En Sıcak Konular

Yahya Bostan



Yahya Bostan
0 0 0000

Büyük İsrail artık bitti



Şu aralar sık sık gündeme gelen sorulardan bir tanesi: Kafkaslarda savaş çıkıyor, bölge kaynarken İsrail sessizliğini koruyor. Neden? Oysa Gürcistan’dan üs talep eden ve bunu elde eden ta kendisi… Bu soruyu daha önce sorulmuş sorularla üst üste koyun: İran’ı hedef almaya çalışan, iki yıl önce Lübnan’a saldıran İsrail’in amacı ne? 11 Eylül sonrasında ABD’nin saldırgan politikaları ile kendine hareket alanı bulan İsrail nasıl bir Ortadoğu istiyor? Kuzey Irak’ta bir Kürt devleti yaratarak çatışma alanını kendi ülkesinden uzaklaştırmak mı istiyor? Aslında amaçlanan Armagedon mu? Vs vs…

İsrail 2006 yılının temmuz ayında Lübnan’a saldırdığında ortak kanı şuydu: İsrail, İran’a yönelik bir müdahale öncesi sınırındaki İran uzantılarını, yani Hizbullah’ı ortadan kaldırıyor. İddialara göre İsrail’in hedefinde sadece İran değil Suriye de vardı ve bölge amansız bir savaşın eşiğindeydi…

Oysa ben o günlerde aksini savunuyordum. 29 Temmuz’da Radikal’e yazdığım yazıda şunu ileri sürmüştüm: İsrail'in hedefinde ne Suriye ne İran var. Yani 'uzun soluklu bir savaş'a hazırlanmıyor. İsrail'in isteği, Ortadoğu'da iflas eden Bush politikaları nedeniyle kuzeyde kendisine kalkan olacak çokuluslu bir şemsiye oluşturmak. 

Çünkü o gün düşündüğüm şey şuydu: İsrail saldırı pozisyonunda değildi, bilakis savunmaya geçmişti. Çünkü bölgede hesaplar hiç olmadığı kadar hızla değişiyordu. 11 Eylül saldırılarını arkasına alan İsrail bölgede aktif olmaya başlamıştı. Ancak bu uzun sürmedi. Tıpkı Fransa eski Dışişleri Bakanı Dominique de Villepin’in de söylediği gibi bu savaştan en karlı çıkan ülke İran olmuştu. ABD’nin Irak’ta geldiği durumu, İran’ın kazandığı avantajları göz önüne alan İsrail kendisini korumak, ABD’nin bölgede inisiyatifi azaldığı takdirde kendisine bir yaşam alanı açmak için harekete geçmişti. İsrail zor durumdaydı. Çünkü etrafındaki tüm ülkeler açıkça kendisinden ‘nefret’ ediyor, baş düşmanının başkentinden sürekli yok olacağına dair açıklamalar geliyordu. Ancak İsrail başaramadı: Lübnan’la yapılan savaş bu zor durumu içinden çıkılmaz bir hale getirdi.

İşte bu yüzden İsrail’deki Olmert yönetimi tavır değiştirmeye başladı. Türkiye'nin arabuluculuğu ile Suriye ile barış görüşmelerine başladı. Hamas ile görüşmek ve bir uzlaşmaya varmak için de Mısır’ın yardımına başvurdu. ABD’nin Ortadoğu’da gerçekçi politikalar izlemeye başladığı bu dönemde İsrail de artık çatışmalarla bir yere varılamayacağının farkına varmaya başlamıştı.

Bu noktada Olmert’in cesaretini kutlamak gerekiyor. Çünkü İsrail zor bir ülke. İçinde barışa karşı çıkan önemli klikler var. Daha önce barış masasına oturduğu için öldürülen bir Başbakan’ın görev yaptığı ülke İsrail. Yine benzer bir şekilde yakında koltuğundan olacak Olmert bunu biliyordu… Ancak yine de Türkiye ve dünyanın çağrısına kulak verdi.

Şimdi Olmert koltuğunu terk etmeye hazırlanıyor. Yerine geçecekler arasında Dışişleri Bakanı Tzipi Livni’nin adı öne çıkıyor. Livni’nin MOSSAD geçmişi ve sert tutumunun Suriye ile yapılacak görüşmelerde engel teşkil edeceği yorumları yapılıyor. Başbakan Erdoğan böyle düşünmediğini geçtiğimiz günlerde dile getirmişti.

Livni’nin iktidarında İsrail-Suriye barış görüşmelerinin akıbetine bir halel gelir mi bilinmez. Bilinen İsrail’de en azından bir kesimin şu gerçeği fark etmiş olması: Büyük İsrail artık bitti. İsrail bölgede zor durumda. Yaşayabilmesi için artık barış masasına oturması gerekiyor. Elbette İsrail’de bu gerçeği kabul etmek istemeyen, daha hırçınlaşılması gerektiğine inanan kesimler hala çok güçlü. Ancak ülkede şu gerçeğin dile gitirilmesi bile çok önemli… Bugün gazetelerin dış haberler sayfasına yansıyan ancak kimsenin dikkatini çekmeyen o söze atıf yapalım: Büyük İsrail artık bitti. Buna inanan kendini kandırır.

Bu sözün kime ait olduğunu da hatırlatalım: Başbakan Ehud Olmert.



Bu yazı 2,957 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Ekim 2008 Erdoğan Diyarbakır’ı gözüne kestirdi
    • 21 Ekim 2008 DTP Türkiye’yi kaybetti
    • 26 Eylül 2008 Siyaset işte böyle dinamitlenir
    • 15 Eylül 2008 Büyük İsrail artık bitti
    • 8 Eylül 2008 Pax-Anatolia: Yüzyılın barış projesi
    • 4 Eylül 2008 Başbuğ ne yapıyor?
    • 30 Ağustos 2008 Bölge cehenneme döner mi?
    • 24 Ağustos 2008 Bahçeli Ergenekon’la nasıl mücadele etti
    • 5 Ağustos 2008 Bir devir böyle bitti: Siyaset dışı beklenti çöpe gitti
    • 30 Temmuz 2008 ‘Dünyanın en büyük siyasi projesi’ ne demek?
    • 28 Temmuz 2008 Baykal’ın göremediği…

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,786 µs