Üç gün üst üste terörle mücadele zirvesi yapıldı ve sonunda İçişleri Bakanlığı bünyesinde yeni bir yapı oluşturulmasına karar verildi.
Bu karar, ortaya şöyle bir soruyu çıkardı: -Acaba bu bilinen anlamda komisyona havale miydi, yoksa gerçekten bu işi bitirmek üzere yeni bir hamlenin başlangıcı mıydı? Arama konferansları, çok farklı birimlerin iştirak ettiği zirveler ortaya bir işin farklı boyutlarını gösteren bir çok madde çıkarabilir, ama sonuçta, tüm bunları değerlendiren, süzen, yapılacakları sistematize eden bir düşünce derinleşmesine ihtiyaç hissedilir. Bu sırf, sağlıklı bir çerçeve raporun çıkması için elzemdir. Bir de, uygulama raporu hazırlanması için zihni derinleşmeye ihtiyaç vardır. Ondan sonra da, tespit edilenlerin uygulaması için kurumlaşmak ve uygulamayı titiz biçimde takip etmek gerekecektir.
Terörle mücadelede son gelinen noktanın böyle bir gelişmenin ürünü olduğundan kuşkuluyum. Aslında Terörle Mücadele Üst Kurulu, bir koordinasyon ihtiyacından doğmuş olmalıydı. Gelinen noktada, iş, biraz daha "Asker dışı" alanın sorumluluğuna havale edilmiş gibi gözüküyor. Bunun, "Askerden yararlanma" ihtiyacı durumunda nasıl işleyeceği sorusu ilk akla gelen soru durumunda.
Ama bence, işin daha önemli yanı, böyle bir yapılanmanın, terörle mücadelenin hangi alanını cevaplandırmayı öngördüğü noktasında toplanıyor. Terörle mücadelenin en önemli yanı hep, sıcak temaslardaki başarı gibi gözükmüştür. Çünkü o alandaki başarısızlık, şehit cenazesi veya karşı taraftaki ölümler tarzında ortaya çıkmış ve bu, herkes için taşınması zor bir yük niteliği kazanmıştır. Ama terörle mücadelenin kapsamının çok daha geniş olduğu, yine bu işin içindeki herkes tarafından bilinen bir gerçektir. Ki bu hükümet, bölge insanı ile kurabildiği iletişimle işin asıl o, yanında Türkiye'ye kazanımlar sağlayabileceği ümidini vermiştir.
Peki hükümet, meseleyi bütün boyutlarıyla kavrayan bir politika geliştirebilmiş ve bunu uygulayabilmiş midir? Ben, bu konudaki iyi niyetten emin olmama rağmen, bunun gerçekleştirilebildiğini düşünmüyorum. 6 yıllık bir süre... Türkiye'nin insan ve maddi kaynağını emen bir sancı alanı... Öncelikle bitirilmesi gereken bir problem... Hükümet hâlâ "Problemi de biliyoruz, çözümü de biliyoruz ve işte, Türkiye'yi bu sorundan kurtarmak için varımızı yoğumuzu ortaya koyuyoruz" noktasında değildir.
Askeri güçlerin sevk ve idaresi, Asker dışı güvenlik birimlerinin sevk ve idaresi, istihbaratın sağlıklı sevk ve idaresi, mülki amirlerin sevk ve idaresi, diplomatik ilişkilerin sevk ve idaresi, ekonomik - sosyal, kültürel projelerin oluşturulması ve hayata geçirilmesi, hem bölge halkı hem diğer toplum kesimlerini kapsayacak anlamda halkla ilişkilerin sevk ve idaresi....
O kadar titiz bir mesele ki bu... Bölgenin de, Türkiye'nin de kurtulacağı bir sancıdan söz ediyoruz. Türkiye'yi toplumsal ilişkiler planında zehirleyen ve sürekli kan kaybına yol açan bir sancıdan... Sırf maddi planda düşünülse, milyarlarca dolarlık bir kaybı sona erdirmekte, insani planda, gençliğin heba olduğu bir süreci bitirmekten...
Bu, bir noktada Hükümet çapında bir iş... Sorunu çözmek için belki meselenin geçmişini geleceğini kavrayan derin bir fikri birikim de gerekiyor. Son gelinen noktada bile, İçişleri bünyesinde kurulacak yapının, Başbakan'la sıkı ilişkisi olması öngörülmüş durumda. Nasıl olacak bu? Başbakan binlerce iş arasında, buna nasıl kafa yoracak ve gerekli takibi gerçekleştirecek?
Eğer bu, Hükümet çapında bir iş ise, mümkün olsa Başbakan'ın bizzat deruhte etmesi gerekiyorsa, o zaman, hiç olmazsa Başbakan Yardımcılığı seviyesinde bir temsille, sürecin yönetilmesi gerekli olur, diye düşünüyorum. Buradaki Başbakan Yardımcılığı'nın da, bana göre, çok özellik isteyen bir kimliği gerektirdiğinin altını çizmek isterim. Aslında bir ara Dışişleri Bakanı ve Başbakan yardımcısı olarak Abdullah Gül bu işi deruhte etti, şimdilerde Devlet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek deruhte ediyor. Belki bütün işi bu olan bir başbakan yardımcılığı düşünülebilir.
Yine söylüyorum: AK Parti iktidarı, bölge halkı ile ilişkiler bakımından Türkiye için bir şans. Ama meselenin bütününü görüp ona göre bir eylem planını uygulamak şartıyla... Bence İçişleri bünyesindeki bir yapı, ancak, daha kapsamlı bir yapının alt birimi olabilir. "Bu da olmadı" demeden önce, doğru adımlar atmaya itina etmek gerektiğini bir kere daha hatırlatmak istiyorum.
bugün
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle