En Sıcak Konular

Ahmet Taşgetiren


Ahmet Taşgetiren
0 0 0000

İliklerine işlemek



Medine Hani Erzurum soğuğu insanın iliklerine işler ya...
 
Medine'de, Mescid-i Nebevi avlusunda bir öğle sıcağı da, öylesine insanın iliklerine işliyor. Üstten güneş, alttan mermerin tüm damarlarını ısıtmış olan güneşin yansıması, sanki "Bir an önce Mescid'in serinliğine sığın" diye haykırıyor.

Mescidin içi serin. Kapılara doğru yaklaştığınızda içerdeki serinlik yüzünüze dokunmaya başlıyor ve rahatlıyorsunuz.

Buraya gelen istisnasız herkes, "Bu sıcak altında Bedir'e nasıl gidilmiş, Tebük nasıl yapılmış, hele Hicret nasıl gerçekleştirilmiş?" sorusunu sormadan edemiyor. Söze iliklere işlemekten bahsederek girdik ya... Burada hiç tereddüt etmeksizin "Kur'an'ın insanın iliklerine işlediği" ni söylemek mümkün. Namazın hakeza...

Bir büyük ümmetin parçası olduğunuz hissinin hakeza... Belki biraz da, ümmetin yaralı, bir ayetten yola çıkarak yürekleri kabartıp seslere gözyaşı yükleyecek bir yanlarının bulunduğu hissinin... Kur'an iliklere işliyor, evet... Bir kere her ferd, kendi hatmi ile dolu...

"Onuncu cüzdeyim, 222'inci cüzdeyim, İnna fetahnake" ye geldim..." gibi belliklerin per gün yer değiştirmesiyle süren bir Kur'an beraberliği... Sonra sesli kılınan farz namazlar, sonra teravih ve hele cemaatle kılınan teheccüd... Bunlar, mihraptaki hocanın gürül gürül sesiyle de bütünleştiğinde, sabahınızı akşamınızı, hatta gecenizin tümünü Kur'an'la hemhal hale getiriyor.

Sanki insanlar buraya Kur'an sesiyle yüreklerini rahatlatmak için geliyorlar. Kur'an'ın muhtevası ne kadar hayata yansıyor sorusu, tabii ki tüm İslam coğrafyası için olduğu gibi, buraya gelip dönenler için de sorulabilir? Ama burada insanların Kur'an'ın bir yerlerine tutunmaya çalıştığını söylemek mümkün. Ramazan'da umre demek, namazlara da doymak demek...

Namaza göre düzenlenmiş bir hayat dediğinizde, Mekke - Medine'deki günleri sayabilirsiniz. Düşünüyorum da, insanlar buralardan aldıkları namaz tutkusu ile gidecekleri yerlerdeki hayat gerçeğini birbiriyle bütünleştirebilirlerse İslam dünyasında çok şey değişecek.

Medine, Peygamber şehri. Hazreti Peygamber Mekke'de dünyaya gelmiş, ama getirdiği mesaj, Mekkeliler reddettiğinde Medine'de kök salmış. Hani bir tartışma vardır ya, "Doğduğunuz yer mi doyduğunuz yer mi?" gibisinden... Bunu Hazreti peygamber (s.a.) için "Doğduğunuz yer mi davanıza sahip çıkılan yer mi?" diye sorabilirsiniz. Resulullah, doğduğu şehri, Mekke'yi özleyip durmuş ama, Medine'ye aidiyete öncelik vermiş her zaman...

Umre malum, Kabe'yi ziyaretle yapılır, ama Hac ve umrelerde, insanlar Peygamber yakınlığını da ılık bir sevgi halesi halinde yüreklerinde yaşıyorlar.

Ravza'ya yani Peygamberimizin "cennet bahçesi" diye tanımladığı, minberi ile kabri arasındaki yere yakın bir yerdeyim. Bizden biri, yani bir Türk, cep telefonu kulağında birilerine konuşuyor:

-Peygamberimizin yakınındayım, orada buluşalım. Bunu bulunduğu yeri tarif ederken söylüyor, acaba kendini tarif ederken de aynı bilinçle söylüyor muyuz, gibi bir his geçiyor içimden. Hani Muhammed İkbal, Hac'dan dönen ve çeşitli hediyeler getiren Pakistanlı hacılara demiş:

Keşke Peygamber diyarından Resulullah iklimini, Ebubekir sadakatini, Ömer adaletini, Osman hayasını ve Kur'an bağlılığını, Ali ilmini ve celadetini getirseydiniz de ümmeti kurtarsaydık!

Tabii hiçbir şeyi azımsamamak lazım. Önce yerinizi tayin edersiniz, "Peygamberimizin yakınındayım" dersiniz, sonra bu yakınlık içinize işler ve kendinize yepyeni bir dünya kurarsınız. Hissim şu: Buralara insanlar, içlerindeki doymama duygusunu izale etmek için geliyor ve yüreklerinde ne kadar süre kalır bilinmez, belli bir doyum hissederek de ayrılıyorlar.

Hac ve umreler, gelip giden insanların içinde derin bir özlem de oluşturuyor. Bir ateş sanki yanıp duruyor. O da, sürüp giden doyum arayışı olmalı, diye düşünüyorum. Medine'deyiz ve burayı sizlerle paylaşmaya devam etmek istiyorum.

bugün



Bu yazı 1,084 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 25 Eylül 2012 Vesayet tortusunu silmek...
    • 20 Eylül 2012 Ana gündem: Terörü yok etmek
    • 12 Eylül 2012 Gültan Kışanak kaçırılsa...
    • 11 Eylül 2012 AK Parti formatının önemi
    • 9 Eylül 2012 Ne kadar çok ''keşke'' diyoruz
    • 7 Eylül 2012 ''Akil adam'' enstrümanı
    • 28 Ağustos 2012 MGK ne yapacak?
    • 26 Ağustos 2012 Düşme, düşersen üzerine çullanırlar
    • 19 Ağustos 2012 Bayram nostaljisi
    • 14 Ağustos 2012 Aygün ve bölgenin çıplak gerçeği
    • 12 Ağustos 2012 115 asker ölseydi...
    • 9 Ağustos 2012 ''Güvenlikçi politika''
    • 7 Ağustos 2012 Şemdinlili bir ananın Karayılan'a mektubu
    • 2 Ağustos 2012 ''Daha büyük harita''
    • 27 Temmuz 2012 Ortak mutluluğu planlamak
    • 26 Temmuz 2012 Ortadoğu'da ne oluyor?
    • 24 Temmuz 2012 Bölgesel Kürt yapılanması
    • 19 Temmuz 2012 Erdoğan'ın kurgusu ne?
    • 18 Temmuz 2012 Kılıçdaroğlu için son raunt
    • 27 Haziran 2012 Türkiye sınanıyor

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,755 µs