Yasemin Çongar
0 0 0000
Meşal, Esad, Bush, Erdoğan
Filistinli militanlarca kaçırılan 19 yaşındaki Yüzbaşı Gilad Şalit'i kurtarmak adına başlattığı Gazze saldırısı ve 8'i hükümet üyesi 64 Hamaslı yetkiliyi gözaltına alması, Ankara-Washington diyaloğunu, en üst düzeyde canlandırdı.
Bu diyaloğun ortaya koyduğu bir gerçek, iki ülkenin de krizin hızla bitmesini umuyor olması ise, bir diğeri de, gelişmelere bakışları arasındaki farktır.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, haftasonunda ABD Başkanı George W. Bush'u telefonla aramadan önce, Filistin Başbakanı İsmail Haniye'nin ofisi henüz İsrail füzeleriyle vurulmamışken yaptığı açıklamada, "8 Filistinli bakanın kaçırılmış olmasını, 50'yi aşkın milletvekili ve yerel yöneticinin kaçırılmış olmasını anlamakta zorlanıyorum" demişti.
Türk ve ABD'li kaynaklar, Erdoğan'ın Bush'a da, "İsrail'in orantısız güç kullandığından yakındığını" aktardılar. Bush ise, "Krizin çözümünün anahtarı İsrailli askerin serbest bırakılmasında" yanıtını vermiş.
Orantısız güç
Türkiye'de, İsrail'in son operasyonlarının "orantısız" olduğunu düşünmeyen pek yok.
İsrail'in Haaretz gazetesi de, dünkü başyazısında, kendi hükümetinin tavrını sözünü sakınmadan eleştiriyor, Başbakan Ehud Olmert'i mantığı ve sağduyuyu elden bırakmakla suçluyor, Hamaslı yetkililerin derdest edilmesini, "İnsanları, pazarlık kozu olarak kullanmak amacıyla tutuklamak, bir çetenin yapacağı iştir, devletin değil" diye kınıyordu.
ABD'li yetkililer ise, Olmert hükümetinin Hamas'a verdiği sert karşılığı eleştirmekten şu ana dek uzak durdular.
1972 Münih ve 1976 Entebbe olaylarını hatırlatan ve İsrail'in bunlardan aldığı dersin, rehine krizlerini müzakere ile değil, kuvvet kullanarak çözmek olduğunu vurgulayan bir Beyaz Saray kaynağı, "Hamas hükümeti, rehine üzerinden pazarlık yapmaya kalktı. İsrail'in tepkisi anlaşılabilir" dedi.
ABD'nin bakışı
Washington Post gazetesinin 1 Temmuz'daki başyazısında verdiği ve Beyaz Saray'da genel olarak paylaşılan şu hükümler, Bush ile Erdoğan'ın bakışları arasındaki uçurumu kavramamıza yardımcı:
"Başbakan Haniye, İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırının, hükümetlerini devirmeyi hedeflediği suçlamasında bulundu. Amaç bu mu belli değil; saldırı, Filistinli militanlarca kaçırılan askeri kurtarmaya yönelik görünüyor. Ama amaç buysa bile, İsrail tümüyle haklıdır.
(...) Mağdem Hamas, Hizbullah'la aynı kefeye konulmak ve kendisini İsrail'le savaş halinde göstermek istiyor, o zaman, İslami hareketin askeri kanadını çökertmek, liderlerini yakalamak ve hükümetini devirmek de her bakımdan İsrail'in hakkıdır.
(...) (BM ve Arap devletleri gibi) aktörler, İsrail'in sözde savaş suçlarına hiddetlenmek yerine, Hamas'tan ve onun Şam ile Tahran'daki destekçilerinden, kendi terörizm ve savaş eylemlerini durdurmasını talep etmeliler.
'Misafir' hedefte
Türkiye ile ABD'nin son olaylara farklı yaklaşması, sadece yukarıdakine benzer "şahin" görüşlerin Ankara'da paylaşılmamasının sonucu da değil.
AKP hükümetini, Haaretz'in başyazısındaki makul yaklaşımdan da, günlerdir yoğun bir arabuluculuk çabası içindeki Kahire'den de farklı bir kulvara iten ve Başbakan Erdoğan'ın iyi niyetli çözüm girişimlerini bir bakıma ofsayta düşüren, Ankara'nın 15 Şubat'ta misafir etmeyi seçtiği kişi. Hamas'ın Şam'da yaşayan, Filistin'de seçime girmemiş, ancak seçimlerin hemen ardından ilk iş Ankara'da ağırlanan siyasi lideri Halid Meşal, yeniden hedefte.
ABD, Yüzbaşı Şalit'in kaçırılmasında, Filistin lideri Mahmud Abbas'ın, Başbakan Haniye'yi, iki devletli çözüme ikna etmesinin rol oynadığı kanısında. Bu görüşe göre, "şahin" Meşal ve onun çizgisindekiler, "ılımlı" Haniye'nin yanaştığı ve İsrail'in fiilen tanınması anlamına gelen mutabakatı engellemek için, İsrail üssüne saldırı düzenlettiler.
Olmert hükümeti de, Meşal'i ve hamisi Şam'ı birinci derecede sorumlu tutuyor ve geçen hafta, jetlerini Suriye Devlet Başkanı Başar Esad'ın sarayının üzerinden uçurdu. Kahire, aynı nedenle, Şam'ın Meşal'e yol vermesini istiyor. İsrail Savunma Bakanı Amir Peretz, haftasonunda ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice'ı arayıp, Esad'a uluslararası baskı yapılmasını istedi. Haaretz, kendi hükümetine "Haniye'yi bırakıp Meşal'le uğraşması" çağrısı yapıyor.
Acaba Ankara, Filistin halkına büyük zarar veren bu krizde, meşum misafiri Meşal ile geçen yıl garip bir balayı yaşadığı Esad'ın da payı olduğuna inanıyor mu?
Bu yazı 934 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
20 Ağustos 2007
Kucaklamanın da bir sınırı var!
-
13 Ağustos 2007
Gül, çünkü...
-
5 Ağustos 2007
Lobi Bush'u pes ettirdi
-
9 Temmuz 2007
İkinci büyük Irak pazarlığı
-
25 Haziran 2007
'Oyun' içinde oyun
-
18 Haziran 2007
'Oyun' ve sorular
-
4 Haziran 2007
Büyükanıt, Bağdat, Barzani
-
28 Mayıs 2007
Sınır ötesi
-
21 Mayıs 2007
Kılıfına uydurmak
-
14 Mayıs 2007
ABD ve "AB-Türkiye modeli"
-
2 Nisan 2007
TSK ile ABD farklı telden...
-
15 Ocak 2007
Sınırımızda ABD askerine hazır mıyız?
-
1 Ocak 2007
'Türkiye'yi artık generaller yönetemez'
-
6 Kasım 2006
ABD'nin seçimi
-
23 Ekim 2006
Amerikan demokrasisinin kara sayfası
-
16 Ekim 2006
Türk-Amerikan ilişkileri çok zorlanacak (2)
-
9 Ekim 2006
Türk-Amerikan ilişkisi çok zorlanacak (1)
-
2 Ekim 2006
Beyaz Saray'da gündem PKK
-
10 Temmuz 2006
Gül'ün ardından 10 gözlem
-
3 Temmuz 2006
Meşal, Esad, Bush, Erdoğan
Yorumlar
+ Yorum Ekle