En Sıcak Konular

Nedret Ersanel



Nedret Ersanel
0 0 0000

Leydi Diana’nın kayınpederi, ABD-Türkiye ve İngiltere’ye karşı, Sarkozy zaferi ilan edebilir mi?



Fransa Cuhmurbaşkanı Sarkozy’nin “Akdeniz Birliği” projesi, 43 ülkeyi kapsamaya çalışsa da, bundan daha büyük bir bakışı hedefliyor…

Doğal olarak, mutabık ve karşıtı ülkeler açısından da, Türkiye boyutuyla da çözülmesi gereken bir çok sırrı var.

Bu yüzden, Paris liderinin zikrettiği, "Akdeniz’in sevgiye ihtiyacı var, birbirimizi sevmeyi öğrenmeliyiz" sözlerini “Polyanna-vari” bulmak zorundayız.

             *   *   *

Yine de Fransa, 43 bölge ülkesini bir araya getirerek AKBİR (Akdeniz Birliği)’nin temellerini attı.

Sarkozy belli ki ülkesinin hem küresel hem de Avrupa içinde daha başka (!) bir ülke olmasının stratejik yollarını çiziyor.

Avrupa’da liderlik ve dünyada asal oyuncu amaçlı bu yol, AKBİR içinde de kendine bir kanal açıyor.

Zamanlama da buna göre.

Fransa, Avrupa Birliği Dönem Başkanı sıfatını taşıdığı bu dönemde, bir yandan Akdeniz’i birleştirme, İsrail ile Filistin liderliklerini buluşturma, Şam ile Tel Aviv’i de aynı masaya oturtma kompleks hamlelerini yapıyor.

Şekli veya vitrin açıdan da dün yaşananları başarılı bulabiliriz. Nihayetinde Başbakan Olmert ve Filistin lideri Abbas, bir tür “Camp David” pozunu Paris'te verdiler.

Suriye Başkanı Esad ile yine Olmert-aralarında hayli sandalye bulunmasına rağmen-aynı masaya oturdular.

Suriye ile İsrail’in bu buluşması, Türkiye’nin “öncülüğündeki” muadil görüşmelerin bir başka boyutu anlamına geliyor.

Bu yüzden “alfabetik oturum düzeni” yüzünden uzak düşmeleri siyaseten manidar bulunmamalı.

Ama şu manidar bulunmalı. Ankara, Fransa’nın bu girişimini bir tür “rol kapma” olarak görüyor. En azından şüpheleniyor.

Değineceğiz…

             *   *   *

AKBİR’in başarısı ne kadar gerçekçi, ne kadar vitrin?

Bu sorunun tek yanıtı yok. Sürece muhalif ülkeler bağlamında bu toplantı, Fransızlar’ın pek sevdiği “gösteriş”in üzerine çıkmış değil.

Mutabık ülkeler ve özellikle Paris açısından ise tam bir zafer!

Bunu Fransız basınının olayı görüş biçiminden de anlayabiliriz. Örneğin iktidar yanlısı Fransız gazeleteleri AKBİR’i gerçek bir stratejik başarı olarak sundu.

Hatta içlerinde Fransa’nın uzun süredir üzerinden atamadığı “ölü toprağından silkelenmesi” olarak değerlendirenler de var.

Gelişmeleri daha ortadan izleyen kanallar ise, AKBİR zeminin gelişen “dost-düşman” buluşmalarını hayli zorlama buldular.

Örneğin Le Monde buluşmaları "Forseps’le yapılan zor bir doğuma" benzetti.

Yani Fransızlar dahi, yüksek düzeyli katılımlar yüzünden toplantıyı başarılı bulmakla, aslında elle tutulur bir durum olmadığı seçenekleri arasında sıkışmış durumdalar.

           *   *   *

Konu Fransa ve Sarkozy olduğunda Türkiye’nin algısı daha önemli…

Ankara başından beri AKBİR’e sıcak bakmıyor. 

Başbakan düzeyinde katılımda bulunsa da duyguları hâla aynı yönde.

İki basit nedeni var. Birincisi, AKBİR’in Türkiye’nin AB üyeliği sürecini sulandırdığı düşünülüyor.

Fransa’nın AB Dönem Başkanlığı da eş zamanlı olduğundan şüphe daha da artıyor. Sarkozy’nin Türkiye’ye yönelik hissiyatı da mâlum.

İkincisi, yine Türkiye, Paris’in Ortadoğu’da rol kapma/çalma arzusunu da görüyor. Suriye-İsrail temaslarında “araya kaynama” girişimi güzel bir örnek.

Paris’in coğrafyadaki geçmişi de-150 netameli yıl-bu mânada önemli. “Eski günler”den gelen tecrübeleri kadar “hırsını da” bu girişimlerine katma olasılığı elbette Ankara’yı huzursuzlandırıyor.

Ben size Türk Dışişleri mahfillerinde yapılan ilginç bir başka okumayı da aktarayım... Fransa, AB ve AKBİR'i bir tür "kaldıraç" olarak kullanıyor.

Yani "AKBİR'e destek vermezseniz AB işini zorlaştırırız" gibilerinden! Tabii bu bir fikir jimnastiği. 

             *   *   *

Bu tablo tersinden de okunabilir…

AKBİR’den herkesin aklında kalan; Ortadoğu’da çatışmalı ülkelerin ve ilgili tarafların bir araya gelmesi.

Örneğin Başbakan Erdoğan, Suriye lideri Esad veya Olmert toplantıya katılmasa ne olurdu?

AKBİR’den geriye, hatırlanası ne kalırdı?

Esad’ın Fransa’ya gitmesi, Şam politikaları açısından pratik bir beklenti içeriyor. Şam, kendini ifade etmek için Batılı platformlara ihtiyaç duyuyordu ve bu uygun oldu.

Şam bununla da yetinmeyecek ve ABD’yi de bu sürece çekmenin yollarını arayacaktır. Konumuz bu olmadığı için şimdilik girmiyorum.

Bu liderlerin Paris’e gitmesi muhtemelen Sarkozy’nin başarısını artırdı. Zira bunun dışında elle tutulur bir şey yok AKBİR’de.

“Türkiye’nin Başbakan düzeyinde katılımı uygun oldu mu” sorusu da tartışılmalı. AKBİR’e tavrını net biçimde koyan, menfi ve resmi görüşlerini zikreden Türkiye'nin, örneğin Dışişleri Bakanı seviyesinde katılması daha münasip olmaz mıydı?

Öyle veya böyle Sarkozy, şov için yeterli malzemeyi sağlamış bulunuyor. Fransa’nın 43 ülke yöneticisini zorlukla bir araya getirmesi, kararsız olan diğerlerini de Paris’e sürüklemiş gibi.

             *   *   *

Anlaşılıyor ki Ankara çok sayıda ülkenin bulunduğu bir zeminde bulunmamayı akil saymadı.

AKBİR’in sonuç bildirisine de yansdığı üzere, Ankara’nın diplomatik vitrinini güçlendirecek bazı tavizler de alması katılımı kolaylaştırdı.

Oysa Fransa’nın AB-Ankara ilişkilerindeki pozisyonunda değişiklik yok. Paris hâla, "AB’ye katılımla doğrudan ilgili olan fasılları açma" meselesinde yan çiziyor.

             *   *   *

AKBİR bir Fransa projesi. Fransa’nın küresel denklemdeki rolünü “mutlak elemana” çevirme girişimleri-AB liderliği, Ortadoğu’da eski rolünü araması-başarılı olabilir mi?

“Evet” diyebilmek için Fransa’nın hayli şansa ihtiyacı var.

Ve bu şans; Ortadoğu’da ABD’nin, Avrupa’da ise İngiltere ve Almanya’nın onayına bağlı.

“Şans” dememiz bu yüzden. “Şansa bağlı” diye okuyabilirsiniz…

             *   *   *

İngiliz Daily Telegraph Gazetesi bugün "Akdeniz'i Birleştirmek" başlıklı yazısında şu notları düşmüş…

"Türkler, Avrupa Birliği üyeliği başvurularını sonsuza dek erteleyecek bir oyunun kokusunu aldıklarından, fikirden hoşlanmıyor. Almanlar, Kuzey Afrika ülkeleri yerine geleneksel olarak Doğu Avrupa'yla daha çok ilgilendiklerinden planı dikkat dağıtıcı buluyor. Bazı Arap ülkeleri, İsrail'in de bulunduğu herhangi bir birliğe katılma fikrine karşı. Ancak bu defalık, Sarkozy'ye destek veriyoruz. Fransa'nın, Avrupa dışındaki geleneksel çıkarlarının peşinde olmaya hakkı var. Tıpkı İspanya'nın Latin Amerika'ya, Almanya'nın Doğu Avrupa'ya, İngiltere'nin de İngiliz Uluslar Topluluğu'na özel bir ilgi duyması gibi."

