Bazı kısımları yanlış, bazıları ise uydurma ve yönlendirme amaçlı olabilir. Ancak ne olursa olsun, Tuncay Güney'in 2001 tarihli ifadeleri çok önemli.
Tek tek söylediklerine bakmayıp bütününü değerlendirdiğimizde şunu görüyoruz: Ergenekon dediğimiz örgütlenme o tarihte var ve çalışıyor.
Zaten eski Kontrgerilla (ve ardından Susurluk) örgütlenmesinin, 1999'dan itibaren bugünkü anlamıyla Ergenekon'a dönüştüğüne ilişkin deliller var.
Dikkatinizi çekerim:
2001'den söz ediyoruz.
Yani Kasım 2002 seçimlerini henüz AKP kazanmamış. Hükümette Bülent Ecevit (DSP), Mesut Yılmaz (ANAP) ve Devlet Bahçeli (MHP) Koalisyonu var.
İşte böyle bir ortamda Ergenekoncular iktidarı darbeyle ele geçirme planları yapıyor. Ona göre örgütleniyor; bankalarla, işadamlarıyla ilişkiler kuruyorlar.
Örgütün gücünü artırmak ve fikirlerini yaymak için Cumhuriyet gazetesini kontrol altına almaya çalışıyorlar. (Galiba başarılı da olmuşlar.)
Bu basit hatırlatmayı niye yaptım?
Çünkü Ergenekoncular ve dostları, kendilerini, "AKP'ye muhalif olduğumuz için üstümüze geliniyor" diye savunuyor.
Yani hükümette şeriatçı bir parti var; pek çağdaş Ergenekoncular da ona kaşı muhalefet yaparak laik cumhuriyete sahip çıkıyor.
Peki, 1999'da ya da 2001'de ne vardı da böyle bir teşkilatlanmaya gidildi?
"Muhalefet ediyoruz" iddiası, tamamen palavradır, göz boyamadır.
Ergenekoncuların nihai amacı Rusya'daki gibi bir otoriter kapitalist rejim kurmaktır.
Bunların yaptığı, hem Kemalist bürokrasiyi, hem de sivil toplumun bir bölümünü kendi yanlarına çekmek için AKP karşıtlığını kullanmaktan ibaret.
Tuncay Güney'in ifadeleri işte bu uydurmacayı apaçık ortaya koyuyor.
Kolay soruya akılsız tepki
Cuma akşamından itibaren bazı internet sitelerinde, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından, ilköğretim okulları 3'üncü sınıflara dağıtılan, 'İlköğretim Matematik 3 Öğrenci Çalışma Kitabı'nda yer alan bir soru yer aldı.
İki bölümden oluşan soru okurlara, Büyükler bile çözemiyor, gibi ibarelerle sunuldu. Soru(lar) şöyleydi:
"Levent ve Bülent oğullarıyla balık tutmaya gittiler. Levent oğlunun tuttuğu balığın iki katı kadar balık tuttu. Bülent de oğlunun tuttuğu balığın iki katı kadar balık tuttu. Toplam 21 balık tutulmuştu. Levent'in oğlunun adı Mert'ti.
- Bülent'in oğlunun adı nedir?
- Her biri kaç balık tutmuştur?"
Cevabı bir bakışta buldum.
Bütün iş, balığa gidenlerin aynı sülaleden üç kişi; yani dede, baba ve oğul olduğunu görebilmekteydi. Bülent'in oğlunun adı Levent'ti.
Ondan sonrası kolaydı: Mert 3, babası Levent 6, dedesi Bülent ise 12 tane balık tutmuştu (toplam 21 balık.)
Cevapları çabucak nasıl bulabildim? Çünkü bize bu tip soruları çözmeyi ilkokulda öğrettiler.
Hatta o zamanlar, daha karmaşıklarını çözerdik; zamanla paslandık, temel şablonlardan bir kısmını unuttuk.
Beni asıl şaşırtan, bu kadar çok sayıda editörün tepkisi oldu. Mesele soruyu çözememelerinde değil. Olur böyle şeyler. Hem zaten herkesin zekâsı, matematiksel değildir.
Ama kendileri çözemiyor diye, "Böyle de soru mu olur" gibi bir tepki vermeleri; işte asıl akılsızlık orada!
sabah
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle