En Sıcak Konular

Ahmet Taşgetiren


Ahmet Taşgetiren
0 0 0000

AYM nasıl kurtulur?



Ak Parti'ye karşı açılmış olan dava, şu anda "AYM nasıl kurtulur?" noktasına geldi dense yanlış olmaz. Dava bir kere açılmış, görülecek. Görülecek ama işler karma karışık hale gelmiş, kapatma kararı verilse bir türlü, verilmese bir türlü. Bir kere, şu anda ülkenin siyasi - sosyal iklimi bambaşka hale gelmiş. Sürmekte olan bir Ergenekon davası var ve o davanın bir ucu, kapatma davası ile bağlantılı.
 
Ergenekon iddianamesinde sanıklar, Ak Parti'nin kapatılması için Yüksek Yargı'ya baskı yapmakla suçlanıyor. Bir: Bu iddiayı ne yapmalı? Bu iddia, kapatma davasını hiç ilgilendirmiyor mu? Burada, 12 Eylül sonrası yargılamalarında Türkeş'e atfedilen bir söz var; demiş ki Türkeş: -Biz sanık sandalyesindeyiz, davamız ise iktidarda.

Bu sözün Ergenekon sanıkları dilinden bugünlere uyarlaması, şöyle olabilir mi? -Biz sanık sandalyesindeyiz ama hedeflediğimiz operasyon yargı eliyle gerçekleşiyor. Eğer Ergenekon tarafından hedeflenen operasyon, Ak Parti'nin kapatılması ve hükümetin devrilmesi ise kapatma davasından çıkacak kapatma sonucu her ikisini de gerçekleştirmiş olacak.

İki: Kapatma davası ile Ergenekon arasında böyle bir paralel kurulmayacak mı? Ve böyle bir paralel kurulduğu zaman, kapatma davasının en azından kapatma şeklindeki sonucu sakatlanmayacak mı?

Üçüncü husus, kapatma ile gelecek olan kaos ortamı.

Ak Parti ne kadar uysal davranırsa davransın, sonuçta kapatma gibi bir karar, ekonomik - siyasi - sosyal yapıyı derinden sarsacak.

Bu, çoktan beridir "yargı darbesi" diye anılmaya başlamış bulunuyor.

Yargı ve darbe kelimeleri ilk defa bu kadar yoğun kullanılıyor.Çünkü kapatma halinde büyük halk çoğunluğu yargı kararı ile saf dışı bırakılmış oluyor. Bununla birlikte kapatma bir siyasi istikrar getirmiyor. Belli ki Ak Parti zemininden yeni bir parti doğacak, belli ki bu parti en az Ak Parti kadar oy alacak, belli ki, Ak Parti bünyesinden parçalayıcı bir parti doğurma hesabı tutmayacak ve belli ki bütün bu süreçte Türkiye savrulacak... Bunun da bedeli, önemli ölçüde kapatma davasına çıkacak. Asıl önemlisi, dünya, kapatma davasına en ağır tepkiyi veriyor.

Şu ana kadar, Ak Parti'nin AB ekseninde belli reformları yapmadığı, başörtüsü gibi kendi tabanının talep ettiği konulara öncelik verdiği gibi bazı eleştiriler olsa bile, kapatma davasının haklılığına dair bir yazıya - yoruma rastlanmadı dersem, yanlış olur mu?

Belki birkaç neo-conun demeci - yorumu söz konusu olabilir. Onun dışında, tüm dünyadan, özellikle AB çevrelerinden zehir zemberek tepkiler geliyor. Belli ki kapatma kararı, Türkiye'nin AB ile ilişkilerinde ciddi sancılara yol açacak.

Bir şey daha: Kapatma kararının AİHM'den dönme ihtimali çok yüksek. Çünkü Hürriyet'in haberi önemli. İzmir'den bir avukat, AİHM'e kapatma ile sonuçlanacak bir davanın öncelikle görüşülmesi için başvuruda bulundu ve bu kabul edildi. Bu da, kapatma davasının AİHM'de ne kadar önemsendiğini ortaya koyuyor. Ayrıca, Türkiye'nin AİHM'deki eski temsilcisi Rıza Türmen, Başsavcının iddianamesindeki delillerin AİHM'de kapatma için yeterli bulunmayabileceğini açıkladı. Şöyle bir senaryo nasıl olur?

