AK Parti iktidarına güvenmeyenler, Ergenekon davasından da kuşku duyuyor
- Bir soru: Yıllarca önce emekli olmuş generaller nasıl darbe yapacak?
Akıllı bir cevap: Askerde uzantıları yok mu? 12 Mart öncesi, hem ordu içinde, hem de medyada örgütlenerek, yanlarına da emekli askerleri, 27 Mayıs kalıntılarını alarak askeri müdahale hazırlıklarına girişmemişler miydi? 9 Mart zihniyeti, Ergenekon'la hortladı. 12 Mart 1971'de, Genelkurmay Başkanı, Memduh Tağmaç, Cumhurbaşkanı da Cevdet Sunay'dı. 9 Mart'a geçit vermediler. Zaten, Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur ile Kara Kuvvetleri Komutanı Faruk Gürler'in son anda gözleri korkmuştu; ama, gene de, Demirel'in tasfiye edilmesi önlenemedi. Bugün de, komuta kademesi, Hilmi Özkök'ten başlayarak, Yaşar Büyükanıt ve şimdi de İlker Başbuğ, darbeye sıcak bakmıyor. Aynı 9 Martçılar gibi, Ergenekoncular da, bertaraf edildi.
- Bir soru: Ergenekon Kontrgerilla mı? Kontrgerilla'nın içinde ABD yok mu?
Yerinde bir cevap: Kontrgerilla sisteminde, Özel Harpçilerden oluşan askeri kanadın yanı sıra, silâhlandırılmış sivil kuvvetler, sabotaj, bombalama ve suikast gibi yöntemlerle gayri nizami harbi yürütüyor. Amaç "istikrarı" kurmak. Yani, arzu edilen düzeni getirmek. İstenmeyen hükûmeti düşürüp, "yandaş" görülen iktidarı işbaşına geçirmek. Bu faaliyetler, bir "psikolojik harekat" çerçevesinde, medya ve sivil toplum örgütleri kullanılarak yapılıyor. ABD, komünistlere ve hatta sola karşı bu yöntemi hem 12 Mart'ta, hem 12 Eylül'de kullandı. Aynı şablondan, Ergenekon da yararlanıyor. Örgütün hedefi, istenmeyen AK Parti'yi devirerek "istikrarı" sağlamak, Baasçı bir sistemle ülkeyi yönetmek, Türkiye'yi, ABD ve AB'den koparıp, Rusya çizgisine çekmekti. Laiklik mitinglerini hatırlayınız: "Ne AB, ne ABD, tam bağımsız Türkiye" demiyorlar mıydı?
AK Parti'ye güvenmeyebilirsiniz ama, buna rağmen, Ergenekon davasını "fasa fiso" gibi görmek yanlış. Türkiye, ancak geçmişiyle hesaplaşarak daha vasıflı bir demokrasiye geçebilir. Ergenekon dosyasına, "AK Parti muhalifleriyle hesaplaşıyor" yaftasını yapıştırmak doğru değil. Çünkü Ergenekon tipi faaliyetler ve darbe teşebbüsleri ülkemizde çok görüldü. İddianamenin yarısı gerçek olsa, gene de büyük bir tehlike bertaraf ediliyor diye sevinmeliyiz.
Türkiye'nin ayıbı: Parti kapatma
Kayıp trilyon davasının, Türkiye'nin bir ayıbı sonucu doğduğunu yazmıştım. Kimi okur, bu ayıbın ne olduğunu anlayamamış. Elbette "parti kapatmak" tan söz ediyorum. "Canım Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de, Refah Partisi'nin kapatılmasını onayladı" şeklinde bir itirazla karşılaşacağımı biliyorum.
Kimisine göre, parti kapatmak, ayıp sayılmayabilir. Ama ben, daima, partilerin sandıkta halk tarafından kapatılmasını savundum. Zaten, diğeri fayda da sağlamıyor.
Diyelim ki, Refah Partisi'nin kapatılması, adil bir karardı. Ama yararlı oldu mu? Korkulan "tehlikeyi" bertaraf etti mi?
Refah'tan korkanların, bu defa AK Parti'den korktuklarını görüyorum. Demek, mahkeme kararıyla parti kapatmak çare değil.
Ben, şahsen, Erbakan'ın affını haklı buldum. Zarar tazmin edilince, zaten hapis cezası gerekmezdi. Abdullah Gül'ün de, istemeye istemeye bu kararı verdiğinin farkındayım. Fakat, bakıyorum, etrafta değişik kanaatte olan çok sayıda insan var. Malum çevreden söz ediyorum. Hani şu, Gül denizde yürüse, "Yüzme bilmiyor" diye kulp takacak vasıfta olanları kastediyorum. Onlar ne sanıyor biliyor musunuz? "Cumhurbaşkanı, Erbakan'ı affederek, kendi tabanına siyasi mesaj verdi."
Şu işe bakın, Türkiye, kabak gibi ikiye bölünmüş. Birisinin "ak" dediğine, diğeri "kara" demekte ısrarlı.
Hatırlatma
Kayıp trilyon davasında Abdullah Gül ile aynı durumda olan Şevket Kazan, Ahmet Tekdal, Recai Kutan, Oğuzhan Asiltürk, Fehim Adak gibi önde gelen yöneticiler beraat etti. Bu arada Hazine'nin açtığı alacak davasında, Abdullah Gül'ün mal varlığına konulan tedbir, Ankara 6. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından, "Gül'ün Hazine'nin zararından sorumlu olmadığı" gerekçesiyle kaldırıldı.
sabah
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle