En Sıcak Konular

Fikret Bila


Fikret Bila
0 0 0000

ABD ve Rusya’nın güç gösterisi



Karadeniz ısınıyor. Anlaşılıyor ki, önümüzdeki dönemde ABD ile Rusya arasındaki nüfuz mücadelesinin önemli zeminlerinden biri de Karadeniz olacak. Kafkasya’ya hâkim olmak için Karadeniz’e hâkim olmak gerektiğini iki taraf da biliyor. Rusya’nın yıllardır sıcak denizlere inme mücadelesi gibi Soğuk Savaş sonrasında da ABD, Karadeniz’e çıkmanın yollarını arıyordu.
Rusya, Gürcistan olayında dişini gösterdi. Ordusunu Gürcistan’a soktu, Kafkasya’da var olduğunu kanıtladı. Gürcistan’ı denizden ablukaya alarak Karadeniz’deki askeri gücünü de hissettirdi. Ukrayna, Rus savaş gemilerini tekrar limanlarına almayabileceğini açıkladı ama Moskova’ya karşı dediğini yapamadı. Rus donanması, Ukrayna limanlarına döndü.

Yardım adıyla güç gösterisi
ABD, ‘Gürcistan’a insani yardım götüreceğim’ diye savaş gemilerini Karadeniz’e soktu. Aynı zamanda NATO tatbikatları nedeniyle Polonya ve İspanya gemileri de Boğazlar’ı geçerek Karadeniz’e girdiler. ABD’nin “yardım” getiren gemisi, savaş yeteneği en yüksek firkateynlerden biri. Başka savaş gemileri de yine “yardım” adıyla Karadeniz’e gelecek. NATO şemsiyesi altında da Karadeniz’de Rus donanmasına karşı deniz gücü bulundurulacağı anlaşılıyor.
ABD’nin Karadeniz’e çıkmasıyla birlikte, Rus gemileri de Akdeniz’e açılıyor. Rusya, Karadeniz’den sonra Akdeniz’de bayrak gösterecek.
Bütün bunlar ABD ile Rusya arasındaki nüfuz mücadelesinin yansımaları.
Soğuk Savaş sonrasında uzun bir süre tek süper güç olarak kalan ABD’ye karşı, Rusya yeniden varlık göstermeye çalışıyor. Yeni denge arayışı.

Paylaşım düzeni
Olan bitene bakıldığında, Soğuk Savaş sonrası dönemde de güçlü devletlerin “yeni bir paylaşım” savaşına giriştiği görülüyor. Sovyetler dağılınca, oluşmaya başlayan “yeni dünya düzeni”nin özünün de farklı olmadığı kısa sürede anlaşıldı.
Sovyet Bloku’nun dağılmasıyla ABD ve Avrupa, NATO ve AB yoluyla, Moskova’dan kurtulan devletleri “batan geminin malları” gibi hemen nüfuzları altına aldılar. Doğu Avrupa ülkeleri de son sürat Moskova’dan kaçıp Washington’ın himayesine sağındılar. Şimdi Ukrayna ve Gürcistan da aynı yolda koşmaya çalışıyorlar. Moskova yerine Washington...

Paylaşım anlayışı değişemez mi?
Soğuk Savaş döneminde “dehşet dengesi”yle korunan paylaşılmış nüfuz alanları, Sovyetler’den sonra “yeniden dağıtım”a tutuldu. ABD, nüfuz alanını genişletti, Rusya kaybettiklerini geri almaya çalışıyor.
Tabii bu arada sözünü ettiğimiz alanlar, Moskova ve Washington’a tabiyetle yaşamlarını sürdürmeye çalışan ülkeler ve halklar. Zaman zaman birbirlerine saldıran, büyük merkezlerin politikalarına göre savaş çıkaran veya barış yapan ama bağımsız iradeleri olmayan bu ülke yönetimlerinin ipleri yine süper güçlerin elinde.
Oysa Soğuk Savaş sonrasında paylaşım anlayışı değişemez miydi? Yıllar süren “dehşet dengesi” altında çekilen acılara, yapılan savaşlara son verilemez miydi?
Nüfuz paylaşımının yerini, insanlık paylaşımı alamaz mıydı? Refah ve kalkınmaya kilitlenmiş, teknolojiyi paylaşan, doğal kaynakları işbirliği içinde değerlendirip yarattığı olanakları insanca bölüşen yeni bir paylaşım anlayışı geliştirilemez miydi? Bu anlayışla yeni bir Birleşmiş Milletler yapısı oluşturulamaz mıydı?
Kafkasya ve Karadeniz’de yaşananlar, anlayışta bir değişiklik olmadığını gösteriyor.


milliyet



Bu yazı 1,203 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Eylül 2012 Ankara’nın müzakere planı nedir?
    • 26 Eylül 2012 Özkök: Bektaşi fıkrasına döndü
    • 19 Eylül 2012 PKK, BDP’yi boşa çıkardı
    • 9 Eylül 2012 PKK’nın yerleştirmeye çalıştığı dil
    • 7 Eylül 2012 Bomba sayımı vardı
    • 5 Eylül 2012 PKK’nın ‘ele geçirme’ ısrarı
    • 29 Ağustos 2012 Çiçek’in mutabakat çağrısının muhatabı
    • 28 Ağustos 2012 Çiçek’ten ulusal mutabakat çağrısı
    • 26 Ağustos 2012 Kuzey Irak-Kuzey Suriye çelişkisi
    • 25 Ağustos 2012 ''Çözüm'' denilince ne anlaşılıyor?
    • 23 Ağustos 2012 Sadece cenazede değil
    • 19 Ağustos 2012 PKK’nın ''kontrol bende'' mesajı
    • 15 Ağustos 2012 PKK ile ilgili yanılgılar
    • 8 Ağustos 2012 Şemdinli’de neler oluyor?
    • 6 Ağustos 2012 PKK saldırılarının şifreleri
    • 5 Ağustos 2012 Büyük tasfiye
    • 29 Temmuz 2012 Kuzey Irak’ta ağzı sütten yanan Türkiye
    • 27 Temmuz 2012 Ankara’nın Barzani tercihi
    • 26 Temmuz 2012 PKK ve Kürt sorunu boyut değiştiriyor
    • 22 Temmuz 2012 Esad’ın tutunması artık çok zor

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,670 µs