En Sıcak Konular

Mümtaz'er Türköne


Mümtaz'er Türköne
0 0 0000

Yaşananlardan çıkartılacak dersler



Türkiye, yaklaşık 40 yıldır terörle iç içe yaşıyor. 40 yıl önce Paris'te başlayıp bütün dünyayı saran gençlik hareketlerinden bizim hissemize, kesintisiz olarak 1980 Eylül'üne kadar devam eden siyasî cinayetler düştü.
Yaklaşık 5 bin kişi bu dönemde -o dönemin tabiri ile- "siyasî cinayet"e kurban gitti. Dünya gençliğinin özgürlük peşinde koştuğu bir başlangıçtan, 12 yıl süren bir şiddet dönemi çıkartmak, devlet içindeki derin iktidar mücadelesinin eseriydi. 1984'te PKK terörü ile başlayan ve yaklaşık 24 yıldır devam eden terör döneminde ise 40 bin insan hayatını kaybetti.

40 yılı canımız yana yana yaşadık. Peki hangi dersleri çıkarttık? Terörle mücadele zirvesine askerlerden gelen öneriler, bu 24 yıldan hiç ders çıkartılmadığını gösteriyor. Güneydoğu Anadolu Bölgesi yıllarca olağanüstü hale göre yönetildi. Olağanüstü halin kaybettirdiklerinin muhasebesini yapan oldu mu? Şimdi OHAL önerenler, nasıl bir sonuç bekliyorlar?

Genelkurmay Başkanı'nın, bağımsız think tank kuruluşu uzmanlarına sorduğu sorulardan biri şu: "PKK'ya katılımları nasıl önleriz?" Bu sorunun cevabını vermeye girişmek bile her şeyi yeni baştan düşünmeyi ve her şeyi değiştirmeyi gerektirmiyor mu? PKK'ya katılım biletlerini kesenlerden işe başlamak lâzım. Kürtçe yasağı getirenlerden, Kürtçe yasağının kalkmasına direnenlerden meselâ. "Hak verirsek sonunu alamayız" diyenlere bakarak dağa çıkanlardan bahsetmeliyiz.

Türkiye'nin son 24 yılında PKK terörü ile mücadelede başarılı olduğunu söyleyemeyiz. Ama tersinden bakıldığında terör sorununun arkasında duran Kürt sorunu konusunda, sanıldığının aksine başarılıyız. 90'lı yılların başından itibaren dile getirilen "kardeş kavgası" senaryolarının bir türlü hayat bulmaması bir başarı değil mi? DTP'nin Türkiye'nin Kürt nüfusunun en fazla dörtte birini temsil ederek TBMM çatısı altında bulunması ve çözümü Ankara'da araması yine başarı sayılmaz mı? Türkiye'nin bugünkü iktidarının bütün Türkiye'yi eşit oranda temsil eden bir partinin elinde olması bir siyasî başarı değil mi? AB uyum yasaları çerçevesinde Kürtlerin talep ettiği haklardaki gelişmelerin, terörü azdırmak yerine bölgeye istikrar getirmesi yine bir başka başarı ölçüsü değil mi?

Terörle mücadele için uygulanan askerî yöntemin bir işe yaramadığını, terörü azaltmak veya kontrol altına almak gibi bir sonuç vermediğini kabul etmek, yaşananlardan ders çıkartmak için bir ön şart. Askerî tedbir ile askerî yöntemi dikkatle ayırarak söylüyorum bu sözü.

Türkiye, terörle mücadeleye egemen olan askerî yöntemden vazgeçmeli. Askerî tedbirleri etnik sorunun genel çözümünün bir mütemmim cüzü olarak olması gereken yere yerleştirmeli. Sorunun çözümüne siyasî aklı egemen kılmalı. Ancak geçmişten dersler çıkartarak yola koyulacak bu akıl Türkiye'ye huzur getirebilir.

Denenmiş ve çare olmadığı ispatlanmış yöntemlere geri dönmeyi istemek akla ve mantığa aykırı. Türkiye'yi hukukun uğramadığı ilkel bir kabile devleti gibi yönetmenin mümkün olacağını düşünmek, dünyaya ve çağa yabancı olmak demek. Türkiye, bir mahalli seçime gidiyor. Güneydoğu'da kabaran şiddetin seçim hesaplarına dayandığı ortada. 72 milyonu bir arada tutmak için daha fazla rıza ve bunun için de kendisini hukukla somutlaştıran daha fazla şefkat gerekli. Daha fazla baskı, daha fazla özgürlük ve hak sınırlaması değil. Türkiye, 24 yılını verdiği askerî çözümden artık vazgeçmeli. Barış ve huzura giden silahlı engelleri aşmalı. Terörle Mücadele Yüksek Kurulu'nda hak ve özgürlüklerin kısıtlanması ve silahlı güce daha fazla keyfi yetkinin verilmesi değil; halkın gönüllü ortaklığını ve rızasını daha fazla temin edecek tedbirler tartışılmalı ve olgunlaştırılmalı.

zaman



Bu yazı 1,104 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Eylül 2012 Bu sefer çözülecek mi?
    • 16 Eylül 2012 Din eğitiminde devlet tekeli kalkıyor
    • 14 Eylül 2012 Siyaset, artık dine alet edilmiyor!
    • 13 Eylül 2012 CHP, PKK ile müzakere yapabilir mi?
    • 9 Eylül 2012 Merkez Sağ'ın son noktası
    • 7 Eylül 2012 Başbakan sertleşmekte haklı mı?
    • 28 Ağustos 2012 Hükümet haklı çıktı
    • 26 Ağustos 2012 Kawa ve Ergenekon
    • 24 Ağustos 2012 Terör sorunu ayrışıyor
    • 17 Ağustos 2012 Hem şiddet üreten, hem barış isteyen bir örgüt
    • 16 Ağustos 2012 'Paralel devlet'in iflası
    • 12 Ağustos 2012 Kürt, Türk, Alevî ve Sünni olmak
    • 10 Ağustos 2012 Yangını kim söndürecek?
    • 5 Ağustos 2012 Ordulaşan partiler ve partileşen ordular
    • 22 Temmuz 2012 Davutoğlu haklı çıkarsa?
    • 17 Temmuz 2012 'Hücre yenilenmesi'
    • 29 Haziran 2012 ÖYM'leri kaldırması için hükümete yetki verdiniz mi?
    • 24 Haziran 2012 Türkiye savaşa girer mi?
    • 21 Haziran 2012 Teröre teslim olmak
    • 19 Haziran 2012 Çözüme yakın mıyız?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,960 µs