En Sıcak Konular

A. Turan Alkan


A. Turan Alkan
0 0 0000

Predator!



Aman kimse bilmediğimi duymasın diye, biliyor numarası yapmanın ne âlemi var doktorum; ben bu predator kelimesini duymamıştım, sözlüğe bakıp öğrendim, diyor ki; kendisi için lüzumlu şeyleri, diğer canlıları yiyerek temin eden canlı, nâm-ı diğer bildiğimiz şu düpedüz vahşi hayvan.
Kim kime predator diyor peki, öğrenelim. Kendini gazetecilikte saint ilan etmeye bir fırt kalmış biri, iki yazar arkadaşını savunmak için diyor; kime diyor predatorsunuz diye? Yan masadan işitenleri aşağılamak için diyor... Burada duracaksın doktor, duracaksın çünkü bu lâfı söyleyen kişinin işi, gücü, marifeti, ustalığı, sanatı, ekmek teknesi yan masalara kulak uzatmak, başka hayatları didiklemek ve yakalanan açıkları soğukkanlı ve zâlimâne bir hünerle başkalarına teşhir etmek... Ömrünce yaptığı en iyi şey bu. Ha, o yüzden, seçtiği söz çok anlamlı, çok târif edici bir kelime; Predator. Şimdi durumu şöyle değerlendiriyorum; bence bu adam 'ulan neticede hepimiz predatoruz; kanlı ve çirkin bir spor yapıyoruz, bari birbirimize ilişmesek' demeye getirmiyor aslında, daha garip bir şey yapıyor; yan masayı dinleyeni vahşi hayvan yaparken kendini, insâni bir insiyakle insan safına çekiyor. Sen beni dinliyorsun ve yabanisin, ben ise burada saçmalama hakkımı kullanıyorum ve insanım! Ne demiş bir bakalım gazeteye, kafadan atmayalım; diyor ki bak, aynen: "Düşünün, Boğaz'ın kıyısında bir balıkçı restoranındasınız (...) İstediğiniz gibi konuşuyorsunuz. Kral sizsiniz. Tebaa da sizsiniz. Fıkradaki tavşan gibi, iki kadeh atıp, abuk sabuk konuşma hakkınız da var. Ki o hak, karnını içine çekme ihtiyacının olmadığı anlarda, yani eşref saatinde, insanın en komik, ama en keyifli halidir. Hiçbir elin ağzınızı tıkamasına izin vermezsiniz. Sansür ve makas kelimelerini sözlüğünüzden çıkarıp attığınız bir saattesinizdir. Karşınızda güvendiğiniz bir arkadaşınız, konuşuyorsunuz. Yani tetikte değilsiniz..." Şimdi söyle bakayım doktor, bu alıntıdaki kilit ifade ne? Hayır o değil, bilemedin; kilit ifade şu: Fıkradaki tavşan gibi iki kadeh atıp abuk sabuk konuşma hakkı... Anladın? Tamam yani diyor, ne olmuş; bizim arkadaşlar, fıkradaki tavşan gibi abuk sabuk lâflar etmişlerse, ki edebilirler... Efendim? Hayır o fıkrayı anlatamam efendim, sadece şu kadarını çıtlatayım; tavşan bey, ormanın kralı aslan hakkında ağzına geleni konuşuyor sağda solda; kendisinden bunun hesabı sorulunca da, yav bakmayın bana, abuk subuk konuşuyorum işte diyor bir nevi. Haa, diyeceksin ki ne var bunda? Onu izah ettim az önce doktor, yine farketmedin; bu adamlar başkalarının hayatını didikleyerek şöhret ve servet kazandılar ve bu işi yaparken prensip filan da dinlemediler; vaktiyle o kadar tek tabanca habercilik yaptı ki bunlar, kendilerine bir çekidüzen verme ihtiyacıyla bir habercilik anayasası filan gibi bir şey çıkardılar da herkes güldü... Yoo uymadılar tabii; onu anlatıyorum zaten, adam yaptığı haberle kendi vicdanını aynı sürecin parçası saymıyor; kendini, cemaatini, kabilesini, şirketini soyutluyor yaptığı işten. Teleskopla nebulaları seyreden bir gözlemci gibi... Sen yaparken habercisin, başkası yaparsa predator. Mesela yıllarca düzeltme hakkı kullandırtmadılar kimseye, birinci sayfadan yalan haber yapıyorsun, düzeltmesini altı ay sonra 21. sayfanın eteğinde yalapşap veriyorsun! Şimdi kalkmış bu adam, cemaat dostlarının "tavşan geyiği"ni dinleyenleri uzun kulaklıkla, vahşetle itham ediyor. Çok yaralanmış belli, çok incinmiş, hırpalanmış... Aslında anlıyorum adamı ama Allah için acımak içimden gelmiyor. Yaşadığı travmatik bir şeydir o yüzden; gazetecinin veya yakınının bizatihi haber olması gazeteciyi kötületir, bunaltır. O yüzden gazetecinin adam gibi olanı, her akşam ağzını çalkayıp tövbe istiğfar edecek, yaptığı işi sorgulayacak, o zaman iyi gazeteci, iyi haberci olunur mu; zordur ama olunur tabii, denememiş ki bunlar. Gazetecilikten ziyade güç transformatörlüğü, iktidar regülatörlüğü yapmış bunlar. İğne batınca biraz kendilerine, arkadaşın canı acıdı, felsefe döktürmeye başladı... Aslında biliyor musun doktor; kabahat, böyle "duyum"ları, matah bir şey zannedip kullananda; zırvayı te'vil etmenin ne mânâsı var Allah aşkına? Diyorum ki şimdi, bu kadar predatorun arasında benim ne işim var; onu da sen söyleyeceksin doktor?

 



Bu yazı 1,324 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 4 Ağustos 2010 Sfenks'in sorusu, Heron'un gözleri...
    • 19 Nisan 2010 Sizin hiç böyle bir dostunuz oldu mu?
    • 22 Mart 2010 Yargıya ne gerek var üstâd?
    • 17 Mart 2010 Herkes kendi işini yapsa...
    • 31 Ağustos 2009 Evet, 'ordu göreve!'
    • 11 Mayıs 2009 Mühimmat ama mühim değil: Çatapat!
    • 20 Nisan 2009 'Karmaşa'yı arz ediyorum komutanım!
    • 4 Şubat 2009 'Bırakalım çocuklar doğru dürüst bir içki içsin!'
    • 15 Ekim 2008 Taş kımıldıyor; iyi oluyor!
    • 11 Ekim 2008 Türkiye Kürtleri'nin geleceğine dair
    • 20 Eylül 2008 Predator!
    • 6 Eylül 2008 Allah rızası için laik olalım lütfen!
    • 26 Temmuz 2008 Bir numaralı adam kim?
    • 19 Temmuz 2008 Deniz anası gibisin kardeşim
    • 21 Haziran 2008 Türkiye, "askerî bir cumhuriyet" midir?
    • 31 Mayıs 2008 Dinleme kaydı!
    • 2 Nisan 2008 Buldum, buldum!..
    • 3 Mart 2008 Rektör be!
    • 23 Ocak 2008 Laikliği, laikçilerden kim koruyacak?
    • 24 Aralık 2007 Bütün dogmaları döven dogma!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    8,966 µs