En Sıcak Konular

Mustafa Ünal


Mustafa Ünal
0 0 0000

Gökçek'in adaylığı neden gecikti?



2009'un ilk günü Ortadoğu turuna kısa ara veren Başbakan Erdoğan, 'Ankara'da Melih Gökçek'le devam' dedi. Erzurum ve Gaziantep adaylarını da açıkladı. Üç büyükşehrin mevcut belediye başkanları tekrar aday.
Ankara'nın, bazı ilçeleriyle birlikte açıklanması parti önünde izdihama neden oldu. Sadece toplantı salonu değil Genel Merkez'in çevresinde de yoğun kalabalık birikti. O kadar ki çok kişi içeriye girmekte zorlandı. AK Parti'nin 22 Temmuz'daki seçim sloganı dünkü adayların şahsında ete kemiğe büründü.

Erdoğan'ın dünkü açıklaması kuşkusuz Erzurum ve Gaziantep için de önemliydi ama Ankara açısından çok daha önemliydi. Bir süredir medyanın ilgisi Ankara'ya odaklandı. Sürecin uzaması değişik yorum ve değerlendirmelere neden oldu çünkü. Melih Gökçek'le devam edilip edilmeyeceği başkentte kulislerin en sıcak tartışmasıydı. Kararın çok geciktiği doğru.

Adayın Gökçek mi yoksa başka isim mi olacağı partinin en yetkin organı MYK'da günlerce tartışıldı, bunun için birkaç kez anket yapıldı, bu arada teşkilatın nabzı da ihmal edilmedi. Gökçek'in ismi hep öndeydi ama son karar için beklendi. Adeta tezcanlı kişiliğiyle bilinen Gökçek'in sabrı sınandı. Bekleme kararı bizzat Başbakan Erdoğan'dan geldi.

Bu süreçte parti yöneticilerinin görüşleri az çok kamuoyuna yansıdı ancak Erdoğan'ın ne düşündüğü koca bir soru işareti olarak kaldı. Başbakan ne partideki toplantıda ne de kamuoyuna yaptığı açıklamalarda rengini belli etti, son ana kadar en ufak işaret vermedi. Buna Gökçek de dahil. Başbakan'ın öteden beri tarzı bu. Elini pek belli etmiyor.

'Gökçek'in yeniden aday olduğunun duyurulması gecikti mi?' sorusunun cevabı kesinlikle 'Evet'. Peki neden? Ankara gibi önemli, Gökçek gibi simgesel bir ismin adaylığı neden ilk turda değil dördüncü turda açıklandı? Erdoğan niye Ankara'yı ağırdan aldı? Gecikmenin normal olduğu söylenemez. Gökçek olağan bir adaylık süreci geçirmedi.

Gecikmeyi CHP'li Kemal Kılıçdaroğlu ile ekranda yaptığı tartışmaya bağlayanlar oldu. AK Parti, Gökçek'in ekrana çıkmasından hoşnut olmadı. Hoşnutsuzluk, performansından ziyade parti kararı olmaksızın Kılıçdaroğlu ile düello yapmasına... Gecikmenin nedeni bu değil. Bir etkisi olduğunu da sanmıyorum. Erdoğan'ı yakından tanıyanlar bilir, 'Kılıçdaroğlu karşısında zayıf kaldı' veya 'Kılıçdaroğlu'na kelle vermemek' gibi düşünceyle hareket etmez.

Bilindiği gibi AK Parti daha baştan adayları 'üç dönemle' sınırlayan ilke kararı aldı. Ve bunu kamuoyuna duyurdu. Gökçek büyükşehirde üç dönemdir belediye başkanı, Keçiören de hesaplandığında başkanlık koltuğunda 20 yılı geride bıraktı. Melih Gökçek sıradan bir isim değil, sıradan bir belediye başkanı da değil, durumu özel, başkanlığının yanı sıra siyasi yönü de var.

Gecikmenin 'üç dönem' sınırından kaynaklandığını sanmıyorum. Eğer böyle olsaydı hiç değerlendirmeye alınmaz, bu yöndeki karar çok önceden kendisine söylenirdi.

Partideki toplantılarda Gökçek'e itiraz eden yöneticiler oldu. Değişiklikten yana olan milletvekilleri de vardı. İtirazların parti politikasını etkileyecek veya Erdoğan'ın düşüncesini değiştirecek güçte olduğu söylenemez. 15-20 günlük sürenin karşı çıkanları ikna süreci olarak yorumlanması doğru değil.

Gökçek'in, AK Parti ile ilişkilerinde yaşadığı sorunların Erdoğan'ı da etkilediğini düşünüyorum. Gökçek, doğrudan Erdoğan'a yönelik onu rahatsız edecek tavır sergilemedi, ancak parti ile ilişkilerine de gerekli özeni göstermedi. Gecikme Gökçek'e bir partisinin olduğu ve kararın orada alındığını göstermek içindi. Diğerlerinin aksine kararın Genel Merkez'de açıklanmasının anlamı da bu. Erdoğan açıklamanın yeri ve şekliyle mesajını verdi, tesadüf değildi yani, Gökçek'in AK Parti mensubiyetinin altını çizdi.

zaman



Bu yazı 1,090 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 26 Eylül 2012 Balyoz duruşu
    • 23 Eylül 2012 'Balyoz' yok sayılamaz
    • 19 Eylül 2012 Menderes'in kabrinde bir CHP lideri
    • 5 Eylül 2012 İki görüşme...
    • 29 Ağustos 2012 Çiçek'in çıkışı
    • 1 Ağustos 2012 Tutukluluk avantaja dönüşmemeli
    • 29 Temmuz 2012 Rüya gibi
    • 25 Temmuz 2012 Suriye nelere gebe?
    • 18 Temmuz 2012 CHP değişir mi?
    • 1 Temmuz 2012 Davutoğlu ile Suriye...
    • 27 Haziran 2012 Cevap, yeri ve zamanı geldiğinde...
    • 20 Haziran 2012 Dağlıca yine dağladı
    • 17 Haziran 2012 7+5 senaryoları
    • 13 Haziran 2012 Kürtçe derste tarihî adım
    • 8 Haziran 2012 İyimser hava
    • 30 Mayıs 2012 'Hassas ve gerilimli iş'
    • 23 Mayıs 2012 Meclis'te Erdoğan barışı
    • 18 Mayıs 2012 Rota başkanlık sistemi
    • 16 Mayıs 2012 Tutuklu vekillere yasayla tahliye yok
    • 9 Mayıs 2012 28 Şubat'ın dalga boyu

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,058 µs