En Sıcak Konular

İbrahim Karagül


İbrahim Karagül
0 0 0000

Bu cümleleri kimler, ne amaçla yazdırdı?



Hemen yanı başımızda “nükleer savaş”tan söz edenler var. Söz etmek bir yana, bunun ciddi ciddi olabilirliği üzerinde duranlar var. Yeni değil, birkaç yıldır, bütün bölgeyi yakacak bir nükleer savaş senaryosunu belli platformlarda hep dile getirildi. Biz de buraya yansıttık. George Bush'un “İran durdurulmazsa nükleer savaş çıkar” sözü, giderek belli bir kanaate dönüştürülüyor sanki. Bu cümle şimdi, “İran vurulmazsa nükleer savaş çıkar”a dönüştü. Ne garip, vurulsa da, vurulmasa da nükleer savaş çıkacak. Başka hiç bir seçenek bırakmıyorlar geriye.

Şu cümleler ABD'nin en büyük gazetesi The New York Times'da yayınlandı. Başka söze gerek var mı?

“İsrail nerdeyse kesin olarak İran'ın nükleer tesislerini önümüzdeki 4 ile 7 ay arasında vuracaktır. Washington'daki ve hatta İran'daki liderler saldırının ülkenin nükleer programını tamamen yok etmese bile üretim planlarında ciddi bir erteletme başarısını göstermesini umut etmelidirler. Çünkü eğer saldırı başarısız olursa, Ortadoğu neredeyse kesin olarak bir nükleer savaşla yüzleşecektir. Bu ya İsrail'in önleyici bir nükleer saldırısı ya da İran'ın bombayı yapmasının ardından karşılık saldırı şeklinde olacaktır. İsrail'in konvansiyonel saldırısı İran'ın programını durdurma ya da ciddi şekilde zarar vermede başarısız olursa, yavaş yavaş artan İran-İsrail çatışmasının nükleer seviyeye ulaşması neredeyse kaçınılmazdır.”

Yazıda nükleer savaşın olabilirliğinin yetmiyormuş gibi, dünyanın kararsızlığı büyük bir tehlike olarak gösteriliyor. İran'a saldırıya taraftar olmayan herkes suçlanıyor: “Dünyadaki tüm istihbarat örgütleri İran'ın programının nükleer gücün barışçıl uygulamalarına değil silah yapmak amacıyla olduğunda hemfikirdir. Konuşulan ek ekonomik yaptırımlara rağmen, herkes bunların bir yere ulaşmadığını ve Rusya ve Çin'in itaatsizliği ve Batı Avrupa'nın (ve ABD) eylemlerindeki kararsızlığıyla İran'a ciddi acı verecek yeterli etki alanıyla uygulanamaz oluşunu İsrail bilmektedir. Batılı istihbarat örgütleri İran'ın 1 ile 4 sene içerisinde nükleer silah yapabileceği “dönüşü olmayan” noktaya erişeceği görüşünde birleşmektedir.”

Hal böyle olunca da bütün yük İsrail'i düşüyormuş. Askeri müdahale gücüne sahip tek ülke ABD gösteriliyor. Ama ABD yapmazsa İsrail'in başka seçeneği kalmayacağı belirtiliyor: “Buradaki problem İsrail'in askeri kapasitesinin Amerika'ya nazaran çok daha sınırlı oluşu. Mesafeler, İran'ın tesislerinin dağınık ve yer altında oluşu ve İsrail'in yetersiz istihbaratı hesaba katılınca, İsrail'in konvansiyonel güçlerinin, Ürdün ve Irak hava sahasını kullanmasına izin verilse dahi (belki de Irak hava sahası için Amerikan onayı bekleniyor) İran'ın nükleer projesini yok etmesi ya da bariz olarak ertelemesi pek olası görünmüyor.”

Yazının devamı şöyle: “Her şeye rağmen İsrail varlığının tehdit altında olduğuna inanıyor. Tüm politik spektrumdaki birçok İsrailli tarafından paylaşılan bu inanç kesinlikle sonuç verecektir. Başbakan Ehud Olmert'ten aşağıya doğru tüm İsrail liderleri, açıkça İran'ın bombasının İsrail'in yok oluşu anlamına geleceğini açıkça belirtmiştir: İran'ın bombaya sahip olmasına izin verilemez.”

