En Sıcak Konular

Gülay Göktürk


Gülay Göktürk
0 0 0000

Samimiyet testi



TRT’nin Kürtçe kanalı konusunda kimin ne tutum aldığı herkesin kişisel tarihine önemli bir not olarak düşülecektir.
 
Zira bu bir samimiyet testidir. Kimlerin Kürtlerin sorunlarının demokrasi içinde çözümünü samimiyetle istediğini; kimlerin sorunlar çözülecek diye ödü koptuğunu; kimlerin tek ilgi alanının hükümete muhalefet olduğu için bu adımın AK Parti tarafından atılmasından hiç de memnun kalmadığını açığa çıkaran bir test...

PKK’nın tutumunu daha önce yazdım. Onlar bu kanala açıktan ve şiddetle karşı çıkarak, bu kanala destek veren Kürt aydınlarını ve sanatçılarını hain ilan ederek Kürt düşmanı yüzlerini bir kez daha ortaya koydular. Açıktan karşı çıkan bir başka çevre de MHP ve diğer Türk milliyetçisi çevrelerdi ki, onların bu tutumu da sürpriz değildi.

Onlar artık devlet içinde de azınlığa düşmekte olan inkar ve asimilasyon politikasının kararlı savunucusu kalmaya kararlı görünüyor. DTP’nin tutumu da şaşırtıcı değildi. Onlar da bağımsız fakir ve tutum geliştirme özgürlüğüne sahip olmadıklarını bir kez daha ortaya koydular. Her meselede olduğu gibi bu meselede de PKK’nın titrek bir kopyası gibi davrandılar.

PKK’nın peşi sıra ama daha mahcup bir biçimde TRT Şeş’e karşı çıktılar. CHP’ye gelince... Baykal’ın CNN Türk’te yaptığı açıklama CHP’nin bir kurum olarak hiçbir tutarlılık kaygısı taşımadığını; hani neredeyse kaypaklığı ve ilkesizliği temel ilke haline getirdiğini bir kez daha gözler önüne serdi.

“TRT’nin Kürtçe yayına başlamasını yanlış buluyorum. Devletin, bir etnik çabaya destek olması temel anlayışımıza terstir. Herkes kendi anadilinde yayın yapabilir. Devletin ise buna para harcamaması gerekir. Bunun için personel yetiştireceksin.

Devletin kaynaklarının, 70 milyonun parasının sadece bir kesim vatandaşımızın etnik talepleri doğrultusunda harcanması doğru değildir. Bizim anlayışımıza göre devlet etnik kör olmalıdır. Karşısındakinin etnik kimliğini, dini inancını, mezhebini görmemelidir. Bu giderek devleti her türlü etnik kimliğin talebine karşı güç bir duruma sokar.”

Böyle diyordu Baykal ve böyle konuşurken çok değil sadece 8 yıl önce 200 yılında CHP Genel Başkanı Altan Öymen’in parti gezileri sırasında Diyarbakır’da yaptığı konuşmada Kürtçe TV’nin özellikle devlet tarafından kurulmasını savunduğunu hatırlamıyordu bile.

Kaldı ki, “etnik kör” olmasını savunduğu devletin, şimdiye kadar vergi gelirlerini sadece ana dili Türkçe olanlar için kullanmasını yanlış bulmayıp da, şimdi bir kısmını Kürtçe konuşanlar için kullanmasına karşı çıkması da anlaşılır bir şey değildi. Tarihe not düşme babında, samimiyet testinden eksi alan bir başka grubu da not etmekte fayda var.

Yıllardır Kürtçe yasağının kalkmasını savunan, özellikle de “Artık tartışma bitsin, adım atılsın” diye yazılar yazan, hükümeti somut adım atmamakla eleştiren birçok demokrat yazarın tutumu da ilginçti. Şeş TV’nin yayına başlaması üzerine lütfedip tek satır bile yazmadılar. Belki de bu olayın son aylarda geliştirdikleri “tamamen devlet güdümüne giren AK Parti” tahlilleriyle çeliştiğini düşünüp, tahlillerini yeniden gözden geçirmektense olguyu görmezden gelmeyi tercih ettiler.

Bütün bu karşı çıkışlar, mahcup mızırdanmalar ve görmezden gelmeler süre dursun, TRT Şeş’in ardından Kürtçe’nin özgürleşmesi bağlamında önemli bir adım daha atılmak üzere. YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan’ın verdiği bilgiye göre yeni eğitim yılında iki üniversitede Kürt Dili ve Edebiyatı ana bilim dalları kuruluyor. Tahmin ettiğimiz gibi, Kürtçe yasağının devlet televizyonunda kırılması, diğer kültürel hakların önündeki zihinsel barikatların yıkılmasında da buldozer görevi görüyor. Şimdi bekliyorum, bakalım müzmin muhalifler bu yeni açılıma ne gibi kulplar takacaklar.

bugün



Bu yazı 1,104 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 28 Eylül 2012 Susmak için artık çok geç
    • 24 Eylül 2012 Darbecilik mahkûm oldu
    • 21 Eylül 2012 7 adımda çözüm planı
    • 14 Eylül 2012 Libya
    • 25 Ağustos 2012 Kürtler'i PKK'dan korumak
    • 8 Ağustos 2012 Tehditle canlı kalkan olunur mu?
    • 30 Temmuz 2012 Suriye Kürdistanı
    • 2 Temmuz 2012 Zana kimi, neyi temsil ediyor?
    • 18 Haziran 2012 Kılıçdaroğlu Bahçeli'nin arkasına saklanıyor
    • 15 Haziran 2012 Olmayacak duaya amin
    • 11 Haziran 2012 Oslo süreci yeniden mi?
    • 8 Haziran 2012 Erdoğan-Kılıçdaroğlu görüşmesi
    • 4 Haziran 2012 Ses kayıtları
    • 30 Mayıs 2012 Parti kongreleri neden yapılır?
    • 21 Mayıs 2012 Sivil bayramlar dönemi
    • 11 Mayıs 2012 Yine mi?
    • 9 Mayıs 2012 Solun resmi tarihi
    • 25 Nisan 2012 Keşke CHP bölünse
    • 11 Nisan 2012 Kafası karışık bir Demirtaş
    • 9 Nisan 2012 Nizam-ı alem

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    15,208 µs