Derya Sazak
0 0 0000
Ekmek ve mayın
Erzincan-Kemah’ta, Sarıyazı köyü yol ayrımına PKK’nın döşediği mayının uzaktan patlatılması sonucu şehit olan 9 asker acı ve gözyaşları içinde toprağa verildi.
Kanlı pusu, köyden erzak isteyenlerce kurulmuş.
Sarıyazılı Gülhanım Dirican olayı anlatıyor:
“Kapımız çalınınca, komşularımız geldi sanarak kapıyı açtım. Yeşil elbiseli ve düzgün konuşan üç kişi yiyecek bir şeyler istediler. Birkaç parça ekmek verdim. Yolcu sandım onları. Sabah da askerler geldi. Komutanlara bunları anlattım. Onlar da bana teşekkür edip gitti. Köyden ayrıldıktan sonra şehit olduklarını öğrendim, çok üzüldüm.”
PKK sözcüleri her fırsatta “barış”tan söz ediyorlar, inandırıcı olmasalar da, “saldırı tarzında silahlı mücadeleyi onaylamadıklarını” savunuyorlar, Güngören’de olduğu gibi masum insanları hedef alan patlamaları üstlenmiyorlar, reddediyorlar.
Ancak erzak aldıkları, ekmeğini yedikleri köyden çekilirken, askerlerin oraya geleceklerini bilerek yola döşedikleri mayını uzaktan patlatıyorlar.
Bu kalleş pusunun sonucu bir yarbay, 8 er ölüyor. Bir yüzbaşı ve er ağır yaralanıyor.
Ortada ne bir çatışma var; ne de sınır ötesi bir harekât.
Askerliğini yaparken, köye denetime giden çocuklar, “kirli” bir yöntemin, mayınlı saldırının kurbanı oluyorlar.
Ekmek ve mayın!
Savaş ve insanlık suçları arasında kara mayınlarının özel bir yeri var. Suriye sınırında kaçakçılığa karşı döşenmiş mayınların temizlenmesiyle bu arazilerin tarıma, istihdama açılması, “ekmek kapısı” olması amaçlanırken, PKK’nın Hakkâri’den başlayarak sınır köylerine döşediği mayınlar, asker sivil çoluk çocuk, kadın demeden can almaya devam ediyor. Son olarak Şemdinli’de bir çocuk bu yüzden öldü. 22 Temmuz seçimleri nedeniyle geçen yaz Tunceli’ye gittiğimizde PKK’nın Erzincan karayoluna mayın döşediği ve yolcu otobüslerinin bile tehdit altında olduğu anlatılmıştı.
Örgütün Tunceli-Erzincan koridorunu kullanarak Karadeniz, Kelkit Vadisi ve Sivas, Tokat hattına sızmaya çalıştığı bildiriliyor.
PKK’nın sızmaya çalıştığı Alevi köyleri.
Ekmek karşılığında pusu kurduğu köye giden askerler ise Anadolu çocukları. Onlar tezkere olup “ekmek parası” kazanmaya başlamadan 18-20 yaşlarında ölüyorlar.
Ortada bir çatışma yokken, bu çocukları hedef belleyip havaya uçurmak alçakça bir saldırıdır.
Sürekli barıştan söz edip savaşı körüklemek PKK’nın işine geliyor. Ancak gözü yaşlı anaları, eşleri, iki yaşındaki çocuğuyla tarifsiz bir acı yaşayan Dr. Emine Şamdancı ve asker ailelerinin ömür boyu sürecek tepkisiyle “barış”tan söz edemezsiniz.
Erzincan’a 20 kilometre uzaklıkta askerin düştüğü bu tuzak, “insani” yönü kadar, alınan önlemler-ihmaller yönüyle de sorgulanmalıdır.
Bu yazı 1,170 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
26 Aralık 2010
Davutoğlu yılı
-
29 Kasım 2009
Kıyamet
-
27 Mart 2009
Darbe davası
-
14 Ağustos 2008
Ekmek ve mayın
-
8 Aralık 2007
Katliam davası
-
1 Eylül 2007
Kabine ve program
-
28 Kasım 2006
Ne darbesi?
-
8 Eylül 2006
Camide linç
-
2 Eylül 2006
Çatışma belgesi
-
1 Eylül 2006
Asker riski
-
18 Ağustos 2006
Asbestli gemi
-
11 Ağustos 2006
Korku çağı
-
8 Haziran 2006
Perihan'ın davası
-
1 Haziran 2006
Mevlana gibi
-
2 Mayıs 2006
Eskiye dönüş
Yorumlar
+ Yorum Ekle