En Sıcak Konular

Ekrem Dumanlı


Ekrem Dumanlı
0 0 0000

Dar gömlek



Türkiye gerçeğine bir bütün olarak bakmadığınızda asla doğru çözümlemelere ulaşamazsınız. Bu nedenle 'Bu ülke nasıl olmalı?' diye bir soru yöneltip sonra da cevabını kendiniz veremezsiniz.
Hele verdiğiniz cevabı dayatarak toplum mühendisliğine soyunamazsınız. Böyle bir mühendisliğe heveslenirseniz -devletin gücünü de kullanıyorsanız- toplumsal gerçeklerle çelişmiş olursunuz. Bu tarz bir iletişim kazasının sonunda devletle millet arasındaki köprüler de yıkılıverir...

Genlerimize sirayet etmiş bir davranış biçimi midir bilemiyorum; ancak hemen herkeste ideal bir insan tipi ve ideal bir toplum dayatması var. Oysa bu toplumdaki zenginlik tek bir gömleğe girmeyi kabul etmiyor; edemez de! Genellikle bizdeki idealizm, var olan sosyal gerçeği değiştirmeye meyyal. Yani 'Sen böyle değil, şöyle olmalısın' şeklinde özetleyebileceğim dayatma kültürü, işi romantik bir idealizmden çıkarıyor, faşizan bir didaktikliğe doğru sürüklüyor.

Bazı siyasi partilerin bunca yıldır sakil karşılanmasının asıl sebebi kafalarındaki modele uymayanları 'hain, gafil, satılmış vs.' görmesindendir. Maalesef bu yanlış tutum bazen devlet adına, bazen de devletin kurumları adına yapılmaktadır.

Mesela bu ülkede 'Kürt sorunu' tartışması yaşanırken Türkiye çok zaman kaybetti. Kendini Kürt olarak gören insanlara 'Sen Kürt değilsin' ya da ana dilini konuşan insanlara 'Kürtçe konuşmak yassah!' demenin bir mantığı yoktu. Nitekim bu uygulamalar hayırlı sonuçlar vermedi; yaraya tuz bastı. Siyasetçiler ister istemez Kürt gerçeğinden bahsetti. Askerî yetkililer de tarihî itiraflarda bulundu. Örneğin Orgeneral Aytaç Yalman "Kürt yoktur diye eğitilmişiz. Kürtleri, Türklerin kolu olarak görüyoruz. Ortalıkta işte dağlarda gezerken, karda yürürken kart-kurt sesleri çıktığı için Kürt denilmiştir, gibi tarifler dolaşıyor. O dönemde sosyal istekleri bile biz 'yıkıcı faaliyetler' kapsamında görüyoruz." dedi. Ne var ki bunları söylediğinde bazı konularda iş işten geçmiş, telafisi zor yaralar açılmıştı.

Ortada bir sosyal gerçek varsa devletin onunla barışık olması en doğru ve en demokratik yaklaşımdır. Ancak böyle bir yaklaşım, Kürt halkını malum terör örgütünden koparabilir.

Alevi meselesi de öyle. Uzun zaman bazı kişiler Alevi gerçeğini ağzına alamadı. Alevi vatandaşlarımızın bazı demokratik talepleri görmezden gelinince o haklı istekler buharlaşmıyor ki! Üstelik bu taleplere siz kulak tıkadıkça ve bu sosyal olguyu sürekli zan altında tuttukça bazı marjinal eğilimler bu boşlukları dolduruyor ve devlet-millet kucaklaşması bir türlü gerçeğe dönüşmüyor.

Bir kısım insanları yok farz ederek, ya da onları peşinen suçlu ilan ederek ne demokrasimiz gelişir, ne de devletimiz yücelir. Alevilik, Sünnilik, sağcılık, solculuk... Bunların hepsinin sosyal bir dayanağı ve yansıması vardır. Toplum, yanlışı herkesten daha iyi görüyor. Devlet adına buyurgan bir üslupla bunların tamamını ya da bir kısmını zan altında bırakmak hem devleti yıpratır hem de samimi bir şekilde gayret eden kitleleri mağdur duruma düşürür. Son günlerdeki 'cemaat tartışması'na bir de bu açıdan bakmak lazım. Zira imparatorluk geleneğinden gelip Cumhuriyet ve demokrasiyle bütünleşen bu ülkenin insanı için tek tip bir üniforma hazırlayıp, sonra onları daracık bir kostüme hapsetmek mümkün değil. Bu ülkede etnik kökenler var, farklı mezhepler var, farklı dinler var, farklı siyasi birliktelikler var... Şayet insanlar demokratik haklarını kullanarak bir paylaşım kümesi oluşturuyor ve bu birlikteliği kanunlar çerçevesinde gerçekleştiriyorsa buna kimsenin itiraz hakkı olmamalı. Sivil toplum kavramının dayatmalar ve önyargılarla incitilmesi toplumsal dokuyu da zedeler, demokratik devlet düşüncesini de. "Halkı adam etme" fikri, devletler için soğuk savaş döneminin önemli bir jargonuydu; ancak artık böyle bir dayatmayı ne devletler yapabiliyor ne de bireyler buna boyun eğiyor. Bu gerçek görülemezse korkarım bir gün başka pişmanlık dolu itiraflar dinlemek zorunda kalırız...

zaman



Bu yazı 1,077 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 24 Eylül 2012 Ne gereği vardı?
    • 11 Haziran 2012 Cuntalarla nasıl mücadele edilecek?
    • 30 Nisan 2012 Şiddet!
    • 16 Nisan 2012 '28 Şubat'çılardan panik atak hamleleri
    • 10 Nisan 2012 Çin'den bakınca Türkiye'nin gücü
    • 9 Nisan 2012 Darbede tanıdığım dört subay
    • 2 Nisan 2012 Suriye İran... İşte çetin imtihan!
    • 26 Mart 2012 Terlik
    • 13 Şubat 2012 Aman dikkat!
    • 6 Şubat 2012 Bu yüzden mi susuyorsunuz?
    • 23 Ocak 2012 Hem Hrantçı hem Ergenekoncu olunabilir mi?
    • 16 Ocak 2012 Kaç kafatası bir manşet eder?
    • 9 Ocak 2012 Hesap vermek
    • 26 Aralık 2011 Çanlar Avrupa için çalarken
    • 19 Aralık 2011 Militan
    • 12 Aralık 2011 Maazallah!
    • 5 Aralık 2011 Global Ergenekon
    • 28 Kasım 2011 Dersim'den alnımızın akıyla çıkmak
    • 23 Kasım 2011 İngiltere'yi yeniden keşfetmek
    • 21 Kasım 2011 Dersim'in şifreleri

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,278 µs