AYM'den kapatma kararı çıktı ve AİHM onu kısa sürede görüşüp, kapatmanın haksızlığına karar verdi. Nasıl olur? Şimdi, "kapatma"nın hukuki, siyasi, sosyal, uluslararası ilişkiler açısından "bela"lı yanları artık açık seçik görülüyor. Ve formül üretilmeye çalışılıyor.

Gri formül: "Her şey siyah beyaz değil ya" diye başlayan ve her çevreyi memnun edeceği var sayılan formül..

Gri formülün altında yatan değerlendirmeler şöyle: -Şimdi dava açıldı bir kere, Yüksek Mahkeme boşuna dava açmış gibi olmasın. -Dava laikliği ihlalde odak olmaktan açıldı. Kapatma talebi reddedilirse Ak Parti'nin tüm eylemleri aklanmış olur, bu da, Ak Parti'yi daha pervasız yapar. -Ak Parti kapatılmasa bile laiklikle ilgili bir yara açılmalı ki, kendisini hep bıçak sırtında hissetsin. -Cumhurbaşkanlığı eskiden siyasi iktidarı dengeleyen bir misyona sahipti.

Gül'ün Cumhurbaşkanlığından bu yana o da elden çıktı. AYM'nin bir "devlet denetleyicisi" olarak devrede bulunduğunun ihsas edilmesi için, Ak Parti'ye bir yaptırım olması lazım. Öyleyse... "Gri formül" laikliği ihlale vurgu yapılması, ancak bunun kapatma gerekçesi olacak boyutta olmadığının ifadesi ve hazine yardımının kesilmesi gibi bir yaptırıma gidilmesi...

Bu formülü en son Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, Milliyet'ten Devrim Sevimay'la yaptığı mülakatta dile getiriyor. Bu formülün adı bence şöyle konmalı: AYM'yi kurtarmak için Ak Parti'nin boynuna laikliği ihlal yaftası takmak. Bu yafta da toplum nezdinde çok tartışılacaktır.

Bu dava, daha baştan "Benim laikliğim senin laikliğini döver"i olarak başlamıştır.

Ve burada, Yüksek Yargının "partileri dövme hakkı" devreye sokulmuştur.

Türkiye eninde sonunda bu "dövme hakkı"nı da tartışacaktır. AYM nasıl kurtulur?

Bence misyon üretmeyerek ve gerçek yargı ikliminden kopmayarak...

Ondan ötesi hep yıpranmadır.

bugün



Bu yazı 1,025 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 25 Eylül 2012 Vesayet tortusunu silmek...
    • 20 Eylül 2012 Ana gündem: Terörü yok etmek
    • 12 Eylül 2012 Gültan Kışanak kaçırılsa...
    • 11 Eylül 2012 AK Parti formatının önemi
    • 9 Eylül 2012 Ne kadar çok ''keşke'' diyoruz
    • 7 Eylül 2012 ''Akil adam'' enstrümanı
    • 28 Ağustos 2012 MGK ne yapacak?
    • 26 Ağustos 2012 Düşme, düşersen üzerine çullanırlar
    • 19 Ağustos 2012 Bayram nostaljisi
    • 14 Ağustos 2012 Aygün ve bölgenin çıplak gerçeği
    • 12 Ağustos 2012 115 asker ölseydi...
    • 9 Ağustos 2012 ''Güvenlikçi politika''
    • 7 Ağustos 2012 Şemdinlili bir ananın Karayılan'a mektubu
    • 2 Ağustos 2012 ''Daha büyük harita''
    • 27 Temmuz 2012 Ortak mutluluğu planlamak
    • 26 Temmuz 2012 Ortadoğu'da ne oluyor?
    • 24 Temmuz 2012 Bölgesel Kürt yapılanması
    • 19 Temmuz 2012 Erdoğan'ın kurgusu ne?
    • 18 Temmuz 2012 Kılıçdaroğlu için son raunt
    • 27 Haziran 2012 Türkiye sınanıyor

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,146 µs