Bu paragrafı İngiltere’nin resmi görüşü sayabilirsiniz! Ama eksik şurada. İngiltere’nin Ortadoğu ve AB’de Fransa ile kesişen çıkarları ne olacak?

Yanıtını bir başka İngiliz Gazetesi "The Independent"ın Sarkozy için attığı başlıkta bulabiliriz; "Esat'ın çizmelerini yaladı?"

             *   *   *

Akdeniz Birliği’nin görünmeyen sorunları, cepheleşmeleri de var.

Akdeniz için Birlik girişiminin merkezinin Fas’ta olacağı söylenirken, İspanya’yı kızdırmamak için merkezin Barcelona olması gündeme gelince Fas Kralı tavrını koydu ve işlerini gerekçe göstererek toplantıya katılmadı.

Bir başkası örneğin Mısır’ın bakışı… Küçük bir haber; “El Fayed Türkiye’ye yatırım yapacak. Ali Babacan’ın Paris’te kaldığı Ritz otelinin sahibi Mısırlı milyarder işadamı Muhammed el Fayed, önceki akşam Babacan’a nezaket ziyaretinde bulundu. El Fayed’in özellikle Türkiye’de yatırım yapmak istediğini söylediği öğrenildi.”

Minik ama ilginç… Çünkü “Mısır”lı El Fayed, kadersiz “İngiliz” Prensesi Diana’nın kayınpederi olmaya hazırlanırken, müstakbel gelinini oğlu Dodi ile birlikte “Paris”te bir trafik kazasında kaybetmişti.

Bence muhteşem bir haber. AB ve Ortadoğu’da yaşanan Londra-Paris kavgasını AKBİR üzerinden anlatan daha iyi birkaç satır olamazdı!

                          *             *            *

Bugün (14 Temmuz) siz bu satırları okurken, ben akşam saatlerinde Fransız Elçiliği'nde olacağım... Ulusal Bayramları var.

Bakalım Fransız dostlar bu işlere ne diyor?



Bu yazı 3,506 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 13 Mayıs 2014 Ruslar UFO’larla bizim gibi it dalaşı yapabilir mi?
    • 6 Mayıs 2014 Berlin, Obama’nın (en iyi) arkadaşı değil
    • 29 Nisan 2014 'Manidar Zamanlama'ları Ayarlama Enstitüsü
    • 22 Nisan 2014 Albino çocuk ve beyaz kurdeleli uzaylılar inlere girebilir mi?
    • 15 Nisan 2014 'ABD'den Türkiye çıkışı' yazılır, 'ABD'den sakın çıkma' okunur!
    • 8 Nisan 2014 İsrail yanımıza, Rusya kolumuza, ABD nereye?
    • 31 Mart 2014 Erdoğan'ın yolu 'oralarda' anlaşıldı mı?
    • 25 Mart 2014 Twitter'ı kapatan Facebook'u niye kapatmadı?
    • 17 Mart 2014 Tokalaştığınız el işe yaramaz, diğer el önemli!
    • 10 Mart 2014 Büyük resme çıplak gözle bakılmaz
    • 4 Mart 2014 Dünyanın söküldüğü yer
    • 25 Şubat 2014 Aurens'in raksını Hüseyin alkışlıyor...
    • 11 Şubat 2014 Uçak gemisinden korkabilirsiniz ama büyüğü var
    • 4 Şubat 2014 Angel(a)’nın kanatları ve ışığın askerleri!
    • 28 Ocak 2014 MİT’i kelepçelemekten daha 'sembolik delil' ne olabilir...
    • 21 Ocak 2014 Akdeniz’de Çin-Rus tatbikatı ‘devlet TIR’larını rahatlatır mı?
    • 13 Ocak 2014 Rusya, İran yüzünden Londra'ya elinin tersiyle...
    • 7 Ocak 2014 Enerjiniz olmadan enerjiyi mi kontrol edeceksiniz?
    • 31 Aralık 2013 2014: Bize ne olacaksa, tüm bölgeye o olacak!
    • 24 Aralık 2013 Türkiye'nin canını o yüzden yakıyorlar

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,903 µs