En Sıcak Konular

Ömer Lütfü Mete


Ömer Lütfü Mete
0 0 0000

Gelecek masada değilse devlet yoktur



Savaşta olmadığımız halde acilci bir toplumuz. Hastanelerin acil servislerinde mümkün olan en hızlı şekilde yaralı veya hastaya ilk müdahale yapılır ya, o anlamda acilciyiz...
 

Her işimizi acil servis mantığıyla yürütme eğilimindeyiz. Bir an önce yapılması gereken iş yapılsın, alınması gereken tedbir alınsın! Mümkünse acilden bile öte, hemen, derhal! Devlet işlerini de bundan ayırdığımız yok. Yönetenler de öyle, yönetilenler de...

Mazeretimiz neredeyse atasözü olmuş: 'Şeytan taşlamaktan ibadete vakit bulamıyoruz.' Oysa şeytan taşlamak da ibadet ya! Bizimkisi, yakındakini taşlarken uzaktakini unutmak! Bu yüzden -100 yıl sonrası için büyük bölgesel ve küresel tasarılar hatta hayaller peşinde olmayı geçtik- 2023 için dahi ciddi bir hedefimiz yok. Türkiye'nin 100 yaşına basacağı gün için bir iki sivil, yarı sivil ve yarı resmi söylem dışında, yürütülmekte olan hangi hamleden söz edebiliriz? Bu durum sadece yetenek meselesi olamaz.

Tarih boyunca sayısız büyük ve ince işler başarmış bir milletin kabiliyetsiz olduğunu düşünmek mantığa aykırıdır. Meselenin püf noktası hayat felsefemiz ve yaşayış tarzımızla ilgili olabilir. Dünyanın geçiciliğine ilişkin kuvvetli bir imanla ömrünü geçiren bireylerin ezici çoğunluk teşkil ettiği bir toplumda devlet işlerinin bile 'gecekondu' anlayışı ile yürütülmesi pek şaşırtıcı değil. Osmanlı hariç, devletlerimizin çok uzun ömürlü olamamasının en temel sebeplerinden biri de herhalde bu özelliğimizdir.

Osmanlı'nın 'devlet-i ebet müddet' deyimini icat etmesi, belki de, geleneksel devlet yıkıcılığımızdan duyulan kaygının karanlıkta ıslık çalmaya dönüşmesidir. Nitekim bu özelliğimizin Osmanlı'yı da etkilemediğini söylemek zordur! Bu asil Türk devletinin kıtalararası güç haline gelişi, İstanbul fethiyle mümkün olmuştur.

Fakat büyük Fatih'ten sonra devletin ve toplumun sürekli kendini tazeleyip yenileyerek ilerlemesi iki asır bile sürmez. 1453'ten iki yüzyıl sonra, büyük düşmanlarının tamamı pek çok bakımdan Osmanlı'dan ileride ve bilgi üretmektedirler.

O çağdan sonra da 'Devlet-i Ali Osman'ın kalan yaklaşık 300 yılı, uzun ömrün yarısı olmaktan çok çözülme, dağılma ve ölüm kalım çığırıdır. Bu da, uzun erimli ve gerçekçi bir çekilme tasarısı dahi uygulayamamak demek...

Kısacası kolay devlet kurup kolay yıkma geleneğimiz bakımından Osmanlı deneyi de kusursuz bir istisna değil! Bugün tarihimizi yüceltenlerimiz ile karalayıp Cumhuriyet'i kutsayanlarımız aynı gündelik bakışta ortaktırlar: 'Yarın önemli değil, dün veya bugün harika ya, ona bak!' Tamam; derviş ne dünü ne yarını düşünsün, vaktin çocuğu olsun.

Fakat 'Devlet, sadece gelecek için var' dense yeridir. Bizde vatandaş da günübirlik yaşıyor, devlet de... Kara gün için üç akçe, beş mermi saklamak, muhtemel bir işgale karşı çete hazırlamak, devleti gecekondu olmaktan çıkarmaz!

Gelecekle ilgili değişik senaryoları olmayan devlet, ha var, yok... Bir vakit 'Devlet insanları sıraya, binaları hizaya sokan güç' demiştim. Şimdi sade tarifimi tamamlayayım: Devlet; insanları sıraya, binaları hizaya, geleceği de masaya koyabilen güçtür!

Bugün



Bu yazı 1,022 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 7 Temmuz 2008 Kirli bilgi salgınına şüphe ilacı
    • 5 Temmuz 2008 Gelecek masada değilse devlet yoktur
    • 16 Haziran 2008 Herkese bir Ağlama Duvarı
    • 12 Nisan 2008 ‘Mütareke basını’ nasıl bir şey?
    • 14 Şubat 2008 Keçinin azınlık zorbalığı
    • 11 Şubat 2008 KİK medyasının intiharı
    • 9 Şubat 2008 Geçiçi işi kadro sanan laikçi
    • 19 Ocak 2008 Yargının yargısız infazı
    • 1 Şubat 2007 "Derin Çete!"

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,725 µs