Kasım ayı iki kampanyayı karşı karşıya getirdi. Satın Almama Günü (Buy Nothing Day) ve Alışveriş İçin Gün Bugün.
Satın Almama Günü uluslar arası bir kampanya. Kanada’nın reklam sektörünün bilinen isimlerinden grafiker Ted Dave bir eşref saatinde olsa gerek ne yapıyorum ben diye sorgular.
İşi reklam hazırlamak ve insanların tüketimini sağlamak olan Kanada’nın Vancouver şehrinde yaşayan Ted Dave tükettirdiği oranda para kazanan biridir. İşinde de oldukça başarılı biri. 1992 yılında yaşadıklarını “Bu tablo zihnimi sürekli olarak meşgul ediyordu. Bu gidişatı geri çevirecek bir yol bulunmalıydı” şeklinde ifade eden Ted’in farkına vardığı şey, kendisi de dahil bütün insanların başkaları tarafından yönlendirildiği oldu. İnsanlar kendi istekleriyle değil, gazetelerden ve dergilerden okudukları, radyo ve televizyonlardan gördükleri reklamlar doğrultusunda bir şeyler alıyorlardı. Üstelik sürekli bir şeyler satın alma işlemi alışkanlık sınırlarını da aşmış, bir bağımlılık haline gelmişti.
Radikal bir karar alır, insanların biraz olsun kendilerine gelebilmeleri ve tüketim çılgınlığından kurtulabilmeleri için bir kampanya başlatır. O ana kadar yaptığının tam tersine bu kez hazırladığı afişler ve posterlerle insanları tüketmemeye, alışveriş yapmamaya çağırır. Amerika ve Kanada’da çılgınca tüketimin zirve yaptığı Şükran Günü’nün ertesi gününü yani Kasım ayının son Cuma gününü, kampanya tarihi olarak seçer. Vancouver halkından 24 saat boyunca hiçbir harcama yapmamalarını ister.
Burada anlatılmak istenen elbette sadece bir gün tüketimi frenlemek değildi. Temel hedefi, özellikle medya aracılığıyla topluma yerleşen tüketim kültürüne karşı bir set oluşturmaktı. İşte bu yüzden, Dave “Bu kampanyadaki amacım, alışverişteki asıl gücün satıcılardan alıcılara geçmesini sağlamaktı” diyordu ve tüketim bağımlısı olan insanların zihinlerine bu bağımlılıktan kurtulabilecekleri düşüncesini yerleştirmeyi hedefliyordu. Bunun için hazırladığı tanıtım afişlerinde şu soruyu yöneltmişti: “Alışveriş yapmadan bir gün geçirebileceğinizi hiç düşündünüz mü?”
Kendi yaşadığı çevrede başlattığı bu kampanyanın uluslar arası bir kampanyaya dönüşeceğini o zamanlar tahmin edebilir miydi bilemiyorum ama geçen sene bu kampanya 65 ülkede kutlandı. Buy Nothing Day, bizim ülkemizde 2002 yılından beri Tüketiciler Birliği tarafından sahiplenerek “Satın Almama Günü – SAG” ismiyle halka anlatılmaktadır.
Alışveriş İçin Gün Bugün kampanyası ise bu sene 22 Kasım’da İstanbul Ticaret Odası (İTO) tarafından İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) desteği başlayan alışverişi teşvik kampanyası. Toplamda 32 derneğin katıldığı kampanyaya, katılım gösteren firma sayısı 16 bin, satış noktası ise 75 bin adet. Mağazalar vitrinlerine kampanya afişlerini astı, kampanyalarda yüzde 10 ile 70 arasında indirim kararları alındı.
Krizin kendisinden çok söylemlerinin zarar verdiği ve tüketicilerin taleplerini erteledikleri gerekçesiyle, “alışverişe devam edin” mesajı içeren kampanyanın sebep ve önemini İTO Başkanı Murat Yalçıntaş şöyle ifade etti: “Tüketicinin ve toplumun psikolojisini, moralini yükseltmek ve aynı gemide olduğumuzu hatırlatmak istiyorum. İTO ve İBB olarak başlattığımız kampanya sağlıklı bir ekonomi, işleyen bir reel sektör, istihdam kapasitesini bozmayan işletmeler ve elbette işini, aşını koruyan tüketicilerimiz için büyük bir kazanım olacaktır. Yani birlikte hareket, hepimize bereket getirecektir”
Şimdi buyurun düşünelim. İki kampanya; biri satın almayın diyor, diğeri satın alın. İkisi de doğru olanın bu olduğuna inanıyor. Satın alıp kapitalizmi körüklemeyin, satın alın krizi körüklemeyin.
