BENİM şu türden bir talihsizliğim söz konusu:
Mazlum günlerinde saflarında mücadele verdiğim adamlar, kudretli günlerinde beni yanlarına bile yaklaştırmıyorlar.
Buna mukabil...
Kudretli dönemlerinde yanlarına bile yaklaşamadığım adamlar ise mazlum ve mağdur günlerinde başköşelerine buyur ediyorlar.
Böylece...
Her devirde bana "ezilenlerin gazetecisi" olmak gibi bir misyon düşüyor.
Oysa ben, bir "mukayese imkánı"nı elimde tutabilmek adına...
Kudretli günlerinde de Kemal Gürüz’ü tanımak isterdim.
Kudretliyken de şimdiki kadar duygusal, güler yüzlü, anlayışlı, kibar, misafirperver, şakacı, açık sözlü, azimli ve de Amerikancı mıydı?
Bilmiyorum, bilemiyorum...
Çünkü kudretli günlerinde Kemal Gürüz’ün gölgesine bile yaklaşamamıştım.
Neyse...
Öyle ya da böyle, soğuk bir Ankara akşamında, Kemal Gürüz’ün orta halli dairesinde "Ahmet Hakan’ın Kemal Gürüz’le ilgili önyargılarını yıkmak" konulu bir muhabbetin ortasına düşüverdim.
* * *
Sohbet ilerledikçe...
Önyargılarım da birer birer yıkılmaya başladı: Ben onu "Amerikan karşıtı" sanıyordum, meğer sonuna kadar "Amerikancı" imiş.
Ben onu MHP’nin "Bozkurtçular" kanadına yakın biliyordum, meğer kelimenin tam anlamıyla "Demirelci" imiş.
Ben onu "darbe sevdalısı" biliyordum, meğer 27 Mayıs’a da, 12 Mart’a da, 12 Eylül’e fena halde karşıymış.
Ben onu "Ahmet Necdet Sezer’le aynı iklimin insanı" olarak görüyordum, meğer Sezer’le kanlı bıçaklı imiş.
Ben onu "ulusalcı kanaat önderleri"yle dost biliyordum, meğer gelmiş geçmiş bütün Amerikan büyükelçileriyle kanka imiş.
Ben onu "küreselleşme karşıtı" biliyordum, meğer küreselleşme yanlısı bir Türk milliyetçisiymiş.
Ben onu "tipik Cumhuriyet okuru" biliyordum, meğer Cumhuriyet’le başı hoş değilmiş.
Şaştım kaldım vallahi...
Biraz garip bir haleti ruhiye içindeydi Kemal Gürüz...
Gerçi gülüyordu, ironik takılıyordu, alışmış gözüküyordu ama yine de gözaltına alınmış olmasının şokunu tam olarak atlattığını söyleyemem.
Soruşturma süreciyle ilgili yasaklar devam ettiği için, "Polisler ne sordu? Siz ne cevap verdiniz?" meselesine hiç girmedi.
Ama yasak kalktığında "gür bir seda" çıkarmaya kararlı görünüyor.
O polise kızmadım
POLİSE KIZMADIM Arabaya binerken bir polis memuru başıma bastırınca aşağılandığımı hissettim. "Ömrünü devlete adamış bir adama bu yapılır mı?" dedim. Ama başıma bastıran polise kızmadım. O görevini yapıyordu. Asıl o polise bu görevi verenler utansın.
DÖRT KERE AĞLADIM Nezarethanede kaldığım süre içinde dört kez gözyaşlarımı tutamadım. Çok üzülmüştüm. İçimde biriken zehri dışarı akıtmak istedim. Etrafımda kimlerin olduğuna bakmadan ağladım.
ATALAY’I DÜŞÜNMEDİM Ben YÖK Başkanı iken İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Kırıkkale Üniversitesi Rektörü idi. Kendisini görevden almıştım. Başıma gelenin Atalay’ın intikamı olduğunu düşünmedim. "Dinci kesim benden intikam alıyor" diye düşündüm. Beşir Atalay’ın başıma bastıran polis memuru hakkında soruşturma açmasının, içine düştüğü utanç duygusundan kaynaklandığını düşünüyorum.
POLİSLER İYİ DAVRANDI Gözaltı süresince herhangi bir kötü muameleye tabi tutulmadım. Görevini yapan polis memurlarını şükranla yád ediyorum. Onlar bu işin sorumlusu değil.
Gürüz: Ben bir Amerikancıyım
ESKİ YÖK Başkanı Kemal Gürüz’ün dünya görüşü ile "Ergenekon davasından gözaltına alınanlar"ın dünya görüşü birbirine uymuyor.
Mesela...
Kemal Gürüz’ün altını çizerek söylediği, "Ben bir Amerikancıyım... Amerikan emperyalizmi palavradır... Dünya barışını Amerika sağlayacak" cümleleri, herhangi bir Ergenekon şüphelisini çığırından çıkarabilir.
Ama ne yapalım?
Belki de en iyisi olayı "Demek ki Kemal Gürüz de Ergenekon’un Amerikan kanadındanmış" diye geyiğe sarmak.
İşte Gürüz’ün dünya görüşüne dair söyledikleri:
BEN AMERİKANCIYIM Amerikan emperyalizmi palavradır. Ben Amerikancıyım. Dünya barışını ancak Amerika sağlayabilir. Türkiye’nin Batı ittifakının dışına çıkması felaket olur. Bu hükümet, ülkeyi Batı ittifakının dışına çıkarıyor. Asıl büyük tehlike budur.
DARBELERE KARŞIYIM 27 Mayıs’ta 14 yaşındaydım. Menderes’in asılmasına çok üzülmüştüm. 27 Mayıs’a da, 12 Mart’a da, 12 Eylül’e de karşıyım. Darbelere karşıyım, darbe istemem. AKP’nin iktidara gelişinin arkasında 12 Eylül’ün siyaseti tarumar etmesinin rolü var. AKP’yi millet götürecek.
BEN ÇETECİ DEĞİLİM Çetelerin kökünün kazınması lazım. Ben hayatımda böyle bir faaliyete katılmadım. Ergenekon kapsamında bu zamana kadar gözaltına alınanların çok büyük bir bölümünü tanımıyorum. Veli Küçük’ü tanımam, İbrahim Şahin’i tanımam. Gözaltına alınan emekli generallerden bazılarını, YÖK Başkanı iken görevim gereği tanımıştım.
BATI’YA ŞİKÁYET EDECEĞİM AKP hükümeti, Türkiye’yi Batı ittifakından koparıyor. Şehirlerin kültürü ve yapısı değişti... Kadın-erkek ilişkileri yeniden tanımlanıyor. Ben bunları çok tehlikeli buluyorum. Bundan sonra bunlarla mücadele edeceğim. AKP hükümetinin yapıp ettiklerini Batılı dostlarıma anlatacağım. Milletime de anlatacağım.
hurriyet
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle