En Sıcak Konular

A. Turan Alkan


A. Turan Alkan
0 0 0000

Bir numaralı adam kim?



Daha aylar önce Ergenekon'la ilgili ilk bilgiler kulaktan kulağa dolaşıp, yer yer haberleşmeye başladığında telaffuz edilen isimlerin dışında çok şaşırtıcı birilerinin örgütte "bir numara"lı yeri doldurduğu imâ edilmekteydi.

İsimleri artık sır olmaktan çıkan bazı yüksek rütbeli askerleri bile aşan bu yerin sahibi kim olabilirdi? Herkes kendine göre fikir yürüttü fakat, askerî vesayet rejiminin şartlandırmasından olsa gerek, kimse "bir numara"nın bir sivil olabileceği ihtimâli üzerinde durmadı.

Bir sivil; nasıl bir sivil?

Doğrusunu söylemek lâzımsa bu ülkede sivillerin aslında ne kadar sivil oldukları kilit meselelerden biridir. Meselâ sivilliği su götürmez, üstelik güçlü ve yaygın bir sivil toplum örgütünün başı mevkiindeki kişinin, biraz da sâfiyeti ve heyecanlı tabiatının eseriyle gizli kapaklı işler çeviren adamların yel değirmenine kalburla su taşıyarak ülkesine hizmet ettiği inancında olduğunu görünce nasıl da şaşırmıştık; aynı zat, Kıbrıs meselesinin, "bunlar Kıbrıs'ı bedavaya satıyorlar" yaygarasıyla çıkmaza sürüldüğü günlerde de Ankara'da ticari taksi bırakmayıp yüzlercesini, yine başkanı olduğu sivil toplum örgütünün bütçesinden kiralayarak, "tamamen sivil" bir kitle gösterisi tertib etmemiş miydi?

Sivillerin ne kadar sivil olduğu konusunu isterseniz hiç tartışmayalım; mahzun oluruz. Şimdilik görüp bilebildiğimiz kadarıyla Türkiye'de sivilliğinden şüphe duyulmayacak tek "sivil" hareket, keten basketbol ayakkabısını kendilerine amblem seçen Genç Sivillerdir ve daha şimdiden "Genç Siviller rahatsız" şiarıyla alışılagelenden farklı, hatta kafa konformizmine müptelâ olanları hayli rahatsız edici tavırlarıyla dikkat çekmektedirler. (Bkz. Hürriyet trenini her istasyonda madara etme eylemleri!) Halbuki biz sivil deyince, hakikaten "sivil"liğin icabını yerine getiren ayağı şıpşıplı gençleri görmeye alışkın değiliz; bizde sivil dediğin siyah zemine beyaz harfli plakalarla gezmeyi seven, devletin yüce katlarıyla başbaşa kalındığında ceza sahası içinde yapılması hoş karşılanmayan laubali hareketlerde bulunmaya can atan, devletle akçalı işler tutan, kredi, avanta, kota, vergi indirimi, af kovalayan ve bir zuhûl eseriyle olsa bile içeri düşen arkadaşlarına, "sakın açık verme Tacettin; ağzını sıkı tut; merak etme işin peşindeyiz; öpüyoruz seni" diye haber yollayan bir kısım kodaman, sermayedarlardır; bu bakımdan Türkiye'nin "sivil" imajını bozan ve eski köye yeni âdet getirmeye kalkışan bu "genç siviller hareketi"ni alenen ne kadar kınasak yeridir. "Ne sivilliği kardeşim; bu memlekette sivil olmak lazımsa, evvela biz oluruz; ne yapmak istiyorsunuz siz yani" perdesinden nezleli bir edâ ile konuşuyorum da... siz anlarsınız onu!

Neyse, gelelim bir numaraya...

O olabilir mi O?

Bunu bilemem, bilmeme de imkân yok fakat alınız bu adamın son on sene zarfındaki duruşunu, sözlerini, fiillerini, yaptıklarını ve yapmadıklarını; yapıştırınız olup-bitenlerin üzerine: "Cuk" oturacaktır. Arada fikrî, içtihâdi, meşrebî hiç bir fark yok.

Biz buna vaktiyle, "Allah, uzun değil, çook uzuuunn ömürler versin" diye duada bulunmamış mıydık; dualarımızın kabulünün fotoğrafıdır (daha hayırlı bir şey dileseymişiz keşke!) Yaşıyor ve yaşayacak; yaşasın; yaşasın ve nihai günü geldiğinde ardında hayır duada bulunacak kimse kalmasın diye. Öyle oluyor galiba. Bu adam hakkındaki vehmimiz, ilmimize galebe ediyor.

O fıkrayı bilirsiniz değil mi? Buna benzer biri fevt olmuş. Cenazesi etrafında toplanmış cemaat. Hoca usûlen, "merhumu nasıl bilird.." demeden arkadan biri seslenmiş,

-Kaldır hoca kaldır şu meftayı da sokma bizi şimdi günâha!

O hesap; yakışır ona yani bir numaralık!

Zaman



Bu yazı 1,439 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 4 Ağustos 2010 Sfenks'in sorusu, Heron'un gözleri...
    • 19 Nisan 2010 Sizin hiç böyle bir dostunuz oldu mu?
    • 22 Mart 2010 Yargıya ne gerek var üstâd?
    • 17 Mart 2010 Herkes kendi işini yapsa...
    • 31 Ağustos 2009 Evet, 'ordu göreve!'
    • 11 Mayıs 2009 Mühimmat ama mühim değil: Çatapat!
    • 20 Nisan 2009 'Karmaşa'yı arz ediyorum komutanım!
    • 4 Şubat 2009 'Bırakalım çocuklar doğru dürüst bir içki içsin!'
    • 15 Ekim 2008 Taş kımıldıyor; iyi oluyor!
    • 11 Ekim 2008 Türkiye Kürtleri'nin geleceğine dair
    • 20 Eylül 2008 Predator!
    • 6 Eylül 2008 Allah rızası için laik olalım lütfen!
    • 26 Temmuz 2008 Bir numaralı adam kim?
    • 19 Temmuz 2008 Deniz anası gibisin kardeşim
    • 21 Haziran 2008 Türkiye, "askerî bir cumhuriyet" midir?
    • 31 Mayıs 2008 Dinleme kaydı!
    • 2 Nisan 2008 Buldum, buldum!..
    • 3 Mart 2008 Rektör be!
    • 23 Ocak 2008 Laikliği, laikçilerden kim koruyacak?
    • 24 Aralık 2007 Bütün dogmaları döven dogma!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,669 µs