“İranlılar büyük ihtimale İsrail şehirlerine balistik füzelerle (kimyasal ya da biyolojik başlık taşıması muhtemel); bölgesel destekçileri Hizbullah ve Hamas'ı kışkırtarak; İsraillilere ve Yahudilere karşı tüm dünyada (Amerika'nın askeri müdahalesi olmaması için Amerikalılardan uzak durabilirler) uluslararası Müslüman terörist ağlar harekete geçirerek, karşılık verecektir.”

“Böylesi bir durumla karşılaşacak İsrailli liderlerin iki ıstırap veren, kederli seçeneği olacaktır. İlki İranlıların bombaya sahip olmasına izin vermek ve en iyisini umut etmektir. Bunun anlamı, İranlıları gerçekte silahı kullanmaktan alıkoyacak karşılıklı yıkım öngörüsüyle oluşacak nükleer ateşkestir. Diğer seçenekse İran'ın karşılık vermelerini savaşı kızıştırmak için bahane olarak göstermek ve İran'ın nükleer projesini kesin olarak durduracak tek yolu kullanmaktır: İsrail'in kendi nükleer gücünü.”

“İran'ın liderleri oynadıkları kumarı yeniden değerlendirir ve nükleer programlarını askıya alırlarsa iyi ederler. Bunun olmaması için en iyi şey İsrail'in konvansiyonel hava saldırısının nükleer tesislerini yok etmesini umut etmeleridir. Muhakkak ki bu binlerce İranlının hayatı ve uluslararası aşağılanma anlamına gelecektir. Fakat diğer alternatif İran'ın nükleer atık yerine dönüşmesidir.”

Bu yazı ne zaman yayınlandı? ABD ile İran arasında diyalog başladığı, Türkiye'nin arabulucu olduğu, Cenevre'de iki ülkenin aynı masada oturduğu, Tahran'a iki hafta süre verildiği dönemde. İranlı müzakerecinin Cenevre dönüşünde Türkiye'ye uğrayıp: “Bize güvenmiyorlar, Tehdit ediyorlar. Türkiye'nin adı geçince tavırları değişiyor” dediği günlerde. İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad'ın Türkiye'ye gelmeye hazırlandığı bir dönemde. Savaşın önlenmesi yolunda umutların arttığı dönemde. Kim yazdı? İsrail Ben-Gurion Üniversitesi'nden Ortadoğu Tarihi profesörü Benny Morris. Kim yazdırdı? Elbette biliyorsunuz.

Bu yazıyı neden buraya aldık. Bizim dışımızda kriz nasıl algılanıyor, dünya neye hazırlanıyor, bu iş ne kadar ciddi, krizi yönetenlerin kafalarında neler var, bilelim diye. Onlara göre barışın yolu nükleer savaştan geçiyor!

Yazı için www.timeturk.com adresine bakılabilir.

yenişafak



Bu yazı 1,274 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 20 Nisan 2012 Türk-Kürt-Sünni..
    • 30 Mart 2012 Suriye satrancı, İsrail'e askeri üs
    • 16 Şubat 2012 En tehlikeli ihtimal: Ya savaş tersine dönerse!
    • 10 Şubat 2012 Hesaplaşma: Kim kimi tasfiye edecek?
    • 2 Aralık 2011 Bitti Esad, gerçekten bitti..
    • 18 Kasım 2011 Artık, Suriye ile savaş halindeyiz!
    • 9 Eylül 2011 Evet, Tahrir'de konuş! Tarihi değiştir! De ki...
    • 18 Ağustos 2011 İran-Suriye ve PKK: O 'kart' yine masada..
    • 10 Ağustos 2011 Altı saat ne konuştular?
    • 27 Temmuz 2011 Ölüm koalisyonu Haçlı savaşçıları..
    • 22 Temmuz 2011 Avrupa Birliği parçalanıyor..
    • 29 Nisan 2011 Cuma, öfke, kan...
    • 10 Şubat 2011 Barış beklerken savaş gelmesin!
    • 31 Aralık 2010 Bir casusa bu kadar para veriliyor mu!
    • 29 Aralık 2010 İki not ve bir kirli ittifak!
    • 24 Eylül 2010 İsrail-PKK bağlantısı bu işi bozabilir mi?
    • 3 Şubat 2010 Bu toplantı hiç de hayra alamet değil!
    • 17 Aralık 2009 İran-Suudi savaşına doğru mu gidiyoruz?
    • 8 Aralık 2009 Reşadiye'den kim ne mesaj veriyor?
    • 28 Ekim 2009 Birileri tarih yapıyor, bunu kimler yazacak?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,683 µs