En Sıcak Konular

Nedret Ersanel



Nedret Ersanel
0 0 0000

General Patton, General Pamukoğlu’na karşı!?



Keşke şöyle bir imkan olsa…

Sanal ortamda, klasik bir savaşın ‘tüm şartlarını’ sağlayacak bilgisayar oyunu yaratılsa.

Masanın bir yanına General Patton’u diğer tarafına Osman Pamukoğlu’nu koysak.

Acaba bu savaşı kim kazanır?

        *   *   *

“Nereden çıktı bu garip merak” diye sorulacağından eminim.

Sebebi şu; General Patton’la Pamukoğlu paşayı, farklı zamanlarda dünyaya gelmiş “aynı insanlar” olmasından şüphelenecek kadar benzeştiriyorum.

Bu yüzden biraz Patton’ı anlatayım.

George Smith Patton, Jr. II. Dünya Savaşı'nda Amerikan Ordusu'nun önde gelen komutanlarından biriydi.

Kuzey Afrika Harekatı'ndan Sicilya Harekatı'na, Fransa'nın işgalinde ve Ardenler'de kışın son kez karşı taarruza geçip Müttefik Ordularını zor duruma düşüren Mareşal Gerd von Rundstedt komutasındaki Alman Ordularına karşı savaştı.

Savaşın kaderini değiştirdi. Almanya'nın batısını işgal ettikten sonra, Sovyetleri Elbe Nehri kıyılarında durdurdu.

Daha sonra, “Alman ordusunu da müttefik alıp, hep birlikte Sovyetler Birliği'ni işgal etmek gerektiği”ni söyledikten birkaç gün sonra, Almanya'da garip bir trafik kazasında öldü.

           *   *   *

Patton, muhtemelen bugüne kadar Amerikan ordusunun çıkardığı en keskin “asker-lider”di.

Askerlik onun için “yaşam tarzı”ydı.

Askerliği sanat olarak gören bir komutan ve-Sezar’ın hakkı Sezar’a-askerliği sanat gibi de uygulayan bir generaldi.

İkinci Dünya Savaşı sırasında komuta ettiği ordular bütün muharebelerini “estetik” manevralarla kazandı.

Bu işin “resmi tarih” bölümü.

        *     *     *

Meraklıları anımsayacaktır.. “Patton” isimli, yaklaşık 3 saatlik, 1970 yapımı, senaryosunu Coppola’nın yazdığı, George C. Scott’la Karl Malden’in başrolü paylaştığı, epik “biyografik” bir savaş filmi de General Patton’u anlatıyordu. Oscarlık oldu.

Filmin söylediği-ki savaş tarihi analizcileri de aynı şeyi söylüyor-Patton çok ama çok iyi bir cephe komutanıydı ama “doğruları söylemek” yüzünden hep başına büyük belâlar geldi.

Gerçi “iki yıldız”la başladığı savaşı “dört yıldızla” bitirdi ama, onu “anlayan/kollayan” arkadaşları olmasaydı hali perişandı.

Patton, siyasetten hiç anlamadı. “Dengeleri” düşünmedi. O muhteşem “stratejik ve taktik dehası”nı politik varyantlara hiç yormadı.. Hatta umursamadı.

Oysa dünya savaşı yaşanıyordu. Bir çok ülke ile Washington’un hassas terazide ilişkileri vardı.

Patton sadece kesin, radikal çözümleri söylüyordu. Bunlar doğruydu ama, yapılması halinde müttefiklerin ayağa kalkacağı, ülke içi siyasetin karışacağını görmüyordu.

Yapmayanları da-kim olursa olsun-fena eleştiriyordu. Oysa azıcık politika bilseydi işler çok kolaylaşacaktı.

           *   *   *

Doğrusu onu en iyi anlayan Alman istihbaratı oldu. Generalin kişiliğini inceleyen Alman istihbaratçıların ikazlarına kulak asılsaydı, Sicilya’da ağır bir yenilgiye uğrayabilirdi Petton.

Patton hayat tarzını askerlik üzerine kurduğundan, Sicilya’nın fethi için, bu adanın geçmişine bakıyordu. Daha doğrusu o günleri yaşıyordu!

Ve daha önce bu adayı kazanan komutanlar ne yaptıysa aynısını yaptı.

Onun için askeri çözümler pratik ve kesindi.

Bir intikal sırasında, askeri konvoyun önünde giden yük katırları inat edince onları vurdu! Sorun çözüldü! Bu kadar! Savaş buydu.

