En Sıcak Konular

Gülay Göktürk


Gülay Göktürk
0 0 0000

Bayramları korumak



Hayır, hayır... Eski bayramlardan söz edecek değilim size...
 
Hacıbekir lokumlu, gül suyu kokulu bayram ziyaretlerinden, beyaz başörtülü büyük hanımların ellerini öpmekten, ele sıkıştırılan mendillerden, karanfil kokulu akide şekerlerinden dem vurmayacağım.

Ne sakız gibi beyaz başörtüleriyle köşe minderinde oturan büyük hanımlar var artık, ne de atlı karıncalı bayram yerleri. Ütülü mendillerin yerini kağıt mendiller alalı kimse el öpen çocukların eline mendil sıkıştırmıyor. Konaklar çoktan yıkıldı. Geçmişin soluk anıları üzerinden yapılan nostaljiyle bir ortak payda bulmaya çalışmak nafile... Eski ritüellerin tekrarıyla varılabilecek barış, saygı ve hoşgörü bize yetmez...

Bayramlarımızı korumak istiyorsak eğer, bu mübarek günleri ağız tadıyla yaşamak istiyorsak, şu anda bozulmuş gibi görünen bir konsensusu tekrar kurmak zorundayız. Evet, hepimiz aynı şekilde algılamıyoruz bayramları. Bir kısmımız için dini bir ritüelken bir kısmımız için güzel bir gelenek, bir kültürün parçası, toplumsal bir ortak payda...

Ama bir de şöyle düşünün; Hangi konuyu topyekun millet olarak aynı biçimde algılıyoruz ki ramazan bayramını algılayalım? Hepimizin milli duyguları aynı güçte mi? Eğer birileri kalkıp da, "Milliyetçiyim demeyen bu bayramı kutlamasın; hem milliyetçiliğe karşı olup hem de milli bayramlardan söz etmek bu bayramları yozlaştırmaktır" deseydi ne hissederdiniz?

Evet, Türkiye'de büyük bir kesim -isterse Şeker bayramı desin adına- Ramazanda oruç tutmadığı halde bayramını yürekten kutlar. O da otuz Ramazan oruç tutan kadar iple çeker bayramı. Bu kötü bir şey midir, yoksa iyi bir şey mi? Bunu yozluk diye karaladığınızda, ortak bir sevinci yok ettiğinizde bugünkünden daha iyi bir noktaya mı gelirsiniz?

Meselelere biraz empati duygusuyla bakan herkesin görebileceği bir tehlike var önümüzde: İslamiyetin yaşanış biçimi etrafında süregiden bu tartışmalar, yaşanan gerginlikler, bir kesimi kurbanına, türbanına, bayramına daha sıkı sarılmaya, kendini bu simgelerle özdeşleştirmeye doğru iterken; geniş bir kesimi de bu simgelerden ve birtakım İslami ritüellerden uzaklaştırma tehlikesi taşıyor. Nüfus kağıdında Müslüman yazan ve hayatı boyunca İslamiyet'i bir gelenek olarak yaşamış büyük bir çoğunluk ciddi bir sıkışmışlık içinde hissedebilir kendini.

Dindar kesimle tartışırken sık sık "Elhamdülillah, biz de Müslümanız" deyip dursa da; İslamiyet'i, dindar kesimin tekeline bırakmamaya çalışsa da; içten içe bir yabancılaşma yaşayabilir. Biraz da küskünlük içinde İslami ritüelleri "asıl sahiplerine" terk etme psikolojisine girebilir. Din, kişinin özel alanından çıkıp toplumu şekillendirmeye talip oldukça; siyaset bireylerin vicdanlarını didiklemeye, algılarını sorgulamaya çalıştıkça karşısında da siyasi bir cephe oluşması kaçınılmaz olur.

Ve Müslümanlık, bir kesim için yegane kimlik haline geldikçe, geniş bir kesim açısından kimlik olma özelliğinde zaafa uğrar. "Müslüman olacaksan doğru dürüst ol" türü dayatmaların bizi götüreceği yer böyle bir yerdir işte... Toplumsal barışın yakın dönemde yaşadığı bunca darbeden sonra, bizi bir arada tutan ortak değerleri böyle hoyratça yıpratmak gibi bir lükse sahip olduğumuzu zannetmiyorum. Siyasetin dine bulaşmasının bedelini bayramlarımıza ödetmeyelim.

Not: Okurlarımdan gelen bayram tebriklerine tek tek cevap verme imkanım yok. Buradan hepsine teşekkür ediyor, bütün okurlarıma iyi bayramlar diliyorum.
 
bugün



Bu yazı 1,379 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 28 Eylül 2012 Susmak için artık çok geç
    • 24 Eylül 2012 Darbecilik mahkûm oldu
    • 21 Eylül 2012 7 adımda çözüm planı
    • 14 Eylül 2012 Libya
    • 25 Ağustos 2012 Kürtler'i PKK'dan korumak
    • 8 Ağustos 2012 Tehditle canlı kalkan olunur mu?
    • 30 Temmuz 2012 Suriye Kürdistanı
    • 2 Temmuz 2012 Zana kimi, neyi temsil ediyor?
    • 18 Haziran 2012 Kılıçdaroğlu Bahçeli'nin arkasına saklanıyor
    • 15 Haziran 2012 Olmayacak duaya amin
    • 11 Haziran 2012 Oslo süreci yeniden mi?
    • 8 Haziran 2012 Erdoğan-Kılıçdaroğlu görüşmesi
    • 4 Haziran 2012 Ses kayıtları
    • 30 Mayıs 2012 Parti kongreleri neden yapılır?
    • 21 Mayıs 2012 Sivil bayramlar dönemi
    • 11 Mayıs 2012 Yine mi?
    • 9 Mayıs 2012 Solun resmi tarihi
    • 25 Nisan 2012 Keşke CHP bölünse
    • 11 Nisan 2012 Kafası karışık bir Demirtaş
    • 9 Nisan 2012 Nizam-ı alem

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,482 µs