiyi veren MİT aynı MİT, belgeyi isteyen mahkeme heyeti aynı heyet olduğuna göre bu zaman zarfında ne değişti? Bunun adının hemen her zaman olduğu gibi “adaletin geç tecellisi” olduğunu söylüyorsanız, o zaman da şu soru cevapsız kalıyor: “Kamuca bilinen” bir belgeyi esas alarak kamuoyunun aylarca en başta “1 Numara Kim?” gibi “şüpheli”nin de merkezinde yer aldığı esrarengiz hikayelerle olmadık hayaller kurmasına niçin izin verildi?

Bitirirken bir kez daha hatırlatayım ki birileri yine klavyeye saldırmasın:

“Şüpheli” benim açımdan yıllardır, “stratokrasi”nin önde gelen bir savunucusuydu.

“Bağımsız ve tarafsız yargı”: Kulağa çok hoş geliyor ama çok zor iş doğrusu...

yenişafak



Bu yazı 1,063 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 17 Aralık 2011 'Harbe hazırlık' ve Bahçeli'den 'suikast hazırlığı' yorumu
    • 20 Kasım 2011 Çadırlarda yaşayan depremzedeler kışlalara yerleştirilsin
    • 19 Kasım 2011 'Bedelli' tartışması ışığında Uğur Kantar cinayeti
    • 22 Mayıs 2011 'Darbecilik genleri': Büyük bir keşif!
    • 7 Şubat 2011 Kıbrıslı Türkler ne diyor?
    • 16 Ocak 2011 RTÜK Kanunu'nun 'yayın ilkeleri'
    • 26 Eylül 2010 Yeni anayasa'?
    • 10 Temmuz 2010 Kötümser mi –yoksa- iyimser mi olmalıyız?
    • 28 Mart 2010 Paket'e ilişkin 'üç tarz'ı siyaset'
    • 7 Aralık 2009 DTP'ye de dokunma!
    • 29 Kasım 2009 İki karar da problemli (2)
    • 16 Kasım 2009 'Dersim Açılımı'
    • 5 Ekim 2009 'Yargı' bizi çıldırtmadan…
    • 14 Eylül 2009 'Vatan hizmeti'nin sapkın bir tarifi: İşkence yapmak
    • 2 Ağustos 2009 Çözüm 'Türkiye modeli' çerçevesinde aranmasın sakın
    • 27 Temmuz 2009 YÖK'ün aldığı kararın 'önümüzü açtığı' doğru mu?
    • 9 Şubat 2009 Bir tahliye kararı
    • 18 Ekim 2008 Başbakan'ın desteği
    • 12 Temmuz 2008 Konuyu ikisi de bilmiyor muydu zaten?
    • 23 Haziran 2008 'Lalalık pedagojisi'ne devam

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,819 µs