En Sıcak Konular

Mahmut Övür


Mahmut Övür
0 0 0000

'Yeni Oluşum'un birinci adamı kim olacak?



Abdüllatif Şener siyaset yolculuğuna nihayet başladı. Her gittiği yerde de yakın çevresinin deyimiyle "büyük konvoy"la karşılanıyor.
Bu kalabalık karşılamaların bir işe yarayıp yaramayacağı bilinmese de bilinen bir şey var. O da şu; Şener'in çıkışının Ergenekon Davası'yla, AK Parti kapatma davası dönemine denk düşmesi ya da "siyaset mühendisleri" tarafından denk düşürülmesi "cinlik" gibi görünse de aslında ciddi bir şanssızlık.
Çünkü bugün yaşanan siyasi sürecin doğal aktığına sokaktaki insan inanmıyor.
Bu nedenle de siyaset kulislerinde Şener'in çıkışı daha çok "konjonktürel fırsatçılık" olarak niteleniyor.
Tıpkı her darbe öncesi veya sonrasında ortaya çıkan yeni siyasi oluşumlar gibi...
Zaten Şener'in üzerinde, geçen yıldan kalma "kenarda bekletilen seçilmiş" damgası var. Düşünsenize yeni bir hareket yaratmaya çalışıyorsunuz ve daha yolun başında iki negatif algı üzerinize yapışmış durumda.
Sadece bu da değil, Şener'in şu an içinde yaşadığımız Ergenekon'lu süreci nasıl değerlendirdiği, Kürt ve Alevi meselesine nasıl baktığı da bilinmiyor.
Ayrıca genel geçer bir siyasi yakınma dışında Türkiye'nin temel sorunlarıyla ilgili ortaya koyduğu bir siyasi açılım da yok.
Bu durumda yeni bir rüzgar yaratma olasılığı görünmüyor.
Peki, Şener ve çevresi ne hesabı yapıyor?
Siyaset kulislerinde bu çevrenin iki farklı hesabı olduğu konuşuluyor.
İlk hesaba göre, AK Parti'nin kapatılıp, lider kadrosuna siyasi yasak gelmesiyle büyük kopmalar yaşanacak ve Şener'in partisine yoğun ilgi olacak.
Bu hesabın zayıf olduğu, Şener'in yanına bir tek kişi bile almadan istifa etmesiyle anlaşıldı.
Ayrıca Türkiye'de, darbe ve darbe karşıtları gibi giderek netleşen bir ayrışma yaşanıyor. Bu süreçte AK Parti tabanı çok daha güçlü biçimde kendi lideri etrafında kenetlenecek.
Yani AK Parti tabanından, Şener'in bir avuç küskün dışında adam koparma şansı yok.

Hisarcıklıoğlu mu, Şener mi?
Gelelim ikinci hesaba...
İkinci hesabın odağında klasik merkez sağ ve biraz da merkez sol var.
Son dönemlerdeki gizli ve özel görüşmelere bakınca da "yeni oluşum hareketi" ağırlıkla merkez sağ ekseninde şekillenecek.
İşte bu noktada TOBB ve ticaret odaları faktörü öne çıkıyor. Aslında TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu'nun ATO Başkanı Sinan Aygün'ü sahiplenen konuşması bu siyasallaşma sürecinin ilk işaretiydi.
Bir siyasetçi şöyle diyor:
"Hisarcıklıoğlu, Sinan Aygün olayından sonra AK Parti ile bağını kopardı. Bir anlamda bu olay bahane oldu. Yeni oluşuma giden süreç böyle başlatıldı."
Hedef belli, odalar ekseninde yeni bir toplumsal dalga yaratmak.
Zaten Abdüllatif Şener'i illerde karşılayanlara bakınca odaların ağırlıkta olduğunu görmemek mümkün değil.
Alın Denizli gezisini...
Dünkü Denizli gezisini Genç İşadamları Derneği organize ediyor görünse de, işin arkasında Denizli Ticaret Odası Meclis Başkanı İbrahim Tan'ın olduğu biliniyor ve konuşuluyor.
Şimdi gelelim Şener'le ilgili son çarpıcı kulise...
Nasıl ki, Ergenekon Çetesi'yle ilgili her yerde "Birinci adam kim" sorusu soruluyorsa, ilginçtir Abdüllatif Şener'in çıkışıyla gündeme gelen "Yeni Oluşum Hareketi" yle ilgili de aynı soru soruluyor.
Acaba hareketin birinci adamı kim?
Doğrudur, siyaset yolculuğuna Şener çıktı, şehirleri o dolaşıyor ama nedense kimse "Hoca"ya birinci adam gözüyle bakmıyor.
İşi yakından izleyen bir siyasetçi bu durumu şöyle açıklıyor:
"Hocaya birinci adam olarak bakmıyoruz çünkü birinci adam hoca değil Rifat Hisarcıklıoğlu'dur. Hoca bir anlamda yol açıcı görevi yapıyor. Zamanı geldiğinde her şey yerli yerine oturacak."
Bu da şunu gösteriyor, Hisarcıklıoğlu ve Şener yukarıda da belirttiğimiz gibi AK Parti tabanından çok, DYP, Anavatan hatta CHP'nin tabanına hitap edecek. Böylece yeni kavgaların adresi yine eski siyaset merkezleri olacak.

 sabah



Bu yazı 1,144 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Eylül 2012 AK Parti kongresi ve Barzani
    • 28 Eylül 2012 AK Partili Babuşçu iddialı: Yüzde 55
    • 23 Eylül 2012 CHP'nin 'Balyoz' ikilemi
    • 20 Eylül 2012 Otobüste 200 er
    • 18 Eylül 2012 CHP günahlarından arınıyor
    • 11 Eylül 2012 CHP hâlâ derdini anlatamıyorsa
    • 1 Eylül 2012 Ya silah ya siyaset
    • 30 Ağustos 2012 CHP neden Kürt raporu yazamıyor?
    • 19 Ağustos 2012 Barışı kirletmemek lazım
    • 14 Ağustos 2012 Aygün'ün kaçırılmasında garip sorular
    • 10 Ağustos 2012 Diyarbakır'dan Şemdinli'ye bakmak
    • 24 Temmuz 2012 Üç CHP'li anlaşamıyorsa...
    • 19 Temmuz 2012 CHP'de 'maymuncuk liste' savaşı
    • 18 Temmuz 2012 CHP, zamanın ruhunu yakalar mı?
    • 17 Temmuz 2012 CHP kurultayı gölgede mi kaldı?
    • 8 Temmuz 2012 Siyasetin yeni aktörleri
    • 6 Temmuz 2012 CHP'de kurultay pazarlamacıları
    • 3 Temmuz 2012 Zana'nın demokratik yolu
    • 24 Haziran 2012 Uçak düşürme bir tuzak mı?
    • 19 Haziran 2012 Gülen'in kararı neyin sinyali?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,651 µs