Özünü, önce yazayım…
Türkiye’nin "Kafkasya İstikrar ve İşbirliği Platformu" önerisi fena çuvallayabilir!
Mâlum, Rusya ile Gürcistan birbirine girdiğinde, AKP hükümeti büyük bir hızla bu teklifi bölgeye taşıdı.
Krizin tam ortasına geldiği için, hem Fransa’nın girişimleri hem de ABD’nin “haberimiz yok ama sakıncası da yok” yaklaşımı ile çakıştı.
Rusya’nın da, resmi söylemlerine bakarsanız bir itirazı yok.
Gürcistan, Azerbaycan ve Ermenistan da (!) pek ses çıkarmadı.
* * *
Bu hamle, AKP iktidarının dış politikada haylidir pratiğe döktüğü “ritmik diplomasi” bakışının bir ürünü.
Hafızalardaki en taze örneği Suriye-İsrail görüşmelerinde Ankara’nın aldığı arabulucu pozisyon.
Sonucu ne olur önemli değil, “başarılı” sayabiliriz.
Zira, dünya ülkelerinden hep müspet eleştiriler geldi ve taraf ülkeler Türkiye’yi bu misyona davet ettiler.
Kaldı ki, bu girişim sonucunda Arap ülkelerinin hemen tüm basın organları, Ankara’nın önemli ve ön alıcı bir diplomatik atak gerçekleştirdiğini teslim etti.
Bunu bir “taktik” sayabiliriz.
Peki her maçta aynı “taktik” olur mu?
Türkiye’nin, iki ülke arasında kangren olmuş sorunları görüşmeyi tevşik başarısı, Kafkaslar’daki durumu “aynı” görme algısına neden olmuş gibi.
* * *
Ankara’nın Gürcistan krizine tepkisi Erdoğan-Babacan-Davutoğlu diplomasisinin “girişkenliğini” gösteriyor.
Acaba, bölgede hiçbir devletin/aktörün arabulucuk rolüne soyunmadığı, buna kalkışmadığı düşünüldüğünde, Türkiye’nin “gönüllü” önerisinin/girişiminin bu sefer de başarılı olacağını söyleyebilir miyiz?
Bana sorarsanız, ABD ve AB’nin başat ülkeleri tarafından desteklenen Sarkozy’li girişim bile fena halde duvara toslayabilir.
Nedeni şu…
Büyük güçlerin araya girmediği/müdahil olmak istemediği problemlerde “fırsat görmek”le, süper güçlerin bilfiil çatışmaların tarafı olduğu durumlara vaziyet etmek arasında büyük fark var!
O farkın ismi “büyük risk”tir…
Rusya, Gürcistan’a “orantısız” karşılık vererek, Birleşmiş Milletler’in izni olmadan ve kendini savunma gibi bir mazereti de bulunmadan güç kullanarak, kendisini “ABD ile aynı safa” çekti.
Keza, artık kabul edebiliriz ki Moskova, Güney Osetya ve Abhazya’nın, hadi bağımsızlığı demeyelim ama özerkliğinin “garantörü”dür.
Dişlerinin bu kadar keskin olduğunu göstermesi, aslında “itirazı olan var mı?” mânasına geliyor.
* * *
Biz de soralım… İtirazı olan var mı?
Diplomatik temenniler ile AB’nin aldığı “dostlar alış-verişte görsün” türünden “kınama/askıya alma” kararları biliyoruz ki işe yaramayacak.
Rusya’ya “dur” diyebilecek tek güç ABD.
Ne yapacağını göreceğiz…
Peki Türkiye ne yapacak?
Siz olsanız “ayı” ile “kartal”ın arasına girer misiniz?
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle