En Sıcak Konular

Murat Yetkin


Murat Yetkin
0 0 0000

Erdoğan cumhurbaşkanlığı konusunda nasıl yumuşadı?



Yazının başlığındaki soruyu daha uzun şekilde, "Erdoğan cumhurbaşkanı olmak istemezse, kimi işaret eder?" şeklinde sormak da mümkün. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın dünkü gazetelerde cumhurbaşkanlığı tartışması

üzerine yer alan sözleri, şimdiye dek söylediklerinden farklılıklar içeriyordu. Aslında Başbakan'ın, Strasbourg'da Avrupa Parlamentosu toplantısına giderken, dört gazetenin, Hürriyet, Zaman, Sabah ve Yeni Şafak gazetelerinin genel yayın yönetmenlerini uçağa davet etmesi, Ankara kulisinde, bu yolculukta önemli bir konuda, önemine inandığı sözler söyleceği beklentisine yol açmıştı. Ekonomi ve Avrupa Birliği ile ilişkilerin iniş çıkışlar yaşadığı bir dönemde, bu önemli konu, Türkiye'nin siyaset gündeminde ön sırada olan ve geleceğe yönelik planları belirleyen bir konu olmalıydı. Başbakan'ın sık sık 'Gündemimizde değil' demesine karşın, bu ölçülere uyan bir tek konu vardı, o da onbirinci cumhurbaşkanının kim olacağı konsuydu. Nitekim, öyle oldu.

Başbakan, gündeminde olmadığını söylediği cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda epey kafa yorduğunu gösterdi. Erdoğan'a göre yeni cumhurbaşkanı herkesi kucaklayacak, Çankaya'ya çıktığında 'formasını çıkarabilecek' bir kişi olacak. Ayrıca, Erdoğan geçmişte 'Biz kendi içimizde belirleriz' demesine karşın, şimdi bu ismin belirlenmesine kamuoyu yoklamaları ve sivil toplum kuruluşlarının görüşlerine de başvurulacağını söylüyor.

Cumhurbaşkanını Meclis seçeceğine ve Meclis'te AK Parti'nin neredeyse üçte iki çoğunluğu bulunduğuna göre, cumhurbaşkanı adayı konusunda son sözün zaten Erdoğan tarafından söyleneceği bu demeç öncesinden de belliydi. Erdoğan bunu tekrarlarken zaten bilinmeyen bir şey söylemiş olmuyordu. Şimdiyse söylüyor.

Söylediklerinde iki konu önemli. Biri, artık kararı alırken kamuoyu baskısının bunda rol oynayacağını kabul etmiş olması. İkincisi, seçilecek kişinin bir siyasi aidiyeti olacağını 'forma' benzetmesiyle göstermesi.

Yazılanlardan, Başbakan'ın "Şimdi isim açıklarsam onu yıpratma süreci başlayacaktır" görüşünde olduğu anlaşılıyor. Bunda haklıdır. Diyelim bundan on ay sonra toplumun geniş kesimlerince kabul edilecek bir isim, Türkiye'nin mevcut koşullarında kısa sürede hedefe konup, ciddi biçimde yıpratılacağı görülebiliyor.

Ancak Erdoğan'ın çizdiği ve kendisini de dışarıda bırakmayan onbirinci cumhurbaşkanı silueti, sanki AK Parti Meclis Grubu'nun da ittifakla kabul edeceği bir ismi tarif ediyor gibi.

Bu tarife uyan birkaç isim var. Zamanla siluet netleşecektir. Ancak Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığına kendisini işaret etmesi ihtimali, dün sabaha göre, bu sabah az da olsa daha düşüktür.

Öte yandan bu açıklamalar başka soruları da akla getiriyor. Örneğin, Erdoğan cumhurbaşkanlığı konusundaki bu önemli açıklamaları neden şimdi yaptı?

Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığını AK Parti'nin tartışmasız kararıyla belirlemesinin Türkiye'de ne gibi gerilimlere yol açacağını gören AB'yi ve ABD'yi rahatlatmak için mi? Cumhurbaşkanlığının ele geçirilecek bir kale gibi görülmesinden rahatsızlığın ülkeye nelere mal olacağını tahmin eden iş dünyasını rahatlatmak için mi? TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu'nun mutedil üslubuyla, ama net olarak yönelttiği 'Oyların çoğunu aldım,

her şeyi ben bilirim dememeli' eleştirisini ciddiye alması gerektiğine inandığı için mi?

Belki bunların hepsi etkili oldu. Ama en büyük etkiyi, ekonomide küresel etkilerle de yaşanan son dalgalanmanın etkisi olduğunu söylemek mümkün. Erdoğan'ın bu açıklamasının dün İstanbul'da toplanan ve uluslararası aktörlerin de yer aldığı Yatırım Danışma Konseyi toplantısı günü çok

satan dört gazetenin manşetinde yer alması dikkat çekici oldu. Bu açıklamanın iş dünyasındaki basıncın bir kısmıyla birlikte siyasi basıncı düşürmeye yönelik olduğu rahatlıkla söylenebilir.

Buradan yola çıkarak, Erdoğan'ın cumhurbaşkanı olmayabileceğini, Çankaya'ya Milli Görüş geçmişi olmayan bir adayı önerebileceğini ima etmesini geçici bir manevra, geçici bir taktik olarak görmek mümkün mü? Mümkün tabii, ama muhtemel değil.

Erdoğan, mevcut koşullar altında siyasetle gönlünce oynamanın, ekonomiyle kontrol dışı oynamak anlamına geldiğini, bunun da ne kendisine, ne hükümetine fayda getirmeyeceğini görmüş olmalı. En azından bunu ummak için geçerli neden var artık.

Bu yazı 946 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 22 Mart 2012 İki önemli mesele
    • 15 Mart 2012 Türkiye'nin yeni deniz stratejisi üzerine
    • 23 Aralık 2010 Şahin'den çağrı: Siyasi partiler yasası değişmeli
    • 11 Aralık 2010 Üniversitelerde ikinci 68 mi?
    • 5 Aralık 2010 Ankara'dan Tel Aviv'e: Özür insani-siyasi diye ayrılamaz
    • 21 Kasım 2010 'Diyarbakır'da 3. bir yol açabiliriz'
    • 19 Kasım 2010 'Füze kalkanında mutabakata yakınız'
    • 15 Kasım 2010 2010 model Ecevit çıkışı
    • 7 Kasım 2010 Hem AK Parti hem de CHP'de merkeze açılım
    • 23 Ekim 2010 Bedelli görüşülmedi ama söz siyasetin
    • 18 Ekim 2010 Gül ve Demirel'le dinleme üzerine
    • 3 Ekim 2010 Siyaset sahnesinde bu kez çok güzel hareketler var
    • 30 Eylül 2010 ABD, Irak sınırında güvenlik şeridine destek verdi
    • 26 Eylül 2010 Bilim dünyasına biraz daha ilgi
    • 16 Eylül 2010 CHP'nin hatası ve faturası
    • 11 Eylül 2010 Öcalan 'boykot' dedi, tansiyon yükseldi
    • 30 Temmuz 2010 Kılıçdaroğlu: Geçmişteki yanlışları telafi ediyoruz
    • 25 Temmuz 2010 Orduda değişim
    • 22 Temmuz 2010 Başbakan hesaplaşacaksa madde 35 ve YÖK'ü kaldırsın
    • 20 Temmuz 2010 AB elçisi: Yeni bir İran istemiyoruz

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,474 µs