Yukarı tükürsen bıyık aşağı tükürsen sakal. Şimdi burada “al” desen olmaz, “alma” desen olmaz.
Kapitalizmin arsızlığının geldiği nokta kriz. Bu küresel krizin ana sebeplerinden biri tüketim çılgınlığı.
Yıllardır üretilen her şeyi tüketiciye bir ihtiyaçmış gibi gösteren onu tüketime körükleyen sistem, mutlu olmanın ana koşulunu, çizilen sınırlarda ve çizilen şekilde yaşamak olarak algılatmak için mücadele verdi. Pembe tabloların yer aldığı reklamlarla insanlara mutlu olmanın a’sını, b’sini sıraladı. Kredi kartlarına 10 taksitle sanal mutluluk satarken birden bire puff dedi ve kabaran kek söndü. Ardında batan iş yerleri, işsizler ve kendini döndüremeyen işyerleri, işsizlik korkusu bıraktı.
Sayın Yalçıntaş’a katılıyorum doğru, hepimiz aynı gemideyiz. Amma…
Yıllarca şişirilen bu ekonomik düzenin devamlılığı için tüketicinin sırtına yüklenen vergiler, zamlar yüzünden artık tüketicinin tüketecek gücü kalmadı ki… Ertelenmiş taleplerden bahseden Yalçıntaş’ın söylemlerinden sanki tüketicide var da harcamıyor havası çıkıyor. Oysa senenin başından beri doğalgaz, elektrik gibi yaşamsal ihtiyaçlarındaki zam oranları onların elindeki avucundakini aldı götürdü bile. Asgari ihtiyaçlarına yönelen tüketicilerin cephesinde artan tek şey kredi kartı borçları belki de.
Aşırı tüketimin, alışverişin yarattığı bir kriz ve bu krizi körükleyen alışverişsizlik… Ve yine yeniden tüketin çağrıları. Krizi aşmamız lazım tüketin!
Çivi çiviyi söker derler, soğuktan donanı buzla ovarlar. Şimdi biz yanmışız, bizi fırına mı atsınlar?
Her şeyin kıymeti zamanında anlaşılsaydı, en azından şu Satın Almama Günü’nün anlamı anlaşılmış olsaydı, bu gün ne bu kriz olurdu ne de bu krize ilk verilecek kurban, krizleri önleyecek uyarı mekanizması olan Satın Almama Günü.
16 bin firma krize yokmuşçasına alışveriş yapın diye sesleniyor tüketicilere. Ocak ayında çalışanlarına kriz yokmuşçasına zam yapacaklar mı acaba? Yoksa “durum malum, canın isterse” mi yapacaklar? Samimiyetlerini ölçmek için başka veri yok elimde. Çünkü tüketin dedikleri kişilerin arasında kendi çalışanları da var. Çalışanlarına vermedikçe, çalışanları da tüketmek istese de tüketemeyeceklerdir. Asıl kampanya buradadır.
Adamın 100 lira parası var geçen sene doğal gaza verdiği… Aynı şekilde ısınırsa üstünü verecek parası yok, o yüzden lahana gibi kat kat giyinecek ki artmayan parasıyla anca ısınsın. Doğalgaz saati daha az dönüyorsa bu onun tüketimini ertelediğinden değil, parasının olmadığındandır.
O yüzden ben Satın Almama Günü’nü bu sene sadece kutlamakla kalmıyorum, bu güne emek vermiş herkesten özür diliyorum. Daha evvel kıymetini bilemediğimiz bu çalışmalar yüzünden şimdi elimizde tüketecek şey kalmadı. Ticaretle uğraşan herkese de “Geminiz batarken can yeleğini alıp ilk terk eden siz olmayın!” diyorum.
www.iyibilgi.com
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle