En Sıcak Konular

Bülent Korucu


Bülent Korucu
0 0 0000

Veli Küçük neyi yalanlamadı?



Ergenekon terör örgütü davasında savunması en fazla merak edilen sanık Veli Küçük konuştu. Mahkemede söyledikleri ve söylemedikleri aslında beklenen gibi oldu.
Şahsen benim merak ettiğim, söyleyiş ya da söylemeyiş şekliydi. Emekli Tuğgeneral Küçük, kendini inkâra o kadar şartlandırmış ki, 'Mehmet Şener Eruygur'u tanıyor musunuz?' sorusuna bile hayır deyiverdi. Ajandasındaki notlar hatırlatılınca hafızası tazelendi ve "Şener Eruygur eski bir komutandır. Fenerbahçe Orduevi'nde karşılaşmalarımız olmuştur. Ajandamızda beraber bir yemek yenecek diye not almış olabilirim." diye konuştu. Küçük'ün mahkemedeki psikolojisi "surda gedik açtırmayalım, yoksa arkası gelir" şeklinde özetlenebilir. Cevapsız kalan sorular elbette onun hanesine eksi olarak yazılıyor. Buna rağmen ketumluğu tercih etmesinin sebebi savcılara ve müdahil avukatlara çorabı sökecek ipucu vermeme çabasıydı.

Küçük, beklendiği gibi Atatürk, cumhuriyet ve Türk Silahlı Kuvvetleri'ni kendine sütre yapmaya çalıştı. Asıl hedefin kendisi olmadığını söyledi. Emekli yüzlerce general, binlerce albay varken neden kendisinin ve Fikri Karadağ'ın seçildiğini izah etmesi zor. Susurluk'la irtibatını gösteren ilişkileri hep 'arkadaşlık' parantezine alıyor. Böylece Susurluk, boş zamanlarını sosyal aktivitelerle değerlendirmek üzere bir araya gelmiş arkadaş kulübü haline geliyor. Sami Hoştan ve Sedat Peker'le ilişkisi de sadece dostluk. Hem onlar da 'organize örgüt lideri filan değil'. Haklarındaki soruşturma ve yargılamalar 'cevap yok' kapsamında. Susurluk'tan bahis açılmışken Küçük, komisyona ifade vermek için çağırılmadığını savunuyor. Halbuki, komisyonun yazdığı yazılar ve dönemin Jandarma Genel Komutanı Teoman Koman'dan gelen cevaplar öyle demiyor. İdari soruşturma yeterli görülmüş, Meclis'in ve yargının eli kolu bağlanmıştı.

Küçük'ün cevap vermemekte zorlandığı konulardan biri de Cumhuriyet Gazetesi'nin satın alınma süreci. Savunmasında kıt kanaat geçinen bir adam portresi çizen Küçük, "O halde gazetenin satın alınması toplantılarında ne işiniz vardı?" sorusu karşısında bocaladı. Organizatör olarak bulunuyordum diyecek hali yok ya! Tuncay Güney'le irtibatları konusunda Küçük'ün söyledikleri çok sathi kaldı. Güney'le ilişkisinin hangi boyutta olduğunu anlamanın zor olduğu bir karışıklıkta anlattı. Kendi adını kullanarak yolsuzluk yaptığını iddia ettiği Güney hakkında neden şikâyetçi olmadığını açıklayamadı.

Veli Küçük, devletin kendisine komplo kurduğu iddiasında. Bunu söylerken elbette Susurluk'taki süreci kastetmiyor. Ama o gün ifadesi alınabilse, kendine çekidüzen verebilir, bu kadar iz bırakmayabilirdi. Susurluk soruşturması sırasındaki suskunluğu anlamlıydı. 'Biz buradayız ve bize kimse dokunamaz' sessizliğiydi. Şimdiki suskunluğu ise daha fazla zarar verecek. Atalarımız boşuna 'Sükût ikrardandır' dememiş. Cevaplamadığı her soru, kamuoyu nezdinde suçlu olduğuna dair kanaati pekiştirecek. Konuşsa çözülebilir ve frenleri patlayabilir. Nerede duracağı bilinmez bir hale gelebilir. Her şeye rağmen 'cevap vermiyorum' cevabı kendisi hakkında ehveni şer gibi görünüyor. Mahkeme süreci buna ne kadar elverecek, zaman gösterecek. Veli Küçük'ü zor günler bekliyor desek kehanet olmaz.

zaman



Bu yazı 1,062 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 28 Eylül 2012 Emri verenle alan bir olur mu?
    • 11 Eylül 2012 Siyasette sonuçsuz arayışlar
    • 4 Eylül 2012 PKK'yı kim cesaretlendiriyor?
    • 3 Ağustos 2012 Özkök Paşa'nın tarihî tanıklığı
    • 31 Temmuz 2012 Kılıçdaroğlu, koltuğunu sağlamlaştırdı
    • 27 Temmuz 2012 Anketler ne diyor?
    • 6 Temmuz 2012 Ahmet Şık, Ahmet Şık'ı yalanlıyor
    • 26 Haziran 2012 Karayılan söyledikleri mi kaçırdıkları mı?
    • 15 Haziran 2012 Özal'ın ölümü aydınlanacak mı?
    • 22 Mayıs 2012 Anayasanın dili
    • 11 Mayıs 2012 Başkanlık Türkiye'de uygulanabilir mi?
    • 8 Mayıs 2012 CHP'de yerel seçim mücadelesi
    • 4 Mayıs 2012 AİHM, mahkemeyi ibra etti
    • 17 Nisan 2012 Balyoz'da acı fren!
    • 27 Mart 2012 Balyoz'a ABD'den destek gelmiş!
    • 16 Şubat 2012 MİT tartışmasındaki toz bulutu
    • 8 Şubat 2012 Dindarların talebi özgürlük
    • 3 Şubat 2012 CHP'liler dama oynuyor
    • 31 Ocak 2012 CHP'de anomali doğumun yan etkileri
    • 20 Ocak 2012 Mahkeme aslında 'örgüt var' diyor

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,100 µs