4 Kasım önemli bir gündü.
ABD başkanlık seçimi, sadece bu ülkeyi değil tüm dünyayı ilgilendiriyor.
ABD'nin izleyeceği ekonomik politikalar ve uluslararası güzergah, kulllanacağı yöntemler, değil tek tek ülkeleri, tek tek kişileri bile etkiliyor.
Sadece 8 yıllık Bush politikalarının dünyaya, özellikle içinde olduğumuz bölgeye çıkardığı fatura ortada.
Bush'un yol verdiği finans politikalarının son krizlere geri dönüşü de ortada…
Obama'nın ABD'nin 44. Başkanı seçilmesi, "ilk ve en dar anlam"ından başlayacak olursak, Bush döneminin ve Bush çizgisinin sona ermesi açısından son derece önemli ve anlamlıdır.
"İkinci anlam" üzerinde tüm dünya hem fikir:
Obama kimliğiyle gerek ABD'nin, gerek beyaz Batı'nın siyasetinde bir milat oluşturmaktadır.
Bundan 50, 40, 30, hatta 10-15 yıl önce bile bir siyahinin, bir Afrika kökenli Amerikalının Beyaz Saray'a oturacağı, ABD başkanı olacağı hayal bile edilemezdi.
Bunun gerçekleşmesi sadece günümüz siyaseti açısından değil tüm insanlık tarihi açısından önemlidir.
Ve insanlık acı çekerek de olsa, eşitsizlikler, adaletsizliklerle boğuşarak da olsa, insani bir istikamete durmaksızın yol almaktadır…
Obama'nın başkan seçilmesi "özgürlüğün sınırının hayallerin sınırlarını bile aştığını, sonsuza doğru ilerlediğini" gösterir.
"Üçüncü anlam" ise bu miladın, bu değişimin bir taleple ve toplum üzerinden ortaya çıkmasıdır. ABD'de ortaya çıkan bu talebin tüm Avrupa, İran, Latin Amerika, Orta Doğu ve Uzak Doğu'yu kuşatması, oralarda da karşılık bulmasıdır.
Bu, "daha barışçı, daha insani, daha adil bir dünya talebi"dir…
Bu çerçevede Obama ABD merkezli başlayan tüm dünyayı kaplayan ekonomik krizin karşı ağırlığını temsil etmektedir. Açıktır ki yaşanan kriz "ultra liberal ekonomi anlayışı"nın, devlet ve regülasyon fikrini tümüyle devre dışı bırakan bir modelin yaşadığı krizdir.
Obama bu durum karşısında en basit ifadeyle "denetim ve regülasyon fikri"ni temsil etmektedir.
Bu fikir yeni bir dönemin, açılacak yeni bir sayfanın dilini ifade etmesi bakımından da son derece önemlidir. Değil mi ki, Obama'nın seçilmesiyle birlikte tüm dünyada olumlu beklentiler artmış, piyasalar olumlu sinyaller vermiş bulunuyor.
Barışcıl bir dönem beklentisi de en az ekonomik dinginlik ve denge beklentisi kadar önemlidir.
Obama yeni dile dair ipuçları vermiş, örneğin Irak'tan çekileceğini söylemişti.
Beklenti, Obama'yla birlikte "güç yöntemleri"nin yerini "siyasi ve insan hakları yöntemleri"ne bırakmasıdır.
Clinton'un bir dönemler dillendirdiği, örneğin TBMM'de yaptığı konuşmada altını çizdiği "Batı'nın sınırı insan haklarının ulaştığı her yere uzanır" sözünün karşılık bulacağı bir dönemden belki de pek uzakta değiliz.
Anlamlar böyle…
Peki bunlar Türkiye için ne ifade eder?
Alışkanlık üzere "mesele"ye dar bir pencereden bakacağımıza şüphe yok…
Bize yıllarca pek sempatik gelmemiş Biden'ın Başkan Yardımcısı olması, Obama'nın kampanya sırasında "Ermeni soykırımını tanıyacağız" gibi sözler etmesi, Kıbrıs ve Kürt sorununa bakışta izleyeceği yol, bu dar pencereyi hemen devreye sokacaktır, kaldı ki şimdiden sokmuştur.
Görülmesi gereken şudur:
Obama'nın "sembolik ve fiili olarak temsil etmeyi vaadettiği değişim", her koşulda, orta ve uzun vadede, doğrudan ve dolaylı bir şekilde Türkiye'nin lehinedir…
Faydayı arttırmanın tek yolu bulunuyor:
Dünyadaki bu sembolik ve fiili değişime ayak uydurmak. Sorunları hızla siyasi ve barışçıl yöntemlerle çözmek…
Not: Dün yazdığım, Müjdat Gezen'in adının geçtiği yazı üzerine sanatçı beni aradı. Taraf Gazetesi'nde Müjdat Gezen'e atfen yayınlanan sözleri hiçbir şekilde kendisinin söylemediğini ifade etti. Ayrıca kendisinin Taraf Gazetesi'nden herhangi bir muhabir tarafından aranmadığını, kaldı ki Can Dündar'ın "Mustafa" filmini çok beğendiğini ve bunu başta öğrencileri olmak üzere, yakın çevresine söylediğini belirtti. Bu durumda bana Müjdat Gezen'den ciddi bir şekilde özür dilemek ve mahçubiyetimi belirtmek düşüyor. Taraf Gazetesi'nin ise bu konuda (dürüstlük ve güvenilirlik açısından) bir açıklama yapması gerekiyor. Bu asparagas haberi açıklaması icap ediyor. Aksi taktirde bundan böyle Taraf Gazetesi'nin haberlerini hiçbir şekilde ciddiye almayacağımı bir gazeteci olarak ilan ediyorum.
yenişafak
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle