Uzmanların, akademisyenlerin ve medyanın, bizim 10 gün önce geldiğimiz noktayı şimdi tespit etmeleri güzel...
Güzel ama yavaş.
İsrail saldırılarının ardında-önemli bir boyut olarak-Şubat seçimlerini sezmeleri durum tespiti açısından iyi.
Ama geleceği görmek uluslararası ilişkilerde hayati. Zaman kaybı saymak zorundayım.
Yazdık geçtik.
Şimdi biraz daha ön açalım...
Tel Aviv’in köşeye sıkışmış bir halka yönelttiği “beyaz fosforlu” namlulardan çıkan sis basacağımız yerleri karartmamalı.
Bir yandan tepki gösterirken, öte yandan işin nereye varacağını kestirmeliyiz...
* * *
Her birini güçlü karine ve delillerle sürükleyebileceğim yüksek ölçekli adımları, sâde maddelerle yazayım...
1) Bilinen: Ocak 20’de Barack Obama resmin göreve başlayacak. Böylece büyük umutlar ve “dünya barışı” beklentilerinin gerçek olup olmadığının ilk işaretleri görülebilecek.
2) Bilinen: Şubat ayında İsrail seçimleri olacak. Tel Aviv yönetimine, yeni ABD yönetimi ile uyumlu bir iktidar gelecek. Şu ana kadar ki gelişmeler ve savaş hali, Livni iktidarının istendiğini işaret ediyor.
3) Kehanet a) Bu süreye kadar; i) Obama göreve geldikten sonra çatışma yavaşlamaya başlayacak, ii) İsrail’in yeni iktidarıyla birlikte duracak. b) Aynı süreç içinde Birleşmiş Milletler alınacak önlemler hakkında “resmi” bir söylem geliştirecek. Olası imzalar içinde yeni üyelerin ismi de bulunacak!
4) Analiz 1: NATO göreve çağrılacak: a) Böylece Bush iktidarı sırasında gözardı edilen, çoktaraflılık ve NATO’nun önemsenmemesi süreci bitecek. b) İsrail ve Filistin yönetimi NATO’ya onay verecek. c) Bölgede görev yapacak NATO askerlerin hangi ülkelerden isteneceği gündeme gelecek.
5) Analiz 2: Eğer NATO askeri gücünün bölgeye gelişi kabul edilirse, hangi ülkeler görev yapacak: Mısır, Fransa, Ürdün ve Türkiye (Saldırıdan sonra Arap ülkelerinin sessizliğini, “Türk askeri Filistin’e çığlıkları ile bozanlar bence biraz sakinleşmeli. İstedikleri zaten buysa, dikkat lazım.) Belki ek ülkeler de olabilir.
Bu kaos içinde kimse bir adım önünü göremezken, belki aylar sonrasına tekabül edecek olası gelişmeleri söylemek nasıl mümkün oluyor?
Kimbilir?..
Belki olur belki olmaz.
Ama şu an, Türkiye’de hiçbir gazeteci, aydın, uzman, akademisyen durum tespitinin ilerisine geçemiyor.
Birisinin olabilecekler hakkında en azından fikir üretmesi gerekiyor. Biz başlamış olalım.
Yalanın bedenleri: Kim sızdırıyor?
Türkiye’nin, Suriye ile İsrail arasındaki görüşmelerde yürüttüğü arabuluculuk dondu.
Bu görüşmelerde ne konuşulduğu, hangi aşamaya gelindiği gizli.
Ancak o ana değin önemli ilerlemeler kaydedilmiş.
Biz nereden biliyoruz? Biri Amerikalılara söylemiş.
Görüşmeler bittiği için, kaydedilen ilerlemeler ne olacak o da muamma.
Bu benim de hayli merak ettiğim bir konuydu. Yine de, kısmi cevapları bir sinema söyleşisinden öğreneceğimi tahmin etmezdim!
Washington Post Gazetesi’nin Ortadoğu uzmanı yazarı David Ignatius, “Body of Lies” (‘Yalanlar Üstüne’ olarak çevrilmiş) isminde bir roman yazmış.
Roman daha sonra ünlü yönetmen Ridley Scott tarafından sinemalaştırılmış. 2008’in son günlerinde vizyona girdi.
Bu film üzerine Ignatius ile yapılmış bir röportaj, 21 Aralık tarihli Newsweek’de yayınlandı.
Film ve roman üzerine hasbıhâl edildikten sonra-Ignatius’un Ortadoğu gazeteciliği vesilesi ile olsa gerek-konu İsrail-Suriye-Türkiye görüşmelerine geliyor...
Bakın İgnatius neler söylüyor; “Türkiye’nin Suriye ve İsrail’le görüşmeleri yoğun biçimde sürüyor. (Söyleşinin yapıldığı tarihte Gazze rezaleti henüz yaşanmadığı için İgnatius, “sürüyor” diyor. N.E.) Bu görüşmelerde çok özel sınır tartışmaları, su paylaşımı gibi Suriye ile İsrail arasındaki 'ciddi meselelerde gerçek anlamda' yok kat edildi.”
“Gerçek anlamda”!
Hem de “su ve sınır meselelerinde”!
Demek neredeyse çözülüyormuş. Tabii Türkiye’de de bu kadarını bilen gazeteciler belki vardır. Ama izleyebildiğim kadar ve bu kesinlikte yazmadılar.
Ama İgnatius biliyor! Nasıl biliyor? Onu söylememiş.
Nereden öğrenmiş söylemez de zaten. Malûm gazetecilik kuralı; kaynak açıklanmaz.
Peki başka neler söylemiş Ignatius; “Ben bu işlerle uğraşan Türk ekibin tepe yöneticisini tanıyorum, çok zeki ve tecrübeli biri.”
Öyle olmalı!
Baksanıza ne kadar ilerleme kaydedilmiş.
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle