Gürcistan Devlet Başkanı Saakaşvili, perşembe akşamı ordusuna Güney Osetya’ya girme, buradaki ‘ayrılıkçı’ları iktidardan indirme ve ‘ülke’ye hâkim olma emrini verdiğinde ne düşünüyordu acaba?
Saakaşvili, dün dinlediğim kadarıyla ilk emri kendisinin verdiğini hatırlamıyor
bile ve derin bir hayal kırıklığı yaşayan bütün insanlar gibi ilk tepkisi olan biteni inkâr etmek, gerçeği inkâr etmek oluyor. ‘Rusya bunu uzun zaman önce planladı ve tam da Olimpiyat açılışı gibi dünyanın dikkatinin başka yerde olduğu bir zamana denk getirdi’ diyor.
Oysa zamanlamayı yapan kendisi. Perşembe akşamı Gürcü askerleri Güney Osetya’ya girmese, ertesi gün Rus askerlerinin bırakın Osetya’yı, Gürcistan’ın içinde Gori’yi veya Tiflis’i bombalamasına bir bahane verilmemiş olacak.
Uzun süredir sakin duran Abhaz cephesinde hareketlenme olmayacak, buradaki Rus generali Gürcistan’a, ‘Toplayın pılınızı pırtınızı ve gidin’ diye ültimatom vermeyecek.
Şurası açık ki Saakaşvili ülkesini bir kumarda kaybetti. Saakaşvili’ye bu saatten sonra acımanın anlamı yok ama Gürcü halkı için hepimiz üzülmeliyiz. Kendi ülkemizin geleceği açısından da hepimiz endişelenmeliyiz.
Rusya, Putin başa geçtiğinden beri yeniden emperyal bir güç olabilmek, eskisi gibi dünyanın yarısına doğrudan veya dolaylı olarak hükmedebilmek istiyor. Aslında bu Rusya’nın boyunu ve imkânlarını aşan bir hırs. Ama konu Kafkasya’ya, Gürcistan’a hükmetmek olunca bu kadar emin olmamak lazım, Rusya’nın eli de, gücü de, hırsı da buraya yetişmeye, başarılı olmaya yakın.
İşte o yüzden, Sovyetler Birliği’nin son Dışişleri Bakanı Eduard Şevardnadze, bağımsız Gürcistan’ın da ilk Devlet Başkanı olduğunda, çok ama çok dikkatli bir çizgi üzerine kurdu siyasetini: Ülkesini rahatsız edici olmayan ağır adımlarla Batı’ya yaklaştırırken, Rusya’dan da bağımsızlaştıracaktı.
Rusya’dan bağımsız olmak o kadar da kolay değil. Geçen yıl gördük, Rusya’nın
sırf Gürcistan’dan şarap ithalatını durdurması bile bu ülkeyi derinden etkiliyor, ekonomi altüst olabiliyor.
Bu şartlar altında Şevardnadze ‘çok yavaş’ olmakla eleştirildi ve yerine aşırı milliyetçi, genç ve hevesli Saakaşvili geldi. Geldiği günden beri savaşın diliyle konuşuyor Saakaşvili ve açıkçası boş konuşuyor. Çünkü o geldiği günden beri Abhazya ve Osetya ile ilgili politikalarıyla bu iki ülkeyi Rusya’nın kucağına daha fazla itmekten başka bir şey yapmadı gerçekte.
Demokrasinin, barışın ve kardeşliğin diliyle konuşsa, Abhazya’yı da, Osetya’yı da Rusya’ya karşı kendi yanına çekebilirdi. Ama o tam tersini yaptı.
Bu saatten sonra fazlasıyla umutsuzum aslında. Rusya’nın bir daha gitmemek üzere Gürcistan’a girdiğini, bu küçük, fakir, umutsuz ve fakat gururlu ülkeye Rus yanlısı bir yönetim seçilene kadar da bölgede silahlı külahlı çatışmaların yaşanacağını düşünüyorum.
Radikal
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle