En Sıcak Konular

Mustafa Karaalioğlu


Mustafa Karaalioğlu
0 0 0000

Ergenekon davası nasıl başarısız olur?



Son zamanlarda herkese Ergenekon konusunda sinen farklı bir hava var. Başlangıçtaki hava dağıldı, söylentiler arttı.

Davanın Türkiye için bir şans olduğuna inananlar umutsuz ve bütün olup bitenlere rağmen bir şey çıkmayacağına inanıyorlar.

Baştan beri Ergenekon soruşturması ve davasına karşı tavır alanlar ise haklı çıktıklarını düşünüyorlar. Siyasette, medyada ve akademide yer tutan bu gönüllü avukatlar grubuna göre bir anlamda dağ fare doğurdu...

Oysa dava devam ediyor.

Susurluk gibi apaçık bir suç zincirini göstermelik birkaç duruşmanın ötesinde ciddi bir şekilde yargılayamayan Türkiye, derinlerde bulduğu izleri yüzeye çıkartarak Ergenekon’u mahkeme önüne çıkarmayı başardı.

Susurluk’ta yapılamayan

Susurluk’ta dokunulamayan, dokunulmak şöyle dursun bilgisi bile sorulamayan kişiler şimdi yargıya hesap veriyor. Kimse bir ayrıcalıktan yararlanamıyor, kimse mesleği nedeniyle dokunulmazlıktan yararlanamıyor. Kimsenin amacı kutsal değil, kimse kendi ürettiği kutsallığa da sığınamıyor.

En önemlisi şudur...

Ergenekon soruşturmasının /davasının anlattığı ve gösterdiği şey şu olmuştur:

Türkiye’de devlet imkanlarını kuşanıp, devlet adına kanunsuz eylemlere girişmek; cinayetler işlemek, komplolar tertip etmek, demokrasiye karşı provokasyonlar düzenlemek artık bir terör suçudur. Bu işlere girişenler kadar, onları kullanan, yönlendiren, destek sağlayanlar da o suçun bir parçasıdır.

Ergenekon’da bundan sonra ne olacak? Kim ne söyleyecek, ne ceza alacak? Daha kimler ortaya çıkacak?

Skora bakmadan analiz edelim

Suç varsa çıkar; çıkarsa da sonuna kadar gidilmelidir. Ama önemli olan sadece bu değil; skora bakmayalım...

Önemli olan, Türkiye’yi, devleti, sistemi kuşatan çeteci anlayışın yaftalanmış olmasıdır. Düne kadar, övülen, desteklenen, önü açılan derin ilişkilerin bugün artık bir suç olarak tanımlanıyor olmasıdır. Düne kadar meydanlarda, ekranlarda, toplum önünde meşru birer rejim müdafii olarak gezinen; arka planda da suç işleyen/işleten zevatın bugün o imtiyazını kaybetmiş olmasıdır...

Ergenekon davası, kişileri yargılayıp zihniyeti serbest bırakırsa asıl o zaman umutsuzluğa kapılmak lazım. Asıl o zaman sonuçsuzluktan kaygılanmak lazım.

Bu dava bittikten sonra Türkiye yine, bir daha böylesi ilişkilerin sahnelendiği, yasa dışılığın ‘kutsal devlet’ yaftasıyla sıradanlaştığı, Susurluk’ların, Danıştay cinayetlerinin demokrasiyi esir aldığı bir ülke olmaya devam edecek mi, etmeyecek mi; önemli olan budur. Ergenekon davasının ardından, bu ilişkiler geride kalmamışsa; sistem içinde gücünü hukuktan başka bir yerden alanlar yaşamaya, korunmaya, övülmeye devam ediyorlarsa o zaman hayıflanalım...

15 ayda neler oldu?

Ergenekon iddianamesi, tanıkları ve ifade tutanakları yıllardır şüphe duyulan, izahları inandırıcı bulunmayan bir dizi olayın üzerindeki perdeyi kaldırdı. Uğur Mumcu cinayetinden Hablemitoğlu’nun katline, PKK-Ergenekon ilişkisinden Danıştay cinayetine kadar birçok sarsıcı olayın aslında öyle olmadığını gösteren güçlü deliller ortaya koydu. Öyle olmadığı anlaşılınca da herkes yakın geçmişi yeniden yargılamak, ilişkileri, ittifakları sağlıklı bir biçimde analiz etmek imkanına kavuştu. Kamuoyunun taşıdığı sıfat, rütbe ve imtiyazlar nedeniyle saygı duyduğu birçok ismin aslında demokratik-hukuk devleti anlayışına karşı birer tehdit olduğuna dair ihmal edilemez bilgiler ortaya çıktı. Birçok devlet kurumunun ciddi bir iç denetim sorunuyla karşı karşıya olduğu anlaşıldı.

Ümraniye’de bombaların bulunduğu 2007 Haziran’ından bugüne az şey olmadı yani...

Türkiye’nin bir daha o karanlık ilişkiler dönemine geri dönmemesi herkesin ortak kazancı olacaktır.

star



Bu yazı 1,331 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 29 Nisan 2011 Erdoğan ne yapmış oldu?
    • 26 Ocak 2011 CHP değişmese ne olur?
    • 27 Eylül 2010 ''Seçkinler'' demokrasiye entegre olacak mı?
    • 3 Haziran 2010 İsrail’in başındaki bela
    • 14 Aralık 2009 DTP KAPALI, PKK AÇIK Bu karar kimi cezalandırdı?
    • 24 Kasım 2009 Aynı analiz, aynı nakarat
    • 6 Ağustos 2009 Ayıp
    • 28 Temmuz 2009 367’nin mucidine bir küçük soru
    • 2 Aralık 2008 Ergenekon davası nasıl başarısız olur?
    • 30 Kasım 2008 Erdoğan’ın en önemli seçim vaadi
    • 19 Ekim 2008 151 oy neyi anlatıyor
    • 17 Eylül 2008 Satır aralarından Başbuğ
    • 8 Mayıs 2008 O yemekte ne konuşulmadı
    • 13 Nisan 2008 ‘AB şimdi’nin iki faydası
    • 10 Mart 2008 CHP’den başka küçülen Atatürk kurumu var mı?
    • 14 Ocak 2008 Alevi ezberleri
    • 1 Ocak 2008 ‘2007’nin en önemli olayları’ listem
    • 24 Kasım 2007 Kritik operasyon soruları
    • 5 Temmuz 2007 MHP siyasetini bekleyen yüzleşme
    • 28 Haziran 2007 ‘Gül olamaz’ daha iyi bir gerekçeydi

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,222 µs