En Sıcak Konular

Mümtaz'er Türköne


Mümtaz'er Türköne
0 0 0000

MHP tuzak mı kuruyor?



MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin AK Parti'yi rahatlatacak önerilerini, "yeni bir tuzak mı?" endişesi ile yorumlayanlar yanılıyor. MHP tuzak kurmuyor.
MHP gerçekte kendi hukukunu, daha doğrusu kendisini de var eden çok partili parlamenter demokrasinin ve siyaset kurumunun hukukunu savunuyor.

MHP Genel Başkanı'nın önerilerini üzerine inşa ettiği iki önemli tespiti var. Birincisi TBMM'nin Anayasa Mahkemesi tarafından "rehin ve ipotek altına alınması". Bahçeli bu hükmü, Anayasa Mahkemesi'nin 10. ve 42. madde değişikliklerini esastan iptal etmesine dayandırıyor. Doğru mu? Anayasa Mahkemesi TBMM'nin anayasa yapma iradesini elinden aldığına göre elbette doğru. Anayasa Mahkemesi'nin bu kararı ile Türkiye'de kuvvetler ayrılığı prensibi yasal olarak işlemez durumda. Bahçeli bu durumu "rejim açısından savunulabilir ve kabul edilebilir" bulmadığını ifade ediyor.

Bahçeli'nin ikinci tespiti, yine Anayasa Mahkemesi'nin AK Parti davasında vermiş olduğu kararın yarattığı fiili duruma dair bir yorum. MHP lideri AK Parti'nin Mahkeme tarafından "mahkûm" edildiği ve bu durumda iktidar partisinin "siyasî ehliyet ve meşruiyetinin şaibeli hale geldiği" sonucunu çıkartıyor. Buradan "İktidar partisinin böyle bir mahkûmiyet sonrası sürekli kapatılma tehlikesi altında görevini sürdürmesi siyasi istikrar açısından ciddi bir risktir" hükmüne varıyor. Bu hüküm doğru mu? Bu hükmün test edileceği anahtar "meşruiyet" kelimesi. Bir yasayı, bir mahkeme kararını "hukukî" kılan meşruiyettir. Meşruiyet ise kurumların kerametinde değil, halkın rızasında aranır. "Meşruiyetini kaybeden iktidar partisi mi, yoksa Anayasa Mahkemesi mi?" sorusuna aslında Bahçeli de, öneriler kısmında ikincisini adres göstererek cevap veriyor. Ancak yine de MHP liderinin, fiili durumun bir meşruiyet tartışmasına yol açacağı hükmü doğru bir hüküm. En azından CHP'nin bu tartışmanın tek başına tarafı olacağı ortada. Anayasa Mahkemesi, kararıyla sadece AK Parti'yi rehin altına almadı, aynı zamanda CHP'nin karşısına elleri kolları bağlı bir rakip çıkarttı. Bu rehin kalkmadığı sürece de siyasal istikrarı garantiye almak, insanüstü çabalara bağlı.

Bahçeli bu iki tespite dayalı iki temel öneri getiriyor. Her iki öneri de, süreklilik kazanan rejim krizini anayasayı değiştirerek çözme mantığına dayanıyor. Birincisi Anayasa Mahkemesi'nin yetkilerini parlamenter demokrasiye uygun hale getirmek; ikincisi de siyasî partilerin kapatılmasını zorlaştırmak.

Bu önerilerde bir tuzak var mı? Ben ince ayarlı bir "diplomasi" ve iyi örülmüş bir strateji olduğunu düşünüyorum. MHP siyaset yapıyor. Temel istikamet olarak "yapıcı muhalefet" stratejisi izliyor. Böylece hem CHP'yi yalnızlaştırıyor hem de AK Parti seçmenini mesaj menzili içine almış oluyor. "Yapıcı muhalefet"in sihirli formülü ise, Devlet Bahçeli'nin açıkladığı "yol haritası"nın tamamına sinmiş olan "istikrarı sürdürme" çabası. AK Parti bir kitle partisi ve rakiplerinin onun siyasî yelpazede işgal ettiği alana göz dikmesi doğal. Bu alana giriş kapısının adı ise "siyasî istikrar".

Anayasa Mahkemesi, güç kaybeden yönetici elitlerin temsilcisi olarak iki kararıyla (anayasa değişiklikleri ve kapatma davası) AK Parti'nin seçkin değişimine yönelik ileri hamlesini rejim krizi yaratma pahasına savuşturdu. MHP Genel Başkanı'nın sözleri, Anayasa Mahkemesi'nin meşruiyetini kaybettiğine dair hükümler içeriyor. Anayasa Mahkemesi yol açtığı hasarı giderecek araçlara sahip değil. Çözüm, bu mahkemenin de hukuk içinde kullanamadığı yetkilerini sınırlandırmakta. TBMM'nin anayasa yapma iradesini rehinden kurtarması ve yargının siyasî partiler üzerinde "kapatma tehdidi" ile kurduğu tahakkümün parti kapatmayı gerçekten zorlaştırarak ortadan kaldırılması lâzım.

Türkiye süreklilik kazanan bir anayasal krizin içinde yaşıyor. Bu kriz ancak ve ancak anayasa değiştirilerek çözülebilir. AK Parti'nin, MHP'nin önerilerini, "diplomasi"yi seferber ederek ve derin bir stratejiyi devreye sokarak kapsamlı bir anayasa reformuna konu etmesi şart. Anayasa Mahkemesi'ni altında ezildiği yükten kurtarmak bile Türkiye'nin önünü açacak, siyasî istikrarı kalıcı hale getirecek bir çözüm olarak kabul görebilir.

 
zaman



Bu yazı 1,057 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Eylül 2012 Bu sefer çözülecek mi?
    • 16 Eylül 2012 Din eğitiminde devlet tekeli kalkıyor
    • 14 Eylül 2012 Siyaset, artık dine alet edilmiyor!
    • 13 Eylül 2012 CHP, PKK ile müzakere yapabilir mi?
    • 9 Eylül 2012 Merkez Sağ'ın son noktası
    • 7 Eylül 2012 Başbakan sertleşmekte haklı mı?
    • 28 Ağustos 2012 Hükümet haklı çıktı
    • 26 Ağustos 2012 Kawa ve Ergenekon
    • 24 Ağustos 2012 Terör sorunu ayrışıyor
    • 17 Ağustos 2012 Hem şiddet üreten, hem barış isteyen bir örgüt
    • 16 Ağustos 2012 'Paralel devlet'in iflası
    • 12 Ağustos 2012 Kürt, Türk, Alevî ve Sünni olmak
    • 10 Ağustos 2012 Yangını kim söndürecek?
    • 5 Ağustos 2012 Ordulaşan partiler ve partileşen ordular
    • 22 Temmuz 2012 Davutoğlu haklı çıkarsa?
    • 17 Temmuz 2012 'Hücre yenilenmesi'
    • 29 Haziran 2012 ÖYM'leri kaldırması için hükümete yetki verdiniz mi?
    • 24 Haziran 2012 Türkiye savaşa girer mi?
    • 21 Haziran 2012 Teröre teslim olmak
    • 19 Haziran 2012 Çözüme yakın mıyız?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,731 µs