En Sıcak Konular

Emre Aköz


Emre Aköz
0 0 0000

Rektörlerin çiftliği olan üniversiteler



Gelişmeyle birlikte değişimin geleceğine inanırız. Mesela ekonominin gelişmesi, ortaya yeni aktörlerin çıkmasına yol açar, böylece eski manzara değişir.
Ancak bu varsayım her zaman doğru değil. Bazı durumlarda gelişme, eski iktidar yapısının güçlenerek sürmesini de sağlıyor, yani gelişme, değişime neden olmayabiliyor .


Üniversite yönetimleri açısından da benzeri bir örneği verebiliriz.
Devlet üniversitesinde bir rektör şöyle seçiliyor:
Önce oylama yapılıyor. Akademisyenler en az 6 adaya oy veriyorlar.
YÖK'e en çok oy olan 6 adayın ismi bildiriliyor. YÖK bu sayıyı 3'e indirip Cumhurbaşkanı'na sunuyor. Cumhurbaşkanı da o üç adaydan birini rektör olarak atıyor.
Saçma sapan bir sistem bu.
Daha önce de defalarca yazdım: Üniversitedeki seçimde tek oy alan ( yani pratikte kendisinden başkası tarafından desteklenmeyen ) bir kişi rektör atanabilir.
Geçen yıl bunu birlikte yaşamadık mı? Dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, sadece iki oy alan kişiyi rektör atanmıştı. (Daha sonra, öteki oyun aynı üniversitede çalışan eşi tarafından verildiğini öğrenmiştik.)

Bu sistemin bir an evvel değiştirilerek, akılcı bir yapıya kavuşturulması gerekiyor.
Ama o arada, şunu sormamız gerek: Niye okuldaki oylamada birinci gelen aday doğrudan atanmıyor?
Bunun birkaç sebebi var.
Birincisi, hiç kuşkusuz, ideolojik kaygılar: " Ya hocaların seçtiği kişi yeteri kadar devlete bağlı değilse? "
İşte yukarıda anlattığım seçim sistemi, bu olasılığı engellemek için çalışıyor.
Bu mekanizmanın sonucunu geçen yıl görmüştük: Eski YÖK Başkanı Erdoğan Teziç, üstüne hiç vazife olmamasına rağmen, 367 meselesi gündeme geldiğinde, atanmalarını sağladığı rektörleri ardına dizerek, parti başkanı edasıyla basın toplantısı yapmıştı.

Gelelim ikinci sebebe:
İkinci sebep aynı zamanda, yazının başında sözünü ettiğim varsayımla ilgili.
Bildiğiniz gibi üniversitelerimiz gelişiyor. Öğrenci sayısıyla birlikte, kaynakları artıyor, kadroları genişliyor.
Peki, bu gelişme, yönetimi nasıl etkiliyor? Gelişmeyle birlikte ortaya yeni tipte kadrolar mı çıkıyor?
Hayır!
Hatta tam tersi oluyor.
Üniversite büyürken, rektör, gerek yönetim kadrolarını, gerek diğer atamaları, görevlendirmeleri kendi çıkarına uygun bir biçimde yapıyor.
Böylece rektör, üniversitenin gelişmesinden, yandaşlarını ve müstakbel destekçilerini nemalandırmış oluyor.
Seçim zamanı geldiğinde de, o kişiler oylarını kendilerine koltuk çıkan rektöre veriyor.
Haberlerde izlemişsinizdir: Bu işi öylesine abartanlar var ki görev süresi dolduğu için mecburen çekilecek olan kimi rektörler, yerlerine eşlerini getirmek için uğraşıyorlar!
Yani " Avantajlarınızın devamını istiyorsanız, eşime oy verin, merak etmeyin perde arkasında ben olacağım " demiş oluyorlar.
İşte o saçma rektör belirleme sisteminin bir amacı da bu: Hazine'den aldığı parayla ve tahsis edilen yeni kadrolarla gelişen üniversiteleri kendi çiftlikleri haline getirmeye çalışan, koltuk sevdalısı rektörleri engellemek.
Yani eski rektörün kurguladığı oylama tezgâhına karşı, icabında tek oy alan adayı rektörlüğe atayarak, okulun çiftlikleşmesinin önünü kesmek.
Ancak olayın bu yönü, sistemi haklı çıkarmaz. Bilime değil, ideolojiye öncelik veren YÖK Kanunu'nun ve dolayısıyla rektör belirleme sisteminin kökten değişmesi şart.

sabah



Bu yazı 1,010 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 23 Ağustos 2012 Yeni Anteplere dikkat!
    • 28 Haziran 2012 Suriye aynı zamanda Rusya'dır!
    • 21 Haziran 2012 Bunlar bizi kandırıyor
    • 23 Mayıs 2012 Tek emperyalist ABD mi?
    • 15 Mayıs 2012 Silivri izlenimleri (1)
    • 10 Mayıs 2012 Başkanlık sistemi: Valiyi halk mı seçecek?
    • 6 Mayıs 2012 Aşk olmadan meşk olur mu?
    • 3 Mayıs 2012 Çelişik mesajlar kafa karıştırıyor
    • 27 Nisan 2012 27 Nisan'ın da hesabı sorulacak mı?
    • 24 Nisan 2012 Stalinci olmak suç mu, değil mi?
    • 3 Nisan 2012 PKK'nın vesayet aracı KCK
    • 16 Mart 2012 Aleviler neden Sivas'ı 'yaptıranları' görmek istemez?
    • 9 Mart 2012 Hani kadınları eve kapatacaklardı?
    • 22 Şubat 2012 Seçilmişler, atanmışların kulu değil... Ya seçenler?
    • 16 Şubat 2012 Krizler bitmeyecek
    • 14 Şubat 2012 O ajanlara bir de böyle bakın
    • 10 Şubat 2012 2014 kavgası
    • 8 Şubat 2012 Kemalistler ve İsrail lobisi
    • 5 Şubat 2012 Müsamere kardeşliği
    • 25 Ocak 2012 Kemalistlerin baba kompleksi

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,519 µs