En Sıcak Konular

Ahmet Taşgetiren


Ahmet Taşgetiren
0 0 0000

Uydu söylemler



Uluslar arası medyada, Türkiye'nin adının geçtiği her yerde, "Ermeni soykırımı" ya da "Kürt ayrılıkçı hareketi ile savaş" ya da "Kıbrıs işgali" ile birlikte anılması nasıl olurdu?
 
Elbette, bundan rahatsızlık duyardık; çünkü, tüm bu hadiselerde Türkiye'nin doğrusu, bu tanımlamalara götüren olgular değildi. Türkiye, ne "Ermeni meselesi"ne "soykırım" diye bakıyor, ne "Kürt meselesi"ni, "bağımsızlık hareketi"ne karşı bir "iç savaş" gibi görüyor, ne de "1974 Kıbrıs harekatı"nı "işgal" gibi anlıyordu. Kıbrıs harekatına "Barış harekatı" adını koymuştuk. Ama, bütün bunları uluslar arası medyada tedavüle koyabilmek kolay olmuyor.

Deyim yerindeyse alnınızın damarı çatlıyor. Çünkü uluslar arası medya, istisnalar olmakla birlikte, her güç odağı gibi, hatta ondan daha çok, politik - ekonomik - stratejik çıkarlarla iç içe yürüyor. Mesela, bizim kadar Ermeni Diyasporası da uluslar arası medya üzerinde çalışıyor ve haberlerin genel akışını etkilemek istiyor, aynı şekilde bir uluslar arası "Kürt lobisi" var, ya da "Kürt meselesi"ni kullanıp Türkiye'yi sıkıştırmak için kullanan güç odakları var, onların uluslar arası medyaya empoze ettiği bir dil söz konusu...

Rum - Yunan lobisi, Kıbrıs için harıl harıl çalışıyor ve uluslar arası medyaya dil empoze ediyor. Bu önemli, çünkü, uluslar arası kamuoyu da bir diplomatik güç niteliği taşıyor ve onu etkileyen taraf, pazarlıkta ağırlık kazanıyor. Böyle bir durumda kendi tezlerinizi masaya sürmek için iki kere düşünmek ve bunun uluslar arası kamuoyunda nasıl karşılanacağını hesap etmek zorunda kalıyorsunuz. Şimdi gelelim, Türk dış politikasının önüne konan Ömer el Beşir ve Ahmedinejad problemlerine...

Afrika Zirvesi çerçevesinde Ömer el Beşir'i Türkiye'ye davet edebilmek için, Türk Hariciyesi'nin bin kere düşünmek zorunda kaldığını tahmin etmek zor değil. Çünkü o bir "soykırım sorumlusu!" olarak medyada çarmıha gerilmiş durumda. Ahmedinejad'ın Türkiye'ye gelmesi de ciddi bir sorun oldu. Çünkü o, İran'ın devlet başkanı idi, İran, Amerika - İsrail ekseninde asla buluşulamayacak bir aktördü ve Türkiye, onu davet edecekti, bu nasıl olurdu? Türkiye kamuoyu ne Darfur'da ne olup bittiğine yeterince vakıftı, ne İran'ın nükleer alanda yaptığı çalışmalara...

Ya Sudan'da, Batı emperyalizmi ile müthiş bir hesaplaşma yaşanıyor idiyse ve bazı Batılı ülkeler, birtakım güçleri Sudan yönetimini pusturmak için kullanıyorsa... Veya, Ortadoğu'da İsrail'in dişine kadar nükleer güçle donanmış olduğunu bildiği halde hiç ses çıkarmayan küresel güçler, İran'ın "Batı ile hesaplaşan" çizgisini boğmak için bir kuşatma harekatı sürdürüyor ve bunun için Türkiye'yi de kullanmak istiyorsa...

İşte, Karadeniz'e gemi çıkarma işine Amerika gibi bakmadık. Kafkasya'ya da Rusya gibi bakmıyoruz. Gürcistan'la ilişkilerimiz iyi ama, bu her şeyi onayladığımız anlamına gelmiyor. Sudan'da hakikaten "insanlık dışı" uygulamalar varsa, onunla da bütünleşmemek gerek, ama bu, Batı'nın hesaplarına angaje olma anlamına da gelmemeli. Zaman zaman İran'la da farklı tavırlar içine giriyoruz, Ortadoğu'nun başka İslam ülkeleri ile de...

Afganistan'da NATO birlikleri içinde varız, ama, orada bile, Türkiye'nin kendine özgü rolleri ile olmak söz konusu. Onun için "Daha çok asker gönderme" ve "savaş rolü"ne itiraz ediyor. Kabul, "Uydu söylemler"den kurtulmak ve Türkiye'nin özgün dilini bulmak kolay değil. Şu günlerde Google'a "Soykırım" sözcüğünü yazsanız, belki de önünüze iki büyük yığın çıkar. Birisi Ermeni iddialarını taşır, yani Türkiye'yi suçlamaktadır, diğeri Sudan'ı, el Beşir'i... Hadi çıkın bakalım işin içinden...

Uluslar arası medyayı süzmek gerçekten hassas bir filtre sistemini devrede tutmayı gerektiriyor. Bu da, sağlıklı bir bilgiyle mümkün. Belki de her haberi okurken, "Bu kimin stratejisinden süzülmüş?" sorusunu sormak gerekiyor. Bu filtre sisteminin, bizim medyamızda bulunduğunu söylemek zor. Tabii ki Türkiye'de iyi dış politika uzmanları ve yazarları var.

Ama bu, günlük medya akışını ne kadar belirleyebiliyor, derseniz, bunun oldukça sınırlı olduğunu söylemek lazım. Ne derler, camdan kulübede yaşıyorsanız, komşunun evini taşlamayacaksınız. Dış politika böyle bir şey. İster istemez, farklı açılardan bakmak durumundasınız.

Çünkü ülkenizin çıkarları sizi buna mecbur eder. Tabii ki insani hassasiyetler önceliklidir ama, insani hassasiyetlerin bile politik - stratejik hesaplar için çarpıtıldığını kabul etmek lazım. Bosna'da insanlığın vicdanı neden 250 bin kişi can verdikten sonra harekete geçti?

Çeçenistan'daki Rus cinayetleri "Terör karşıtlığı" kumpasında nasıl örtbas edildi? Filistin'de İsrail zulmü, neden "terör" şerhi düşülmeden gündeme gelmez? Neden İsrail'in (ya da ABD, Çin, Rusya, Fransa ve ötekilerin) nükleer silahları dünya gündeminde birinci sırada değildir? Son söz: Uluslar arası ajansları filtresiz kullananlar "uydu söylemler"den kurtulamaz...

bugün



Bu yazı 1,058 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 25 Eylül 2012 Vesayet tortusunu silmek...
    • 20 Eylül 2012 Ana gündem: Terörü yok etmek
    • 12 Eylül 2012 Gültan Kışanak kaçırılsa...
    • 11 Eylül 2012 AK Parti formatının önemi
    • 9 Eylül 2012 Ne kadar çok ''keşke'' diyoruz
    • 7 Eylül 2012 ''Akil adam'' enstrümanı
    • 28 Ağustos 2012 MGK ne yapacak?
    • 26 Ağustos 2012 Düşme, düşersen üzerine çullanırlar
    • 19 Ağustos 2012 Bayram nostaljisi
    • 14 Ağustos 2012 Aygün ve bölgenin çıplak gerçeği
    • 12 Ağustos 2012 115 asker ölseydi...
    • 9 Ağustos 2012 ''Güvenlikçi politika''
    • 7 Ağustos 2012 Şemdinlili bir ananın Karayılan'a mektubu
    • 2 Ağustos 2012 ''Daha büyük harita''
    • 27 Temmuz 2012 Ortak mutluluğu planlamak
    • 26 Temmuz 2012 Ortadoğu'da ne oluyor?
    • 24 Temmuz 2012 Bölgesel Kürt yapılanması
    • 19 Temmuz 2012 Erdoğan'ın kurgusu ne?
    • 18 Temmuz 2012 Kılıçdaroğlu için son raunt
    • 27 Haziran 2012 Türkiye sınanıyor

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,433 µs