Patton doğaya ve savaş tarihine düşkündü. Siyasetin karmaşık metodlarını anlaması mümkün değildi.

           *   *   *

Emekli Tümgeneral Pamukoğlu ile benzeşmesine gelince. Patton üzerinden giderek biri aynılık yazmayacağım.

Dün gecenin ilerleyen saatlerinde (9-10 Ekim) 32. Gün Programı’nın konuğu Pamukoğlu’ydu.

Hem Birand hem de Rıdvan Akar, Aktütün Karakolu'na yapılan baskın üzerinden terörle mücadele çözümlerini, hatıralarını anlatan paşayı ağzı açık dinlediler.

Sonra konu siyasete geldi.. Hak ve Eşitlik Partisi’nin lideri Pamokoğlu’nun yazdığı kitaplar üzerinden sorular sormaya başladılar.

Ve ne oldu biliyor musunuz?

Paşa dağıldı.

Gözlerime inanamadım.

O askeri deha, o parlak cephe komutanı gitti, biraz sonra parlamaya hazır, kontr-sorular karşısında elle tutulur sessizlikler yaşayan biri geldi. 

Daha ilginci, bu iyi taktisyen, Birand’la Akar’ın, basit “iyi polis kötü polis” oyununa düştü.

Birand yumuşattıkça Akar sertleşti.

Oysa yöneltilen soruları yanıtlamak o kadar basitti ki. Az çok tecrübeli bir politikacı bunları rahatlıkla savuşturur, bir de üste çıkardı.

Peki paşa siyasete tam girdiğinde ne olacak?

Burası kurtlar sofrası. Akla hayale gelmeyen, Pamukoğlu'nun asla kabul etmeyeceği ve anlamayacağı engeller çıkacak önüne.

Şu sıralar Pamukoğlu’nun partisine kamuoyundan bir teveccüh olduğunu biliyorum.

Ama hiç kızmasın, darılmasın.

Eğer bu işe gerçekten gönül koyduysa, çok ama çok iyi, güvenilir danışmanlara ihtiyacı var. Dersine iyi çalışması gerekiyor.

Siyasette doğruları söylemek kadar nasıl söylemeniz gerektiğini de bilmeniz gerekiyor.

Bu işin Türçesi bu. 



Bu yazı 5,342 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 13 Mayıs 2014 Ruslar UFO’larla bizim gibi it dalaşı yapabilir mi?
    • 6 Mayıs 2014 Berlin, Obama’nın (en iyi) arkadaşı değil
    • 29 Nisan 2014 'Manidar Zamanlama'ları Ayarlama Enstitüsü
    • 22 Nisan 2014 Albino çocuk ve beyaz kurdeleli uzaylılar inlere girebilir mi?
    • 15 Nisan 2014 'ABD'den Türkiye çıkışı' yazılır, 'ABD'den sakın çıkma' okunur!
    • 8 Nisan 2014 İsrail yanımıza, Rusya kolumuza, ABD nereye?
    • 31 Mart 2014 Erdoğan'ın yolu 'oralarda' anlaşıldı mı?
    • 25 Mart 2014 Twitter'ı kapatan Facebook'u niye kapatmadı?
    • 17 Mart 2014 Tokalaştığınız el işe yaramaz, diğer el önemli!
    • 10 Mart 2014 Büyük resme çıplak gözle bakılmaz
    • 4 Mart 2014 Dünyanın söküldüğü yer
    • 25 Şubat 2014 Aurens'in raksını Hüseyin alkışlıyor...
    • 11 Şubat 2014 Uçak gemisinden korkabilirsiniz ama büyüğü var
    • 4 Şubat 2014 Angel(a)’nın kanatları ve ışığın askerleri!
    • 28 Ocak 2014 MİT’i kelepçelemekten daha 'sembolik delil' ne olabilir...
    • 21 Ocak 2014 Akdeniz’de Çin-Rus tatbikatı ‘devlet TIR’larını rahatlatır mı?
    • 13 Ocak 2014 Rusya, İran yüzünden Londra'ya elinin tersiyle...
    • 7 Ocak 2014 Enerjiniz olmadan enerjiyi mi kontrol edeceksiniz?
    • 31 Aralık 2013 2014: Bize ne olacaksa, tüm bölgeye o olacak!
    • 24 Aralık 2013 Türkiye'nin canını o yüzden yakıyorlar

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,851 µs