En Sıcak Konular

Emre Aköz


Emre Aköz
0 0 0000

Askeri vesayetten yargı vesayetine



Anayasa Mahkemesi'nin 'ölçülü biçili' kararı, AKP'ye destek olan kesimlerde (örneğin Anadolu sermayesi) biriken gerilimi bir anda sıfırladı.
Halbuki karar öncesinde bu kitlenin sinirleri tel teldi. Mağduriyet duyguları, her geçen gün yoğunlaşıyordu.
Eleştiriler de ertelenmişti: Mesela ürettiği malın çoğunu ihraç eden ama döviz kurları nedeniyle sürekli kaybeden kesim dahi susmuş, bekliyordu.
Şimdi ise "Hadi bakalım, artık ekonomiyi konuşalım" diyorlar ve kendi açılarından da haklılar.
Özetle, " Hatice'ye değil, neticeye bak " anlayışı hâkim oldu. Madem parti kapatılmadı, o halde " yola devam ."

Ancak çok önemli bir nokta neredeyse unutuldu: AYM'nin, Meclis tarafından değiştirilen 10'uncu ve 42'nci Anayasa maddeleri hakkında 5 Haziran'da aldığı iptal kararı.
O karar Anayasa'ya da, demokrasiye de, cumhuriyete de aykırıydı.
Anayasa'ya aykırıydı: Çünkü AYM, Anayasa değişikliklerinde ancak 'biçim' denetimi yapabilir, 'içeriğe' bakamaz. Bu zaten kapı gibi bir Anayasa hükmü ama AYM, düpedüz suç işleyerek o kararı verdi.
Demokrasiye aykırıydı: Çünkü demokrasi bir hak ve özgürlükler rejimidir. AYM üniversiteyi kazanan türbanlı kızların eğitim ve dilediğince yaşama hakkını ellerinden aldı.
Cumhuriyete aykırı: Kuvvetler Ayrılığı ilkesi (yani; Yasama, Yürütme ve Yargının net ayrımı) modern devlet anlayışının en temel ilkelerinden biridir. AYM, Yasamanın yetki alanına müdahale ederek, o ilkeyi de çiğnedi.

Ama partinin kapatılmaması biriken gazı aldığı için, artık kimse geriye bakmayacak.
AKP'nin kurtulmasıyla birlikte o korkunç "10 ve 42 kararı" da meşrulaşmış oldu.
Yani kapatma sürecinde AYM, kendisine Anayasa tarafından çizilen sınırlara tecavüz ederek bir ' yargıçlar iktidarı' ( jüristokrasi ) kurdu.
Artık AYM, aklına yatmayan, üyelerinin siyaseten karşı çıktığı her türlü Anayasa değişikliğini iptal edebilecek.
Niye ' her türlü' diyorum? Çünkü bizim temel Anayasal değerlerimiz 'laiklik'ten ibaret değil. Daha bunun 'demokrasi'si var, 'sosyal'i var 'hukuk devleti' var.
5 Haziran kararından sonra, her türlü Anayasa değişikliğini, "Bu temel ilkelerden herhangi birine aykırıdır" diye iptal etmek mümkün.

Peki bu durumu geri çevirmek, jüristokrasinin yerleşmesine engel olmak mümkün müydü?
Eğer parti kapatılsaydı, 5 Haziran kararı da sorgulanır olacaktı. Örneğin seçim meydanlarında AYM mahkum edilecekti.
Daha da büyük çoğunlukla iktidara gelen bir parti, AYM'nin karşısına dikilebilecek, mesela mahkemenin kompozisyonunu ya da onu bağlayan kanunları değiştirebilecekti.
Ama artık geçmiş olsun.
AKP'yi ve onu destekleyen kitleleri, ölümü göstererek sıtmaya razı ettiler. Bu arada da kendi iktidarlarını pekiştirmiş oldular.
Bırakın AKP'yi, artık hangi parti 5 Haziran kararını halka şikayet edebilir? Hiçbiri!
Yeni bir ' siyasi/hukuki' kriz çıkana kadar, AYM jüristokratik iktidarının keyfini sürecek.
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin yeni Anayasa çalışmalarına ekim ayında başlayacaklarını söylemiş. Geçiniz!
1961 ve 1982 Anayasaları, 'askeri vesayetin' ürünüydü. Şimdiki de 'yargı vesayetinin' damgasını taşıyacak.
Çünkü 5 Haziran kararı orada durduğu sürece, Yasama, yani Meclis, yetkisini AYM ile paylaşmak zorunda.

sabah



Bu yazı 1,195 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 23 Ağustos 2012 Yeni Anteplere dikkat!
    • 28 Haziran 2012 Suriye aynı zamanda Rusya'dır!
    • 21 Haziran 2012 Bunlar bizi kandırıyor
    • 23 Mayıs 2012 Tek emperyalist ABD mi?
    • 15 Mayıs 2012 Silivri izlenimleri (1)
    • 10 Mayıs 2012 Başkanlık sistemi: Valiyi halk mı seçecek?
    • 6 Mayıs 2012 Aşk olmadan meşk olur mu?
    • 3 Mayıs 2012 Çelişik mesajlar kafa karıştırıyor
    • 27 Nisan 2012 27 Nisan'ın da hesabı sorulacak mı?
    • 24 Nisan 2012 Stalinci olmak suç mu, değil mi?
    • 3 Nisan 2012 PKK'nın vesayet aracı KCK
    • 16 Mart 2012 Aleviler neden Sivas'ı 'yaptıranları' görmek istemez?
    • 9 Mart 2012 Hani kadınları eve kapatacaklardı?
    • 22 Şubat 2012 Seçilmişler, atanmışların kulu değil... Ya seçenler?
    • 16 Şubat 2012 Krizler bitmeyecek
    • 14 Şubat 2012 O ajanlara bir de böyle bakın
    • 10 Şubat 2012 2014 kavgası
    • 8 Şubat 2012 Kemalistler ve İsrail lobisi
    • 5 Şubat 2012 Müsamere kardeşliği
    • 25 Ocak 2012 Kemalistlerin baba kompleksi

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,461 µs