Nazlı Ilıcak
0 0 0000
Sağlar, Susurluk ve Ergenekon
Evvelki akşam Objektif programında, eski CHP milletvekili Fikri Sağlar'la karşılaştım. Bir zamanlar Susurluk konusunda yeri göğü inleten Sağlar'ın, Ergenekon davasında aynı heyecanı duymadığını gördüm. Tıpkı Kürt kökenli veya Alevi vatandaşlarımızın haklarını savunurken gösterdiği hassasiyeti, okumak isteyen başörtülü kızımız için sergilememesi gibi. Bu "tek kanatlı demokrasi" sevdalıları canımı sıkıyor. Çifte standarttan vazgeçmeye niyetleri yok.
Fikri Sağlar bana, İbrahim Şahin'i sormaz mı? Oysa Şahin ve Özel Tim mensupları, hesap verdi ve cezalarını da çektiler. O tarihte benim üstünde durduğum konu, neden JİTEM'e, Veli Küçük'e, Jandarma Genel Komutanlığı ve MİT Müsteşarlığı görevlerinde bulunan Org. Teoman Koman'a ilişilmediği hususuydu. Bütün sorumluluğu Şahin'e yık, bir de Yeşil'e; Yeşil kaybolsun, İbrahim Şahin'i de bir kazada yok et. Sen sağ, ben selamet! Nitekim Şahin araba kazası geçirdi ve şans eseri kurtuldu. Bu kazayı tertipleyenlerin üzerine gitmek daha doğru olmaz mıydı? Çünkü zincirin halkası orada koptu.
Susurluk maalesef, "topal ördek" gibi tek ayaklı bırakıldı ve sorumluluk tamamen Özel Tim'in üzerine yığıldı. "Sol vicdan", Susurluk'ta, ülkücüler başrolde olduğu için rahattı. Tabii, Taraf gazetesinin, ÖDP Genel Başkanı Ufuk Uras'ın, Prof. Baskın Oran'ın vs. temsil ettiği özgürlükçü soldan söz etmiyorum. Muhalefetlerini, "rejim tehlikede" söylemi üzerine inşa edenleri kastediyorum. Mesut Yılmaz'ın talimatıyla Kutlu Savaş'ın yazdığı raporda da belirtildiği gibi, Susurluk'ta rol alanlar, önce PKK ile mücadeleye soyunmuşlardı; sonradan bir kısmı "menfaat çetesine" dönüştü. Tabii, terörle mücadele kapsamında, Güneydoğu bölgemizde çok sayıda faili meçhul cinayet de işlendi. Ergenekon ise, benzer bir yapı fakat, farklı bir amaç güdüyor. Bir tarafta, ülkeyi bölmek isteyen veyahut laik cumhuriyeti yıkmak isteyen "iç düşmanlar", diğer tarafta Atatürk ilkelerini koruyup kollayan "vatansever kuvvetler" var. Tehlikeyi abartmak için, kâh Hakkâri'de, PKK atmış süsü verilerek bombalar patlatılıyor. Kâh, "laiklik elden gitti" söylemini haklı göstermek amacıyla Cumhuriyet gazetesine bomba atılıyor, ardından Danıştay üyelerine suikast düzenleniyor. Hedef, istikrarsızlık yaratarak darbe zemini oluşturmak.
İşte bu noktada, Susurluk'ta çok aktif olan Fikri Sağlar'ı ve onun tarzındaki demokratları, biraz hareketsiz görüyoruz. Acaba, "Ergenekon'a yol verilseydi de, AK Parti hükûmetinden kurtulsaydık" diye mi düşünüyorlar?
Bu yazı 1,166 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
31 Ağustos 2012
AK Parti geriliyor mu?
-
24 Ağustos 2011
Hasdal toplantısı... Balyoz Çalıştayı
-
10 Ağustos 2011
Bilgi Destek Dairesi'ndeki bilgisayarlar niçin silindi?
-
5 Ağustos 2011
YAŞ'ta uyum sağlandı
-
30 Temmuz 2011
Asker-sivil ilişkileri ve toplu istifa
-
26 Temmuz 2011
BDP'ye empati tavsiyesi
-
11 Haziran 2011
Kılıçdaroğlu ve yolsuzluk
-
21 Mayıs 2011
Kasetler, tahminler ve siyaset mühendisliği
-
9 Mayıs 2011
Şiddet mi, barış mı?
-
2 Mayıs 2011
Subay eşlerine siyaset dersi
-
1 Mayıs 2011
1 Mayıs Bayramı
-
21 Nisan 2011
Maddelerdeki çelişki ve kafa karışıklığı
-
20 Nisan 2011
YSK'nın, ''memnu haklar'' gerekçesi
-
18 Nisan 2011
Şener, tek başına
-
19 Mart 2011
Medya 2010 ve mantık
-
9 Mart 2011
Ulusal Medya 2010/Amaç ve Strateji
-
5 Mart 2011
Zekeriya Öz'e soruşturma açılamaz mı?
-
24 Şubat 2011
Oda TV, Nedim Şener ve Ahmet Şık
-
8 Şubat 2011
Kâğıttan kaplan!
-
17 Ocak 2011
Türkiye'de sivil vesayet mi var?
Yorumlar
+ Yorum Ekle