En Sıcak Konular

Ahmet Taşgetiren


Ahmet Taşgetiren
0 0 0000

''Devlet sırrı''



Ergenekon operasyonunda anahtar deyimlerden birisi de "Devlet sırrı"dır.
 
Ergenekon'u çözebilmek için hem "Devlet sırrı"nı hem onun suistimalini doğru anlamak gerekiyor. Mesela şu konular üzerinde sağlıklı bir şekilde düşünmek:

1- Devlet (TSK) bünyesinde oluşturulmuş bir "Özel Harp Dairesi" bulunduğu biliniyor. Bu yapılanmanın misyonu, ülkenin bir işgal ile karşı karşıya kalması, askeri kadroların tasfiye edilmesi, silahlara el konulması vs. halinde, Kuvay-ı Milliye tarzı bir milis gücü örgütlemek ve onlarla işgalciyi ülkeden kovmak olarak belirleniyor. (Mondros Mütarekesi'nden sonra mütareke şartları sonucu, ordu terhis edilip silahlara el konulmaya başlandığında, İstanbul'daki Erkan-ı Harbiye, gizli bir emirle, birliklere güvenilir subayların ordudan kaçmasını sonra kışlalara baskın yaparak silahları kaçırmasını bildiriyor ve Kuvay-ı Milliye böyle oluşuyor.)

Özel Harp çerçevesinde kullanılmak üzere bazı yerlere silah gömüldüğü ve şimdiden böyle bir durumda acilen devreye sokulacak kadrolar oluşturulduğu da bilinenler arasında. (Bunlar, bu birimin oluşturulmasını sağlayan Em. Orgeneral Kemal Yamak'ın açıklamalarında yer alıyor.)

Soru bir: Bu gömülerin bir haritasının mevcut olması gerektiğine göre, bu harita devlet içinde hangi birimin elindedir ve bu silahlarda kural dışı bir tasarruf söz konusu mudur?

Soru iki: Özel Harp için istihdam edilmesi şimdiden öngörülen kadrolar, şimdiden başka işlerde kullanılmış mıdır? Bu kadrolar durumdan vazife çıkarmışlar mıdır?

Soru üç: Devlet içinde birileri, PKK hareketini, sonra misyoner çalışmalarını, sonra Ermeni olgusunu, "Türkiye için işgal ağırlığında bir tehdit" olarak görüp, "Özel harp" niteliğinde mukabil tedbirler alma ihtiyacı hissetmişler midir? Bu "devlet içinde birileri" devlet hiyerarşisinde bir emir- komuta- denetleme ilişkisine tabi midirler?

Soru dört: Özel Harp Kadrosu, bir yandan bir "beyin takımı"nı içine alan, diğer yandan vurucu ekipler oluşturan bir tür "Derin devlet-Ergenekon" halinde bir yapılanmaya dönüşmüş müdür?

2- Çiller-Ağar döneminde "terörle mücadele" için özel bir yapılanmanın gerçekleştirildiği biliniyor. Bu yapılanmanın arkasından, "Vatanı savunmak için ölenle kurşun atan aynı değerdedir" şeklindeki Çiller yaklaşımı ile "Terörü beslediklerine kani olunan Kürt işadamları" başta olmak üzere birçok infazın gerçekleştirildiği de biliniyor.

Bu yöndeki suçlamalar karşısında dönemin İçişleri Bakanı Mehmet Ağar'ın "Ne yaptıysak devlet için yaptık. Bu bir devlet sırrıdır, bir tuğlası çekilirse, bina çöker" dediği de kayıtlara geçmiştir.

Buradan da anlaşıldığı gibi, gerek Özel Harp Dairesi çerçevesinde yapılanlar gerekse Çiller-Ağar döneminde icra edilenler, "Devlet sırrı" içinde mütalaa edilmektedir. Yani yapılan ne varsa "devletin bunları bildiği"ni farz etmemiz gerekiyor. Aynı şekilde bu "Devlet işi"nde görev alanların yaptıkları her işin "ülke çıkarı"na ve "meşru" olduğuna, bu işlerden sorumlu tutulmayacaklarına inandırıldıkları anlaşılıyor.

Burada muhtemel ki, birilerinin, önceleri devlet adına yaptıkları işleri, sonra kendi hesaplarına-çıkarlarına ve önce belirli kurallara riayet ederek yaptıklarını sonra durum neyi gerektirdiyse o şekilde yapmaya başlamış olmaları söz konusudur.

3- Şu anda devletin icra gücünü AK Parti hükümeti elinde bulunduruyor. Dolayısıyla, AK Parti hükümetinin, devlet bünyesinde olan biten her şeyden haberdar olması gerekiyor. Özel Harp Dairesi söz konusu olduğunda da, Hükümet-TSK ilişkisi öne çıkıyor.

Şu söylenebilir: Özel Harp Dairesi'nin, dün veya bugün, her yaptığının TSK komuta kademesi tarafından biliniyor olması, hükümetin de TSK'dan bu konuda sağlıklı bilgiler alabiliyor olması lazımdır.

Susurluk'ta, Şemdinli'de, Adapazarı-Sapanca- Düzce üçgeninde, şurada burada ne oldu, veya olmakta?

Aydınlara yönelik faili meçhullerle, bu özel yapılanmanın ilgisi var mı?

Şu anda, devletin bu, özel örgütlenmesi, silahlar ve insanlar ne durumda?

Bunlar, devlet bünyesindeki tüm birimler için bir sorun teşkil ediyor mu?

Ve Egenekon operasyonu, bu yapıdaki urlaşmayı ortadan kaldırma amacını mı taşıyor?

Düşünüyorum ki: Bu sorular, devlet içindeki bir sancılı durumu ortaya koyuyor. Bu sancı, sadece hükümetin sancısı olamaz.

Çünkü bu sancı, bu yapının bozulması ile alakalı ise öncelikle TSK için önem arz ediyor. Öyleyse, Ergenekon konusunda TSK'nın bir rahatsızlık duymaması ve işin sonuna kadar gidilmesi yönünde kararlılık sergilemesi gerekir. Bunun tek istisnası, komuta heyetinin de o yapıya eklemlenmiş olması durumudur ki, böyle bir ihtimal TSK açısından en kabul edilmez durumdur.

Ki, gerek Özkök döneminde ve gerekse şimdi Başbuğ döneminde TSK'nın son derece meşru zeminlerde kalmak için özel itina gösterdiği gözleniyor.

Öyle görünüyor ki, şu anda Devlet, "Devlet sırları" nı yeniden gözden geçirme ne gerçekten "Devlet sırrı"dır ne de "Özel hesapların devlet sırrı diye perdelenmesi"dir, ortaya çıkarma noktasına gelmiş bulunuyor.

bugün



Bu yazı 1,079 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 25 Eylül 2012 Vesayet tortusunu silmek...
    • 20 Eylül 2012 Ana gündem: Terörü yok etmek
    • 12 Eylül 2012 Gültan Kışanak kaçırılsa...
    • 11 Eylül 2012 AK Parti formatının önemi
    • 9 Eylül 2012 Ne kadar çok ''keşke'' diyoruz
    • 7 Eylül 2012 ''Akil adam'' enstrümanı
    • 28 Ağustos 2012 MGK ne yapacak?
    • 26 Ağustos 2012 Düşme, düşersen üzerine çullanırlar
    • 19 Ağustos 2012 Bayram nostaljisi
    • 14 Ağustos 2012 Aygün ve bölgenin çıplak gerçeği
    • 12 Ağustos 2012 115 asker ölseydi...
    • 9 Ağustos 2012 ''Güvenlikçi politika''
    • 7 Ağustos 2012 Şemdinlili bir ananın Karayılan'a mektubu
    • 2 Ağustos 2012 ''Daha büyük harita''
    • 27 Temmuz 2012 Ortak mutluluğu planlamak
    • 26 Temmuz 2012 Ortadoğu'da ne oluyor?
    • 24 Temmuz 2012 Bölgesel Kürt yapılanması
    • 19 Temmuz 2012 Erdoğan'ın kurgusu ne?
    • 18 Temmuz 2012 Kılıçdaroğlu için son raunt
    • 27 Haziran 2012 Türkiye sınanıyor

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,921 µs